Türkiye’deki “Yeni Batıcılar” Kim?

Hükümetin paralel yapı ile mücadelesi devam ettikçe Hareketin yeni Batıcılığı daha da güçlenecek gibi.

Gün geçmiyor ki Batı başkentlerinde AK Parti’ye yönelik otoriterlik eleştirisi yükselmesin.
2009 Davos ile başlayan bu eleştiriler Gezi olayları sırasında ve 17 Aralık sürecinde artış gösterdi.
Son dönemde, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve Freedom House raporundan sonra Avrupa Parlamentosu’nun Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda da bu koroya katıldı.
Swoboda’ya göre Başbakan Erdoğan son iki yılda kendi yaptığı reformları geri çevirdi ve “yeni tür otokrat” liderlerden biri haline geldi.
Böylece, içteki elit kavgasında yaygın olarak kullanılan otoriterlik söylemi Batı’dan yeni renkler kazanarak geri dönüyor.
AK Parti muhalifi gruplar büyük bir arzuyla bu eleştirileri köpürtüyorlar.
Liberaller AK Parti’nin reformculuğunu kaybettiğini ve faşist bir tavra girdiğini söylerken ulusalcılar Erdoğan’ı “diktatör” olarak anmaktan özel haz duyuyorlar.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin taşeronu olmakla suçlanan AK Parti şimdi Türkiye’yi Batı’dan koparmakla eleştiriliyor.
AK Parti’yi otoriterlikle ve Batı’dan kopmakla suçlayanlar arasında en iştahlı olanlar ise kuşkusuz Gülen Hareketi medyası ve bağlantıları…

YENİ BATICILAR

Gülen Hareketinin ulusötesi varlığı ve bağlantıları AK Parti ve Erdoğan aleyhtarı kampanyaya yeni bir ivme katıyor.
Hareket’in stratejisi uluslararası kamuoyu üzerinden AK Parti’yi baskılamak.
150’yi aşkın ülkedeki varlığını ve bağlantılarını organize bir şekilde AK Parti aleyhinde seferber eden Hareket diyasporik bir mahiyete büründü.
Gülen Hareketinin uluslararası kampanyasında bir husus daha dikkat çekiyor: Kemalist kesimin Batıcı eleştirel dili kullanılmakta.
Böylece Batıcı söylem ilk defa bir dini hareket tarafından can-ı gönülden yeniden üretilmektedir. 28 Şubat’ın İslamcılara dayattığı zoraki, gönülsüz Batıcılık değil bu…
Avrupa Birliği ile entegrasyon isteyen ama gerektiğinde Batı’ya eleştirel yaklaşan muhafazakâr demokrat tavır da değil bu.
Gülen Hareketinin yeni Batıcı söylemi ve duruşu sadece demokrasiyi, diyalogu ve sivil toplumu övmüyor.
Hareketin AK Parti eleştirisi “yolsuzluk”, “basın özgürlüğü kaybı” ve “Erdoğan’ın diktatörleşmesi” ile sınırlı değil.
Hareket, AK Parti’yi “İslamcı” olarak etiketliyor.
Hükümetin önde gelenlerini İran yanlısı siyaset yapmakla ya da El- Kaide’ye destek vermekle suçluyor.
Bu suçlamaların tutarlı olması önemli değil.
Batı başkentlerinin hassasiyetlerine hitap etmesi yeterli.
Başından beri Gülen Hareketi kendisini Batı ile en iyi entegre olacak İslami grup olarak sundu.
Milli Görüş hareketini de Batı karşıtı ve İslamcı olmakla eleştirdi.
Şimdi de AK Parti’yi Batı karşıtı ve İslamcı olarak eleştirirken yeni bir tür Batıcılık üretiyor.
Elitlerin ve partilerin kurtarıcı Batıcılığını bilirdik.
Bir dini grubun gözü kara Batıcılığı nevzuhur.
Türkiye’de hiçbir dini hareket Gülen Hareketi kadar Batıcı olmak zorunda hissetmedi kendini.
Bugüne kadar hiçbir dini hareket ABD ve İsrail ile işbirliği içinde olmakla da suçlanmadı.
Hükümetin paralel yapı ile mücadelesi devam ettikçe Hareketin yeni Batıcılığı daha da güçlenecek gibi.
Soma’da kaybettiğimiz madenci emekçilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı dilerim.

[Sabah, 16 Mayıs 2014]

Etiketler: