Türkiye’de Mali Kural

Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiş maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliğe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının başlıca nedeni olmuştur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin sağlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluşan finansal kriz, 2009 yılında derinleşerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiştir. 2009 yılında dış ticarette yaşanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoğunluğu portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar şeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoğunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bununla birlikte yaşanan süreçte büyüme hızının düşmesi ve bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.

Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiş maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir.
Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliğe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının başlıca nedeni olmuştur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin sağlanmasında önemli rol oynamıştır.

2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluşan finansal kriz, 2009 yılında derinleşerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiştir. 2009 yılında dış ticarette yaşanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoğunluğu portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar şeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoğunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bununla birlikte yaşanan süreçte büyüme hızının düşmesi ve bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.

Analizin tamamını indirin

Bununla beraber, küresel ekonomik kriz ile birlikte olası bir 2001 öncesi mali disiplinsizlik ortamına sürüklenmesinin önüne geçmek, 2001 sonrasında uygulamaya konulan mali disiplin politikalarını yasal güvence altına almak, orta ve uzun vadede maliye politikasında istikrarı sağlamak ve güveni arttırmak için mali kural tartışmaları başlamıştır. Mali Kural tanımsal olarak, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiş, maliye politikası çerçevesinde otokontrol mekanizması ile yönetilmesidir.

Bu çalışmanın temel amacı, son zamanlarda ülke gündeminde sıkça konuşulan Mali Kural’ın, teorik bir çerçeve içerisinde mali disiplinin sağlanması ve ekonomik istikrarın yakalanmasında ne derece etkin olduğunu iki yönlü (geçmişe ve geleceğe yönelik) olarak analiz etmektir. Böylece geçmişe yönelik analiz ile 2002’den bu yana zımnen de olsa uygulanan Mali Kural’ın ekonomideki etkisi ölçülürken, geleceğe yönelik analiz ile Mali Kural’ın ekonomi üzerindeki olası etkileri ortaya konulacaktır.

***

Maliye politikası aracılığı ile devletin ekonomiye müdahalesi, 1929 buhranı sonrası ivme kazanan Keynesyen görüşü ile iktisat literatürüne girmiştir. Ancak bu maliye politikalarının 1970’lerde ortaya çıkan stagflasyon olgusunu çözememesi nedeni ile maliye politikalarının kullanılması tartışılır hale gelmiştir. Bunun en önemli nedeni ise uygulanan maliye politikalarının ihtiyari olmasıdır. Bununla birlikte son 20- 25 yılda maliye politikalarının uygulanmasında ihtiyariliğin mi yoksa mali kuralların mı daha etkili olabileceği üzerinde yoğunlaşılmıştır. Özellikle maliye politikalarındaki ihtiyariliğin uygulanmasının olumsuz sonuçlar doğurması, yani önemli konjonktürel dalgalanmalar yaşanmış olması ve ekonomik istikrarsızlığın gerçekleşmesi bağlamında bu tar

Etiketler: