Kastamonulu çiftçiler, hayvanlarının kışlık yiyeceklerini hazırlamak için ramazan ayında sıcak havaya aldırış etmeden tarlalarda hasat yapıyor. ( Bilal Kahyaoğlu - Anadolu Ajansı )

Tarımda Umut

Ülke olarak tarımda hatırı sayılır avantajlara sahip olmakla birlikte, potansiyelimizi gerçekleştirebilmek için üzerine gitmemiz gereken ciddi sorunlarımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Tarımın, büyümeden istihdama, enflasyondan gıda arz güvenliğine kadar geniş bir yelpazede, ekonominin ve hayatın bin bir köşesine nüfuz eden kritik bir alan olduğu malum. Ve ülke olarak tarımda hatırı sayılır avantajlara sahip olmakla birlikte, potansiyelimizi gerçekleştirebilmek için üzerine gitmemiz gereken ciddi sorunlarımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

İşte söz konusu problemler ve çözüm gereksinimleri ne zamandır kafaları yorarken, geçtiğimiz günlerde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ve ekibini, bir toplantıda yakından ve detaylı bir şekilde dinleme fırsatı buldum. Ve paylaşılan kapsamlı reform çalışması çerçevesinde, kafamdaki sektörel sorulara ilişkin umut verici cevaplar alınca, ayrıntıları sizlerle de paylaşmak istedim.

Türkiye’nin tarım sektöründeki temel meselelerinden birinin, verimlilik dinamikleri bağlamında yaşandığını biliyoruz. Bunun arka planındaki ana unsurlardan biri ise, tarım topraklarımızın parçalı ve dağınık yapıda olması… İşletmelerimiz başına düşen ortalama parsel ve alanlar, özellikle birçok (tarımda) gelişmiş ülke örneğiyle kıyaslandığında, alacak epeyce yolumuz olduğunu çok net gösteriyor. Bildiğiniz üzere ülkemizde bununla ilgili olarak başlatılan toplulaştırma çalışmaları da, halen devam ediyor. Tarımsal üretimin ölçek ekonomisi avantajlarını yakalayabilmesi, söz konusu faaliyetlerin etkinliğiyle yakinen alakalıyken, bu işe önümüzdeki dönemde ise özel bir önem verileceğini anlaşılıyor. Nitekim bakanlık bünyesindeki yeniden yapılanma çerçevesinde, “toprak” meselesine başlı başına yoğunlaşılacağını görüyoruz.

Detaylandırmak gerekirse; ilgili konulara mahsus yeni genel müdürlük, bir yandan toplulaştırma çalışmalarına odaklanırken, diğer yandan da sulama projelerini koordineli bir şekilde yönetecek. Zira bu iki ayağın eşgüdümlü gitmesine, öteden beri müthiş bir gereksinimimiz var. Yine bununla bağlantılı olarak, sulama şebekelerinin yurt genelinde süregelen entegre ve başarılı bir şekilde yönetilmesi ihtiyacına da, yeni dönemde cevap verilmesi planlanıyor. Bunun yanı sıra, bakanlığın menzilinde olduğu anlaşılan “damlama sulama” yönteminin yaygınlaştırılmasına yönelik hedeflerin de, tarımda bilinçlenme doğrultusunda önem arz ettiğine şüphe yok. Ayrıca çalışmalar kapsamında, idari yapılar “işletmeler bazında” şekillenecekken, binlerce personelin masa başından saha başına akacak olması, toprakların yeşermesine dair umut veren düzenlemelerden olacak.

Öte yandan, ülkemizde tarımsal üretim planlamasının eksikliğine ilişkin problemleri de nicedir tartışmaktayız. İşte bu kontekstte, reform planının, sektörde çeşitli ürünlerde dönem dönem gözlenen arz-talep dengesizliği meselesine de merhem sürme potansiyeli taşıdığını gözlemledim. Özellikle Bakan Çelik’in altını çizdiği “havza bazlı üretim ve destekleme” modelinin, ürünlerin verimli bir şekilde hayata gelmesi ve bahsettiğim planlama ihtiyacına can vermesi adına anlamlı bir girişim olduğu kanaatindeyim. Tam bu noktada, Türkiye’ye dair “toprak verimliliği haritasına” ilişkin merakıma, projenin finale yaklaştığı mealinde bir karşılık almam da, açıkçası beklentilerimi pekiştirdi.

Toplantıda aldığım bir diğer olumlu geri dönüş ise, “etki analizi” çalışmalarına ayrı bir ehemmiyet verileceği oldu. Nitekim geçmişten bugüne tarıma verilen desteklerin ve diğer ilgili emeklerin ne denli etkili olduğunu ölçmemek, tabiri caizse el yordamı ilerlemeyi göze almak anlamına gelmekteydi. Dolayısıyla, yeni dönemde hayata geçirileceğini öğrendiğim etki analizi çalışmalarının, bundan böyle daha sağlıklı tarım politikaları benimsememize katkı sağlayacağını umuyorum.

Ve özetlemek gerekirse; Bakanlığın reform ajandasının, oldukça yerinde tespitler çerçevesinde bol detaylı bir eylem planı niteliği taşıdığına şahit oldum. Tabii söz konusu yol haritası, burada zikrettiğim hususlar dışında, lisanslı depoculuktan pazar entegrasyonuna kadar çok ayaklı uygulamalara da imza atmayı planlıyor. Bu bağlamda, aylar aldığı anlaşılan titiz çalışmanın başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi halinde, ülkemiz için tarımda yeni bir sayfa açılabilecek. Kısacası; tarım reçetemiz hazır gözüküyor. Şimdi sıra, disiplinli bir tedavi sürecini hayata geçirebilmekte…

[Dünya, 12 Temmuz 2016]

Etiketler: