İlk atama, eş özrü ataması, il dışı yer değiştirme, il içi yer değiştirme, alan değişikliği ataması ve daha adını dahi bilmediğimiz bir sürü atama ve yer değiştirme çeşidiyle ilgilenmek zorunda kalan bir bakanlıktan bahsediyoruz...
Devamı
Herhangi bir sistem değişikliğinden etkilenmesi muhtemel bütün öğrenci ve velilerin politika yapım süreçlerine katılması, ilgililerin önceden bilgilendirilmeleri ve değişikliklerin herhangi bir mağduriyete yol açmaması hedeflenmeli.
Devamı
2013-2014 eğitim-öğretim yılında SBS'nin kaldırılması ile birlikte MEB tarafından uygulamaya konan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı, 22 Ağustos 2014'de açıklanan yerleştirme sonuçları ile birlikte ilk senesini tamamlamış oldu.
TEOG yerleştirmeleriyle ilgili sorunlar, yaygın ifade edildiği üzere, öğrencilerin B grubu yani okul türü tercihlerine göre yerleştirilmeleriyle sınırlı değil.
Getirilen düzenleme veya teşvik, teşvik olmaksızın özel okula gidemeyecek vatandaşların lehine çalışıyorsa, düzenleme kamu otoriteri tarafından daha rahat savunuluyor.
Okul belirleme konusunda, MEB tarafından yapılan düzenlemeler belli zaten. İlk ve ortaokul için mahalledeki okul; lise için ise TEOG sonuçlarına göre bir yerleştirme yapılacak. Özellikle bu yıl liseye başlayacaklar için nispeten karmaşık bir süreç söz konusu.
Yükseköğretim sistemi büyüdükçe, yerleştirme karmaşıklığı her geçen yıl biraz daha artıyor. Bu da adaylar ve velilerin kafa karışıklığının biraz daha artmasına ve yanlış tercihlerde bulunmalarına yol açıyor
Devamı
Yeni sisteminin en önemli avantajlarından biri, dönem ortasında Türkiye'nin bütün okullarındaki eğitim seviyesinin net bir fotoğrafını sunması.
Devamı
Ailelerin din eğitimi taleplerinin eğitim sistemine yansıtılmasına fırsat verdiğinden dolayı, önemli bir demokratik potansiyel taşıyan seçmeli din derslerinin uygulama sorunlarının tespit edilmesi ve giderilmesi, büyük bir önem taşımaktadır.
Türkiye'de herkes tarafından kopya çekildiği düşünülen bir sınav, mahkeme tarafından geçerli sayıldı! Bu olay, gerçekten adil savcı ve hâkimler tarafından titiz bir şekilde ele alınmalı ve kamu vicdanı rahatlatılmalıdır.
Kaliteli eğitimi eşit şekilde sunmak kadar öğrencilere asgari standartları sağlayacak destek eğitimleri sunmak da sosyal devletin asli görevlerindendir. Bunun için etüt merkezlerine dönüşmüş kurumlardan faydalanılabilir.
Dershanelerin kapatılması konusu, başta bu kurumlarda çalışmakta olan insanlar olmak üzere çok çeşitli kesimler tarafından yakından ve kaygıyla izleniyor.
Başka mahalledeki başarılı ya da başarısız öğrencilerin olduğu okulu değil, bizim mahalledeki başarılı ve başarısız öğrencilerin de olduğu okulu hedeflemeliyiz.
Ortaöğretime geçiş sistemi yeniden yapılandırılırken, bundan doğrudan etkilenecek olan ailelerin ve öğrencilerin karar alma süreçlerinde bilgilendirilmesi, katılımcı ve daha demokratik bir eğitim sistemin kurulmasını sağlayacaktır.
Özel dershanelerin özel okula dönüşümü pekâlâ mümkün. Fakat özel okullara giden öğrenciler aynı zamanda özel dershaneye de gidiyor. Dolayısıyla ilk başta yapılması gereken dershanelere yönelik talebi azaltacak tedbirler almak.
Hiçbir zorlama içermeyen ve isteğe bağlı seçmeli ders mantığına dayalı 4+4+4 düzenlemesi, hiçbir demokratik eğitimci tarafından yadsınamaz.
MEB’in, zorunlu eğitim süresini uzatarak, sekiz yıllık kesintisiz eğitim sonrasında karşılaşılan problemlerin bir benzeri ile yeniden yüzleşmek yerine, eğitimde niteliği artıracak çalışmalarda bulunması daha yerinde bir adım olacak.
Millî Eğitim Bakanlığı, 6 ve 7. sınıflarda kaldırılan SBS'yi birkaç yıl içinde tümden sistem dışına itecek, ilköğretimden liseye sınavsız geçilecek!
ÖSYM’nin kurulması 1970’li yılların başlarında, İstanbul Üniversitesi tarafından merkezi olarak yürütülen üniversite giriş sınavında oluşan kopya kuşkuları ile gündeme gelmiştir. Bu kuşkulara bağlı olarak Üniversitelerarası Kurul 1974 yılında üniversite giriş sınavını merkezi ve bağımsız olarak yürütmek üzere Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezini kurmuştur. 1981 yılına kadar bağımsız bir organ olarak üniversite giriş sınavını yürüten merkez, 1981 yılında Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) bir alt kuruluşu haline getirilmiştir ve adı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezini (ÖSYM) olarak değiştirilmiştir. ÖSYM uzun yıllar boyunca gerek yöntem gerek teknik donanım olarak üniversite giriş sınavlarında başvuru işlemlerinin organizasyonu, sınav sorularının hazırlanması, sonuçların değerlendirilmesi ve sonuçlara dayalı olarak yerleştirme işlemlerinin yapılması konularında ciddi deneyimler elde etmiştir. Bu deneyimlere ilaveten merkezi sınavlar sonrası yapılan yerleştirmelerin daha eşitlikçi ve adil olduğu, nepotizmi yani kayırmacılığı engellendiği yönündeki algıya bağlı olarak, ÖSYM hem toplumun hem de devletin nezdinde güvenli bir kurum olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu güvene bağlı olarak zamanla üniversite giriş sınavının yanında, kamu kurum ve kuruluşlarına giriş için yapılan diğer birçok sınavın organizasyonu ÖSYM’ye verilmiştir.
Ortaöğretime geçiş için sınavın sadece son sınıfta uygulanacak olması ve sadece son sınıf müfredatının sorulacak olması, daha erken yaşlarda okul dışı kaynaklara yönelmeyi doğal olarak azaltacaktır. Bu yönüyle karar, hedefine ulaşabilir. Çocuklar da en azından altıncı ve yedinci sınıflarda kendilerine daha fazla zaman ayırma fırsatı bulabilirler. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Haziran Pazartesi günü, ortaöğretime geçiş sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavlarının kademeli olarak kaldıracağı ve bundan sonra sadece sekizinci sınıf sonunda bir tane Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanacağı belirtildi. Yeni uygulanacak sistemde, SBS’nin ortaöğretime yerleştirmede yüzde 70 oranında, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf not ortalamalarının ise yüzde 30 oranında etkili olması kararlaştırılmıştır.