28 Şubat’ın Jakobenleri Fırsat Kolluyor

15 Temmuz 2016’da FETÖ üyeleri tarafından yapılan askeri darbe girişiminin toplum tarafından püskürtülmüş olması 28 Şubat’ta jakoben Kemalistler tarafından zirveye çıkartılan ‘dindar’ karşıtlığını yeterince etkilememiş görünüyor.

Devamı
28 Şubat ın Jakobenleri Fırsat Kolluyor
Kriter Dergisinin Şubat Sayısı Çıktı Türkiye'nin Yeni Stratejisi

Kriter Dergisinin Şubat Sayısı Çıktı: Türkiye'nin Yeni Stratejisi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 21. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı

Demokrasi adına, siyasi bilinç adına ve toplumsal olgunluk adına tarihe kayıt düşülen..

Türkiye’nin, Washington tarafından izlenen İran’ın yalnızlaştırılması siyasetine ayak uydurmak konusunda aykırı davranmaya çalıştığı her dönemde ağır bir şekilde ABD’nin baskısına maruz kalması Türk-İran ilişkilerinin geliştirilmesinin önündeki temel engellerden birisi olmuştur.

Özellikle 17-25 Aralık’tan sonra devlete ve hükûmete yönelik gerçekleştirdikleri operasyonlara bakarak FETÖ’nün bir suç şebekesi ve örgütü olduğunu da mı göremediniz?

Bu millet çok dert çekti. Çok engel aştı. Bazen yoruldu. Bazen tekledi. Ama çok da yol kat etti. Yılardır verdiği mücadelenin sonunda kendisini var etti.

Insight Turkey Dergisinin Son Sayısı, Türkiye Dış Politikası Dosyasıyla Yayında!

Insight Turkey dergisinin son sayısı, Türkiye Dış Politikası ‘Turkey’s Foreıgn Policy’ başlığı ile raflardaki yerini aldı.

Devamı
Insight Turkey Dergisinin Son Sayısı Türkiye Dış Politikası Dosyasıyla Yayında
Yeni Sistem İle Egemenlik Tam Manasıyla Milletin Olacak

Yeni Sistem İle Egemenlik Tam Manasıyla Milletin Olacak

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, SETA’da düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Anayasal Tasarımı” başlıklı konferansta konuştu.

Devamı

Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca çıkan ekonomik krizlerin en büyük sebebinin sistemdeki çift-başlılık olduğu açıkça görülüyor.

Darbecilerin kullandıkları araç farklı olsa da, ortak bir nokta var: Milli ekonomiye, ekonomik bağımsızlığa ve ekonomik kazanımların halka dağıtılmasına duyulan alerji.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

28 Şubat'ın iç dinamikleri kesinlikle yadsınamaz, fakat hariçten bir 28 Şubat okuması yapılmadan da büyük resim görülemez.

28 Şubat, ruhunu primitif batılılaşma sürecinden, adaletini tek parti döneminden, vesayetini 27 Mayıs'tan, zulmünü ise 12 Eylül'den alan kendi kendine kolonyalizm sürecidir.

Büyük resme bakıldığında Erdoğan'ın Kürt meselesinin çözümünde bir siyaset değişikliğine değil, taktik değişikliğine gittiği görülüyor.

Erbakan'ın Türkiye siyasal sistemi içindeki yeri, şahsını aşan bir bakışla Erbakan mirasına odaklanmayı gerektiriyor.

Türk siyasal hayatını derinden etkileyen liderlerden biri olan Necmettin Erbakan, 85 yaşında hayatını kaybetti.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliğinin birer unsuru olarak yaşamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında şekillenmiştir.1920’li yıllara gelindiğinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları değiştirmiş ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmişi-Kemalist döneme ait miras-Soğuk savaş döneminde yaşanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaştıkları zorlukları artık bir imparatorluğun unsurları olarak değil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiği sonucuna varılmaktadır.

 Muhafazakâr, dindar veya İslamcı, adı her ne olursa olsun, İslam’ın sosyo-politik bir ‘imkân’ olma özelliğini dikkate alan siyasal hareketler halkın yönetime katılımını sağlayarak toplumsal temsil sorununun çözümüne katkıda bulundular.

İngiltere'de on yıllık başbakanlık görevini bırakan Tony Blair'in öncülüğünü yaptığı "Üçüncü Yol" hareketi, geleneksel sağ-sol ayrımlarını aşmayı hedefliyordu. Avrupa sağının muhafazakâr ve geleneksel değerleri benimseyen; fakat ekonomik alanda bireyci ve sermaye yanlısı tavrına karşı Avrupa solunun gelenek karşıtı; fakat sosyal adaletçi ve müdahaleci politikaları arasında sıkışıp kalan Avrupa siyasetini bu darboğazdan kurtaracak bir açılımdı Üçüncü Yol. 

Demirel: “Kargadan, bülbül olmaz”. “Özal’ı, Çankaya’dan alırım aşağı. Bu, boynumun borcu olsun”. Erbakan: “Özal, milleti kurbanlık koyun gibi çengele astı” İnönü: “Özal, ülkeyi dinamitliyor”. “Her türlü yola başvururuz!” Deniz Baykal: “Özal sivil diktatör”. “İçimize sindiremeyiz”. “Özal’ı onursuzca indiririz” Hürriyet (31 Ekim): “Hacı Turgut Özal, bugün Cumhurbaşkanı seçiliyor”. “Çankaya tartışmalarına bilim adamları katıldı. Hukukçular tereddütlü”.Yukarıdaki sözler 1989’un son baharındaki Özal’ın cumhurbaşkanlığı tartışmalarından. Bugün de neredeyse bütün pozisyonlar aynı.

Bir siyaset adamının görüşlerinde, düşüncelerinde ya da hayat tarzında değişim emareleri göstermesi kamuoyunda iki farklı şekilde algılanır: Siyasetçinin taraftarları böyle bir değişimden memnun olmazken, muhalifleri her değişimin kendilerine yaklaşmak olduğunu varsayan narsist bir yanılsamayla sevinirler. Başbakan’ın yıllar içinde birkaç defa “değiştim” dedikten sonra, geçenlerde “değişmedim, değişmeyeceğim” demesi Türkiye’de bu iki farklı algılamaya dair vazıh örnekler sağladı.