İsrail'in İran'ın Şam'daki diplomatik yerleşkesini hedef almasıyla başlayan yeni süreç, geldiğimiz noktada bazı ilklerin yaşanmasına ve dolayısıyla on yıllardır var olan "eşiklerin" yükselmesine yol açtı. Suriye iç savaşı boyunca belirli aralıklarla, özellikle İran Devrim Muhafızları (İDM) ve Hizbullah unsurlarını hava saldırılarıyla hedef almış olan İsrail, ilk defa İran egemen toprağı kabul edilen diplomatik yerleşkesini hedef alarak üst düzey İDM komutanlarını öldürdü. İDM komutanları İsrail tarafından Suriye'de ilk defa öldürülmediği için İran açısından misilleme yapma zarureti, saldırının diplomatik misyona yapılması sebebiyle ortaya çıktı. İran hem caydırıcılığını korumak hem de on yıllardır inşa ettiği "direniş ekseninin liderliği" imajını kurtarabilmek adına İsrail'e –tıpkı İsrail'in saldırısında olduğu gibi- öncekilerden farklı bir şekilde mukabelede bulunmak mecburiyetiyle karşı karşıya kaldı.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 89. sayısı raflarda yerini aldı.
Devamı
Gazze’de hizmet veren yardım kuruluşu World Central Kitchen’ın aracının İsrail tarafından vurulması ve aralarında bir Amerikan vatandaşının da bulunduğu 7 gönüllünün hayatını kaybetmesi büyük tepki çekti. Saldırı sonrasında bazı yardım kuruluşları Gazze’deki operasyonlarını durdurdu ve bunların arasında 1968’den beri işgal altındaki bölgelerde kesintisiz faaliyet gösteren bazı kuruluşlar da var. 7 Ekim’den beri 200’ün üzerinde yardım kuruluşu çalışanının hayatını kaybettiği Gazze’de kalmaya devam edeceğini açıklayan Birleşmiş Milletler’in World Food Program’ın verilerine göre mart ayında günlük 300 kamyon yardıma ihtiyaç duyulmasına rağmen sadece 47 kamyon giriş yapabilmiş. Aylardır açlık ve her türlü zorlukla mücadele eden Gazze halkına ulaşmaya çalışan yardım kuruluşları da İsrail’in askeri operasyonlarının tehdidi altında. Bu durum karşısında iç kamuoyunda baskı görmeye devam eden Biden yönetimi, Netanyahu’ya tavır almasına karşın hala oyun değiştirici bir adım at(a)mıyor.
Ukrayna lideri Zelenski, Amerikan yardımının gelmemesi durumunda geri çekilmek zorunda kalacaklarını ve Rusların ülkenin büyük şehirlerine ilerleyebileceğini söyledi. Ukrayna’ya Amerikan desteğinin son bir senede iç siyaset malzemesi haline gelmesi Zelenski açısından önemli bir talihsizlik olarak okunabilir. Öte yandan Biden yönetiminin bu desteğin Amerikan halkının doğrudan çıkarına nasıl hizmet ettiğini anlatmakta sınıfta kaldığını söylemek mümkün. Trumpçı siyasetin içeride kendi sınırımızı koruyamazken Ukrayna’nın sınırına niye milyarlarca dolar harcıyoruz babından popülist söyleminin etkisinin daha fazla olduğunu söylemek gerekiyor. Amerika’nın dünya liderliğine döndüğünü iddia eden Biden’ın halkı bu liderliğin maddi yüküne ikna edemediği açık. Ukrayna’ya yardımın siyasileşmesi ve her iki partinin desteğini alan bir mesele olmasına rağmen Trump’ın siyasi hesaplarıyla uyuşmaması yardımın kaderini belirsizleştiriyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan (BMGK) ABD’nin çekimser kalması sayesinde çıkan ‘derhal ateşkes kararı’ Biden yönetiminin İsrail Başbakanı Netanyahu’ya siyasi baskısının devam ettiğini gösteriyor.
Başkan Biden hafta sonu yaptığı ‘kırmızı çizgi’ açıklamasıyla Netanyahu’yla aralarındaki Gazze konusundaki görüş ayrılığını açığa vurdu. Biden, Netan-yahu’nun planladığı Refah’a askeri operasyonun kırmızı çizgisi olduğunu ifade etti. Uzun zamandır ateşkes çağrısı yapmadığı için kendi tabanından ağır eleştiriye maruz kalan Biden, nihayet ateşkesten bahsetmeye de başladı. Öte yandan İsrail’i asla terk etmeyeceğini söyleyerek kırmızı çizgisinin o kadar da koyu bir kırmızı olmadığını gösteren Biden, Netanyahu’nun politikalarının İsrail’e zarar verdiğini söyledi. Bir yandan İsrail’in korunmasını sağlayan Demir Kubbe gibi savunma sistemlerini finanse etmeye devam edeceğini ifade eden Biden, bir yandan da 30 bin daha Filistinlinin ölümüne tahammül edemeyeceklerini ve Netanyahu’nun masum sivillerin ölümü konusunda dikkatli olması gerektiğini söyledi. Biden’ın başkanlık kampanyasına başladığı aşamada bu tür çıkışları yapması rastlantı değil elbette zira ön seçim sonuçlarında Demokrat seçmenin Filistin’de ateşkes mesajı netti.
Bu yıl ramazan ayı ne yazık ki Gazze'de ateşkes olmadan başladı. Tüm insanlık yeni bir sınav ile karşı karşıya. Ramazanda ateşkes ve insani yardım mı yoksa yeni katliamlar mı yaşanacak Gazze'de? ABD Başkanı Biden hâlâ 6 haftalık acil ateşkes için çalıştıklarını ve Refah'a saldırının kırmızı çizgi olduğunu söylerken İsrail Başbakanı Netanyahu, Refah'ta operasyon yapma kararlılığını tekrarlıyor.
Devamı
Batı ittifakının Yeni Türkiye gerçeğini kabullenmesi gerekiyor.
Devamı
ABD Eski Başkanı Donald Trump, Salı günü gizli belgeleri kanun dışı bulundurmakla ilgili federal davada suçsuz olduğunu savundu. Öte yandan, birkaç yıl önce ABD Başkanı Biden’ın oğlunun Ukraynalı bir yöneticiyle yaptığı ve sözde rüşvet iddialarının olduğu ses kayıtları da tartışma konusu oldu. Söz konusu gündemlerle ilgili, SETA’dan Araştırmacı Bilgehan Öztürk’le konuştuk.
Eski Başkan Trump’a karşı 20 yıla varan hapis cezası içeren suçlamaların yer aldığı federal suç davasının ana dayanağı ulusal güvenlik bilgileri içeren gizli belgeleri illegal olarak bulundurmak ve aktif olarak federal hükümetten saklamakla alakalı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Türkiye-ABD ilişkilerinin seyri merak ediliyor. Suriye’deki durum, İsveç’in NATO beklentisi, F-16 alımı ve Ukrayna savaşının ABD ilişkilerindeki rolünü, SETA’dan Araştırmacı Bilgehan Öztürk ile konuştuk.
Ukrayna lideri Zelenski’nin Hiroshima’daki G-7 zirvesine katılması oldukça simgesel bir öneme sahip. Hiroshima tercihi nükleersiz bir dünya mesajı verirken Zelenski’nin zirveye sürpriz katılımı Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimaline de dikkat çekmiş oluyor. Bu vurguya ilaveten G-7 ülkelerinin Zelenski’ye açıktan destek vermesi ve Biden’ın F-16 açıklaması da Rusya’ya gözdağı niteliğinde siyasi gelişmeler olarak öne çıktı. Tayvan konusunda Çin’e de ‘sakın ha’ mesajı gönderilerek G-7 oluşumu bugüne kadarki en fazla siyasi mesaj içeren toplantısını yapmış oldu.
Biden’ı Trump ve ona yakın Cumhuriyetçileri doğrudan hedef alarak halkın özgürlüklerinin tehlikede olduğunu vurgulaması kampanyasının aşırı sağ siyaseti mahkûm etme üzerine odaklanacağına işaret ediyor.
Suriye rejimi Arap ülkelerinin deprem diplomasisi trafiğini daha fazla meşruiyet kazanmak ve bölgede normalleşme sürecini hızlandırmak için kullanıyor. Mısır Dışişleri Bakanı Şükri deprem sonrasında Şam’da Esad’la görüşmüş ve Suriye’ye insani yardımlarını rejim üzerinden teslim etmişti. Esad, Suriye’yle normalleşmenin öncülüğünü yapmaya çalışan BAE’nin Dışişleri Bakanı el-Nahyan’ın ziyaretinin ertesi günü BM yardım ekiplerinin Suriye muhalefetinin kontrol ettiği bölgelere geçişine izin vermişti. BAE ve Mısır’la birlikte birçok Arap ülkesinin de Suriye rejiminin normalleşmesini tercih ettiği biliniyor. Amerikan yönetimi bölgede Esad rejimiyle normalleşme çabalarına karşı çıktığını ifade etse de buna yönelik ciddi baskı yaptığına ilişkin bir işaret yok.
Eski Başkan Trump 2020 Eylül’ünde TikTok’u başkanlık kararnamesiyle yasaklamıştı. Pandeminin başlarında insanların evlerinden çıkamadığı bir dönemde sosyal medyada geçirdikleri vakit zirve yapmıştı. Gençlerin eğitimlerine uzaktan devam etmek zorunda kaldıkları ve eve hapsoldukları bir dönemdi. Sosyal medya bu hapisliğe kısmi bir çare olmuştu adeta. Sosyal medya mecralarının hepsinde kullanım zirve yaparken TikTok viral videolarıyla özellikle Z kuşağının en çok kullandığı platform haline gelmişti. Video içerikleri itibariyle dokunulmayan konu ve dalga geçilmeyen kişi kalmamıştı. Trump’ın yasağı gençlerin alay konusu haline gelmiş ancak Başkan’ın bu adımı nihai olarak mahkemeden dönmüştü. Büyük tartışmalara yol açan yasak uygulanmadı ama “ulusal güvenlik sorunu yaratabilecek sosyal medya platformları” tartışması devam etti.
Dış politika temalarının belki de en az yer aldığı Birliğin Durumu konuşmalarından birini yapan Biden, Ukrayna’ya desteğe devam sözü verdi ve Çin casus balonunun vurulmasını ABD’nin egemenliğine halel gelmeyeceği ekseninde değerlendirerek geçiştirdi. Küresel bir strateji ortaya koymaktan uzak duran Biden, hem Rusya hem Çin meselelerini içerdeki ekonomik etkileri üzerinden değerlendirmeyi tercih etti.
Cumhuriyetçi Parti’de resmi olarak aday adayı olduğunu açıklayan tek isim eski Başkan Donald Trump. Trump, kasım ara seçimleri öncesinde adaylığını açıklayarak muhtemel bir seçim zaferinin rüzgârını arkasına almayı planlamış ancak böyle bir zaferin olmayacağını gösteren anketlere bakarak kararını seçim sonrasına bırakmıştı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Washington ziyaretinin önemi ve arka planı nedir? Ankara ve Washington’ın Ukrayna politikaları arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir? ABD, Türkiye’ye F-16 satacak mı? Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine bakışı nasıl? Washington, Ankara’nın Suriye rejimiyle temas kurmasına nasıl bakıyor?
FBI’ın 2016 seçimlerinde Clinton’ın başına bela olan kritik açıklaması düşünüldüğünde, özel savcılar ve Adalet Bakanı Trump ve Biden’ı soruştururken 2024 seçimlerine etki etmemek için elinden geleni yapmak zorunda hissedecek.
ABD başkanlarının geleneksel olarak iktidara geldikten sonraki bir yıl içinde yayınladığı ulusal güvenlik stratejisi belgeleri yönetimin dış politika stratejisi hakkında önemli bir fikir verir. Kongre’nin 1986’dan beri kanuni olarak zorunlu kıldığı dokümanı Biden yönetimi bir yıla yakın bir gecikmeyle ekim ayında açıkladı.