Ankara’nın Tutumu Ne Olmalı?

Suudi Arabistan’la son dönemde iyi ilişkiler geliştiren Türkiye’nin hem bu ülkeyle ilişkilerini muhafaza etmesi hem de stratejik işbirliği yürüttüğü Katar’ı koruması büyük önem taşımaktadır.

Devamı
Ankara nın Tutumu Ne Olmalı
Körfez de Anlamsız Çatlak

Körfez’de Anlamsız Çatlak

Türkiye’nin bu kriz karşısında tansiyonu düşürmeye yönelik çabaları siyaseten de stratejik olarak da doğru bir çizgiye oturdu.

Devamı

İran’ın son dönemdeki politikalarından ziyadesiyle rahatsız olan bölge siyasetinin önemli iki aktörü Suudi Arabistan ve Türkiye’nin, Tahran’ın bu dış politika aktivizmi karşısındaki işbirliğini sürdürmesi bir zorunluluk.

Sisi rejiminin dış politikada Suudi Arabistan çizgisinden uzaklaşarak geleneksel anlamda Mısır siyasetinde herhangi bir bağlamı olmayan İran’a yönelmesi, Kahire’deki birçok çevrenin tepkisini çekmektedir.

Ortadoğu’nun sürüklendiği kaos ortamını kendi nüfuzunu artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmek isteyen İran “Hizbullah modeli” silahlı güçler oluşturulmasına destek vermiş Kasım Süleymani gibi figürleri cepheye sürmekten geri durmamıştır. Bu tavır, Suudi Arabistan’ın güvenlik kaygılarını artırmış ve aynı sertlikte cevap vermesine yol açmıştır.

Mezhep unsurunun bu görünürlüğüne rağmen mevcut gerilimi "mezhep savaşı" olarak yorumlamak, oldukça sorunlu ve tehlikeli bir yaklaşım.

Ortadoğu'da Şiddet Sarmalı

Ortadoğu’da devam eden krizin temelinde bir mezhep görüntüsü bulunabilir ama temel neden bir iktidar boşluğundan kaynaklanmaktadır.

Devamı
Ortadoğu'da Şiddet Sarmalı
Suud'un Korkusu İran'ın Hırsı

Suud'un Korkusu İran'ın Hırsı

Körfez ülkelerindeki Şiiler de İran'ın "yayılmacı" siyasetinden destek buluyor. Zira 11 Eylül sonrası ABD'nin Afganistan ve Irak işgalleri ile önü açılan İran, Arap isyanlarının bölgeye getirdiği kaostan en çok istifade eden ülke oldu.

Devamı

Sorun öfkesini kendilerini on yıllardır baskı altında yaşamaya zorlayan Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarında değil; iktidarlarını ülkelerinin yıkımı pahasına korumaya çalışan diktatörlerde ve bölgesel ihtirasları ve statükoyu korumak için mezkûr diktatörlere tüm ikiyüzlülükle arka çıkan devletlerdedir.

Analiz, 2011 yılının Ocak ayından itibaren Yemen'de siyasi değişim talepleriyle başlayan kitlesel gösterilerden Suudi Arabistan önderliğindeki uluslararası operasyona uzanan siyasal süreci analiz etmektedir.

Ankara, Başika adımıyla daha da sıkışacak Irak denkleminde yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Veysel Kurt, ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi çıkmazın, çatışmaların önüne geçilmesini engellediğini belirtti.

Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde iyileşme gözleneceğini öngörmek isabetli olacaktır.

Abdullah Yegin, Yemen'de Ensarullah hareketinin (Husiler) meclisi feshederek yönetimi ele geçirmesinden sonra yaşanan krizin, İran ve Suudi Arabistan arasındaki mücadelenin yeni bir aşaması olduğunu belirtti.

Hanedan içi iktidar kapışması ihtimali S. Arabistan siyasetinin en kritik konusudur. Tahta kimin çıkacağı Kral Abdullah döneminde oluşturulan ve 35 prensten oluşan Biat Konseyi sayesinde şimdilik sorunsuzca belirlenmektedir.

Suudi Arabistan'ın ve çırağı Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) temsil ettiği Körfez monarşileri mezkur İslamcıfobi'nin en pervasız sahiplenicilerinden.

Arap isyanları sonrasında halktan yana tavır alan, bölge sorunlarında arabuluculuk yapan ve Mısır'da gerçekleşen askeri darbeyi tanımayan Katar, Suudi Arabistan'ın da baskılarıyla tavır değişikliğine gitmiş görünüyor.

IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyon hava operasyonlarını hızlandırmaya başlamıştı ki, Yemen'de Husiler sürpriz bir şekilde başkent Sanaa'yı ve haliyle Yemen'i geçirdi. Bu olay gösteriyor ki; Irak'tan sonra Yemen'de de sıradışı gelişmeler yaşanacağa benziyor.

Muhammed Mursi, ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yaparak, körfez ülkeleri yönetim ve halkları nezdinde oluşan bütün endişeleri gidermeyi hedefledi.