Medyanın Çifte Standardı

Terör örgütleri için önemli olan saldırı yapmak kadar bu saldırının kamusal alanda yayılmasını sağlamak; toplumun geniş kesimlerine ulaşarak korku ve panik atmosferinin oluşmasını gerçekleştirmektir.

Devamı
Medyanın Çifte Standardı
Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi Arayışı Sahici Bir Mesele

Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi Arayışı Sahici Bir Mesele

İster psikiyatri/psikoloji alanını, ister mimari alanı, isterse de siyasal sistemlerin karşılıklı incelenmesini ele alalım; hem evrenseli hem de yerele şartlara eş zamanlı dikkate almak zorunluluk gibi görünüyor. Bu sebeple Türkiye tipi başkanlık sistemi arayışı sahici bir mesele.

Devamı

Özellikle savunma ve güvenlikle ilgili kurum ve kuruluşların; uzun süreli istem dışı körlüğün içerisine düşmeleri halinde, bundan kaynaklanacak zafiyetin doğuracağı bedel çok daha ciddi ve hatta telafisi imkânsız olacaktır.

Murat Yeşiltaş: “Batı, Ukrayna’da hangi hatayı yapıyorsa, şimdi Rusya’da Türkiye’nin dibinde benzer hataları yapıyor.”

Esed rejiminin Rusya’nın desteğiyle Bayırbucak’a saldırmasının ve bir Rus savaş uçağının sınır ihlali nedeniyle Türkiye tarafından düşürülmesinin ardından bölgedeki son durumla ilgili soruları SETA’dan Can Acun ve Bilgehan Öztürk cevapladı.

Ufuk Ulutaş, “Türkiye’nin biraz daha aktif olması ve Türkmen dağındaki çatışmalara etkili bir şekilde müdahalelerde bulunması gerekiyor.” dedi.

Ruslar, Suriye'de Kısa Vadede Sonuç Alabilecek mi?

Suriye politikasının uzun vadeli ayağı konusunda Ruslardaki kafa karışıklığı dikkat çekiyor. Müdahale başladı fakat Ruslar bunu aylarca devam ettirebilecekler mi sorusuna kendinden emin bir cevap verilmiyor.

Devamı
Ruslar Suriye'de Kısa Vadede Sonuç Alabilecek mi
Rusya ve ABD Suriye Muhalefetine Karşı Birleşti mi

Rusya ve ABD Suriye Muhalefetine Karşı Birleşti mi?

Ufuk Ulutaş: “Söz konusu Suriyeli muhaliflerin orada zayiata uğratılmasıysa Amerika ile Rusya’nın belli noktalarda ortak zeminde buluşabileceğini düşünüyorum.”

Devamı

Medyanın sadece Hatay'a odaklanarak, Suriyeli sığınmacılara ev sahipliği yapan Kilis, Şanlıurfa, Gaziantep gibi illeri konu edinmemesi, hedefin doğrudan Hatay sosyolojisi olduğunu göstermektedir.

Esed rejiminin krizin başından beri yürüttüğü kampanyaya baktığımızda hem metod hem de retorik açısından İsrail’in Hasbara’sıyla önemli paralellikler taşıdığını görmek mümkündür.

Öncelikle güvenlik anlayışımızı yeniden gözden geçirmek, güvenlik kurumlarında köklü reformlar yapmak gerekmektedir.

Washington'da bugünlerde dış politika üzerine en çok tartışılan hususların başında İran meselesi geliyor.

Kıbrıs Türk kesimi lideri Talat ile Rum yönetimi lideri Hıristofyas arasındaki müzakereler bugünlerde yoğunlaştırılmış olarak devam ediyor. Daha önce Türkiye'nin bir Kıbrıs atağı içinde olduğunu yazmıştık. Türkiye ve Kıbrıs Türk kesiminin koordineli çalışmaları tarafları yeni bir fırsatın eşiğine getirdi. Türk tarafı müzakereleri bir sonuca taşıyabilecek bir öneri geliştirdi. Rum kesimi ilk şaşkınlıkla bu planı kategorik olarak reddetti. Ancak görüşmeler sürüyor.Türk tarafının önerisi zamanlama, yöntem ve muhteva açısından çarpıcı özellikler taşıyor. Öneri AB'nin kararlarını verdiği ve raporlarını yayınladığı yılsonundan hemen sonra gündeme geldi. Bu zamanlama AB baskısı hissetmeden, tam bir yıllık zamanı değerlendirerek barışa ulaşma iradesini gösteriyor.Yöntem olarak ise sayısı altmışı geçen Talat-Hıristofyas görüşmelerinin daha fazla uzamaması ve sonuç alınması için önlemler geliştirildi. Müzakerelerden sonuç alınması için BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un yeniden müzakere sürecine aktif olarak dahil olması ya da iki kesimin liderlerinin inisiyatif alması öngörülüyor.

Çok değil 11 yıl önce Türkiye ve Suriye, Ekim 1998'de imzalanan Adana anlaşması ile bir askeri çatışmanın eşiğinden döndü.

Türkiye, 22 Temmuz ve sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğunlaşırken ABD'de de seçim süreci ilerliyor. 2008 Kasım'ında yapılacak seçimlere Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin kimleri başkan adayı olarak göndereceği 2008'in ilk aylarında belli olacak.

Yeni anayasa tartışmasının temelinde Türk siyasî sisteminin eski bir sorunu yatıyor: Özgürlük. Büyük ve şanlı bir istiklal harbinden sonra Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadrolar için özgürlük, öncelikler listesinin alt sıralarında yer alıyordu.   

Türkiye, 22 Temmuz ve sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğunlaşırken ABD'de de seçim süreci ilerliyor. 2008 Kasım'ında yapılacak seçimlere Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin kimleri başkan adayı olarak göndereceği 2008'in ilk aylarında belli olacak.

Amerika’nın Irak’ı işgalini farklı dinamikler üzerinden okumak mümkündür. İşgal öncesinde en sık duyduğumuz argümanlar “petrol”, “İsrail’in güvenliği” veya “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” odaklıydı. Bu argümanların her birisinin Irak’ı işgalde belli bir rol oynadığı muhakkaktır. Lakin Irak’ın işgalini açıklamak için bize yeterli bir siyasal tafsilat alanı sağlamamaktadır. Irak’ın işgal edilmesini mümkün kılan en önemli olay 11 Eylül’dür.

Geçen Nisan başında Amerika’nın Irak’ı işgal edişinin 4. yılına girerken, dünya işgalden daha çok İran’ı konuşuyordu. Yine işgalin başlangıcının yıldönümü olan Mart sonunda 15 İngiliz askerini esir alan İran, bir bakıma 3000 yıllık Pers-Sasani diplomasi tecrübesini konuşturdu.

SETA PANEL Oturum Başkanı:      Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya       İTÜ Konuşmacılar:     Prof. Dr. Haluk Günuğur     Başkent Üniversitesi     Prof. Dr. İhsan Dağı     ODTÜ Tarih: 31 Ekim 2006 Salı Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara

Türkiye’deki kimlik tartışmalarının kimlik siyaseti üzerinden yapılması, bir tarafta bu ülkenin asli unsurlarının marjinalize edilmesine öte tarafta herkesin sahiplenebileceği Türkiye diye bir bütünün küçülmesine yahut ortadan kalkmasına neden oluyor. Hak elde etmek adına kendilerini bu siyasetin aktörü olarak gören gruplar, “azınlıklar”ın alt gruplar olarak tanındığı ama eş-zamanlı olarak etnisizm çizgileri daha da derinleşmiş bir Türkiye’nin herkese dar geleceğini gözden kaçırıyorlar. Kimlik siyasetinin marjinal bir hak talepçiliğine dönüştüğü yer, içinde bulunduğumuz konjonktürün tarihi-siyasi bağlamından kopartılıp mutlak bir veri olarak kabul edilmesi ve kimliğimizin ve aidiyet parametrelerimizin buna göre yeniden tanımlanmasıdır. Türkiye’de devletin etno-seküler milliyetçiliğine karşı bir anti-tez üretmek ve Kürt kimliği merkezli bir hak mücadelesi vermek, bu milliyetçiliği aşmak değil, farklı bir formatta yeniden üretmek anlamına geliyor.