Ortada yeni bir sızıntı var. Mevcut küresel ve yerel karmaşada gözden kaçsa da, aslında boyutu okkalı bir sızıntı. Yer ise, bu kez Atlantik.
Devamı
ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin bugünden sonra asla bir daha eski yakın müttefik ve dostluk ilişkisi seviyesine çıkmayacağını söylemek mümkün. Menfaat ilişkileri devam edecek, ancak taraflar arasındaki güven ciddi bir şekilde zedelendi.
Devamı
Arap Baharı ile birlikte rejim güvenliği endeksli iç politik güvenlik kaygıları taşıyan Körfez ülkeleri, İran nükleer anlaşmasıyla bölgesel düzlemde jeopolitik güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kaldı.
Obama kendi stratejilerinin sorgulanmasını pek sevmiyor. Suriye’yi perişan eden Obama stratejilerini sorgulayan Erdoğan gibi liderler bu sebepten Obama için ‘hayal kırıklığı’ yaratmış.
SETA Ekonomi Araştırmacısı Karagöl: "Petrol fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra askeri harcamaların da artması, ekonomileri yüksek oranda petrol ve doğalgaz gelirlerine bağlı ülkeleri zor durumda bırakacak"
Bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması değil, İran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır.
Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları Konferansı'nın ikincisi 12-13 Kasım 2015 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti.
Devamı
Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları Konferansının İkincisi 12-13 Kasım 2015 tarihinde İstanbul'da düzenlenecek.
Devamı
Talha Köse, Amerikanın Ortadoğuda hegemonya oluşturmak istemediğini, güçler dengesine dayalı bir sistemin oluşmasını arzuladığını belirtti.
Bir Amerikan kirazının yolculuğunu izleyin diyen bir video. Obama yönetiminin Trans-Pasifik Ortaklığı TPP için hazırladığı web sayfasını açar açmaz, karşınıza bu çıkıyor.
Amerika'da yapılacak başkanlık seçimleri son yıllarda en fazla negatif kampanya sürecine tanık olduğumuz, en fazla para harcanan ve belki de en yakın yüzdeler ile neticelenecek seçimlerinden biri oldu.
Erol A.Cebeci, Kadir Üstün ve Kılıç Kanatın hazırladığı çalışmada, ABDnin çıkarlarındaki devamlılıklarla yeni yönetimin yaratacağı farklılıklar bir arada analiz ediliyor.
Senkaku adası sorununun bölgede problemli ve tartışmalı alanlardan sadece biri olması ve diğer bölgelerdeki sınır problemlerini de tetikleme ihtimali önümüzdeki dönemde dünyanın bu bölgesinde suların sürekli sıcak kalacağına işaret ediyor.
Amerikan dış politikası gözlemcileri, geçtiğimiz haftalarda Obama yönetiminin yeni Afrika stratejisini açıklaması ve ardından Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın 11 günlük ve bu kıtadaki dokuz ülkeyi içeren seyahati ile kısa bir şaşkınlık yaşadılar.
Amerika Birleşik Devletleri dış politikasının merkezini Asya'ya çevirdiğinden bu yana bölgede nelerin değişeceği az çok ortaya çıkmaya başladı.
Ekonomik ve askeri gücü ile dünyayı korkutan Çinin Arap Baharında Ortadoğuda yaşadığı köşe kapmaca bir anlamda süper güç olmanın başka yönleri olduğunu da ortaya koydu.
Cumhuriyetçi başkan adaylarından Texas Valisi Rick Perry'nin (Perry dün yarıştan çekildiğini açıkladı ama bu söylemlerin yarattığı etkiyi değiştirmez) diğer adaylarla katıldığı bir tartışma programında Türkiye hakkında söyledikleri, tüm gözlerin yeniden adayların dış politika konusundaki bilgi ve birikimlerine çevrilmesine yol açtı.
OBAMA ile yeni bir döneme giren ABD’nin önündeki en önemli sorunlardan biri, Güney Asya’daki gelişmeler, özellikle de Afganistan-Pakistan ve Hindistan arasındaki ilişkilerin yeni dönemde alacağı şekil. Ancak şurası açık ki bu gelişmeler bölgedeki diğer aktörlerden bağımsız bir şekilde ele alınamaz.
Gürcistan’ın G. Osatya’ya girmesiyle başlayan Rusya ve Gürcistan arasındaki sıcak bir çatışmayla gözler Kafkaslar’a çevrildi. Ama kazan uzun zamandır kaynıyor. Öyle anlaşılıyor ki İslam dünyasında dondurulmaya çalışılan çatışmaların yerini Avrasya’da etnik ve dini temelli sıcak çatışmalar alacak. Ufak etnik çatışmalar dahi giderek jeopolitik mücadelelerin fay hatlarına dönüşecektir ve taraflar büyük güçler veya koalisyonlar olacak.
Amerika’nın dış politika yapım sürecine etkide bulunan önemli düşünce kuruluşlarından Council on Foreign Relations’ın başkanı Richard N Haas, Foreign Affairs Dergisi’nin Kasım/Aralık 2006 tarihli sayısında “The New Middle East1” (Yeni Ortadoğu) başlıklı bir makale yayımladı. Haas, makalesinde Ortadoğu’da Soğuk Savaş sonrası şekillenen Amerikan hegemonyasının sona erdiğini ve bölgede yeni bir döneme girildiğini vurgulamakta. Savaşın mimarlarından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ara seçim hezimetinin ardından istifa etmek zorunda kaldı. Richard Perle, Eliot Cohen ve Kenneth Adelman gibi neo-conların önde gelen isimleri Irak konusunda mevcut politikanın bazı noktalarının yeniden gözden geçirilmesinin gerekebileceğini dile getirdiler2.
1947’de, II. Dünya Savaşı’nı müteakiben 23 ülkenin başlattığı uluslararası ticaret görüşmeleri bugünkü Dünya Ticaret Örgütü’nü (DTÖ) vücuda getirdi. Yarım yüzyıldır devam eden görüşmeler Kuzeyin, Güneyin nerdeyse bütün gümrük duvarlarını yıkma süreci olarak geçti. Yaygın ekonomi-politik düşünce bu döneme ticaret liberalizasyonu da demektedir. 9-14 Kasım 2001’de Doha’da yapılan DTÖ VI. Bakanlar Konferansı sonrasında Güneyin bu makus talihini kırmaya yönelik ilk söylemsel adımlar atıldı.Özellikle Gelişmiş Ülkelerin (GÜ) tarım sektörüne verdikleri ihracat sübvansiyonları ve iç desteklerini azaltmaya yönelik ilk girişimler başlatılmış oldu. Haziran ayında Cenevre’de yapılan DTÖ mini-bakanlar toplantısında, son 5 senedir yaşanan tıkanmanın bir benzeri vuku buldu.