Başkan Biden’ın Amerikan Holokost Müzesi’nin yıllık ‘Hatırlama Günleri’ seremonisinde yaptığı konuşma, Gazze savaşına ve Amerika içindeki protestolara ağırlıklı olarak antisemitizm perspektifinden baktığını bir kez daha ortaya koydu. Biden’ın Holokost Anma Günü’nde yükselen antisemitizm ve nefret diline odaklanması garip değil elbette ancak Hamas’ın 7 Ekim saldırısının Yahudilere karşı nefretin en son örneği olarak göstermesi İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını göz ardı etme ve meşrulaştırma çabası olarak öne çıkıyor. Yahudi düşmanlığı ve antisemitizmin yükselişini İsrail’in eleştirilmesini engellemek ve Filistinlilere reva görülen katliamların unutulmasını sağlamak için kullanmak İsrail yanlısı siyasi grupların stratejisi haline gelmiş durumda. Biden’ın konuşması da bu tür bir yaklaşımın en son örneği olarak değerlendirilebilir.
Devamı
Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin eski Başkan Trump’ın Colorado davasını gündemine almasıyla 14. madde tartışması artık çok daha somut bir hal aldı. Colorado Eyalet Yüksek Mahkemesi Trump’ın 6 Ocak olaylarında Amerikan devletine karşı bir ayaklanma içinde bulunduğu ve dolayısıyla bu eyalette seçimlere giremeyeceğine hükmetmişti. Trump’a 14. madde üzerinden başka davalar devam ederken benzer bir karar Maine Eyalet Sekreteri tarafından alınmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin Colorado davasında vereceği hüküm, Trump’ın oy pusulasından çıkarılarak engellenmesi çabalarının kaderini belirleyecek. Mahkeme’nin çoğunluğunun muhafazakâr üyelerden oluşması Trump lehine bir karar beklentisini artırıyor ancak kararın nasıl bir gerekçe sunacağı da Amerikan demokrasisi açısından kritik önem taşıyor.
Devamı
Başkan Biden’ın Güney Carolina eyaletindeki kilise ziyareti sırasında verdiği mesaj ve bazı göstericilerin tepkisi başkanlık seçimlerine hazırlanırken yaşayacağı açmazın bir özeti gibiydi. 2015 yılında beyaz üstünlüğünü savunan bir saldırganın kiliseye ibadete gelen 9 siyahi vatandaşı öldürmesi, 2016 başkanlık seçimleri arefesinde Trump’ın verdiği mesajın bir sonucu olarak kamuoyunda tartışılmıştı. Biden 2024 kampanyasına bu kiliseye ziyaretle başlayarak siyahi oyların kritik olacağını kabul ettiğini göstermeye çalıştı. Trump’ın göçmenlerin ülkenin kanını ‘zehirlediği’ şeklindeki ifadelerine nazire yaparak asıl ‘zehir’ beyaz üstünlüğü fikridir mesajını verdi. 2016 seçimlerinde Biden’ı adaylığa taşıyan kritik eyalet olan Güney Carolina’daki siyasi seçmene verilen mesajlar, önümüzdeki seçim için de kritik rol oynayacak siyahi seçmenlere ulaşma çabası olarak öne çıkıyor.
Eski Başkan Trump’ın aday adaylığının engellenmesi çabaları, Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows’un aldığı kararla yeni bir boyut kazandı.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, küresel siyasette 2024 beklentileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna programında, 2024 yılında siyaset sahasında yaşanması muhtemel gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 86. sayısı raflarda yerini aldı.
Devamı
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun savaşı Lübnan ve Suriye’ye doğru genişleterek siyasi kariyerini koruma arayışında olduğu ancak Biden’ın da seçim senesinde ABD’nin doğrudan müdahil olmak zorunda kalacağı bölgesel bir çatışma istemediği açık. Savaşın Lübnan’a sıçraması ihtimali Washington açısından kesinlikle kaçınılması gereken bir senaryo zira İran’ın Hizbullah’ı korumak için harekete geçeceği biliniyor. İsrail’in Hizbullah’a saldırması durumunda ve Netanyahu’nun Beyrut’u Gazze’ye çevirme tehdidinin gerçekleştiği bir senaryo Amerika’yı savaşın içine çekecektir. Yemen’deki Husiler örneğinde olduğu gibi bölgedeki İran yanlısı grupların İsrail ve Amerika’nın çıkarlarına ne kadar zarar verebileceğini gördük. Biden yönetimi İran’la savaşa girmek istemese de İsrail’e koşulsuz desteğine devam ederse çatışmanın içine çekilebilir.
Devamı
Colorado Yüksek Mahkemesi’nin Trump kararı 2024 Kasım başkanlık seçimlerinin kaderini belirleyecek potansiyele sahip. Eski Başkan Trump 6 Ocak olaylarına destek vermesi itibariyle devlete karşı bir kalkışmanın içinde bulunduğu için bu eyaletteki seçim pusulalarına başkan adayı olarak adını yazdıramayacak. Amerikan Anayasası’nın 14. ek maddesine göre devlete karşı ayaklanmış kişilerin federal devlette görev alması yasak. Amerikan iç savaşı sonrasında anayasaya eklenen bu madde, Konfederasyon tarafında savaşan generallerin siyasete girerek gücü tekrar ele geçirmesini engellemeyi amaçlıyordu. Bu maddenin uzun zamandır uygulanmamış olması Trump’a karşı uygulanma ihtimalini zayıflatıyordu ancak Colorado Yüksek Mahkemesi bu tartışmayı tekrar canlandırmış oldu. Anayasa Mahkemesi’ne gidecek hukuki bir süreç başlarken, Amerikan başkanını mahkemelerin mi yoksa seçmenin mi belirlemesi gerektiği tartışması tekrar başladı.
ABD’de başkanlık yarışında önemli gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bırakırken her iki partide de liderlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü gerçekleşen seçimlerde Virginia, Ohio ve Kentucky eyaletlerindeki sonuçlar, Biden’ın popülaritesinin en düşük seviyelerde olmasına karşın, Cumhuriyetçilerin işinin hiç de kolay olmayacağını gösterdi. Seçimlerde kürtaj meselesinin Demokratlar açısından mobilize etme gücünün devam ettiği ve Trumpçı adaylara karşı direncin devam ettiği görüldü. Anketler Biden’ın yaşlılığının en büyük dezavantajı olduğunu ve seçmenin Trump’ı çok daha dinç gördüğünü gösteriyor. Özellikle İsrail meselesindeki performansı Biden’ın genç ve siyahi seçmen nezdindeki algısını iyice negatif hale getirirken, Cumhuriyetçilerin Trump’a alternatif üretememesi bağımsız seçmende heyecan yaratmıyor.
Biden yönetimi Kongre’den İsrail, Ukrayna ve Tayvan için 100 milyar dolarlık ek bütçe istedi. Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na yeni seçilen Cumhuriyetçi Mike Johnson, 14 milyar dolarlık İsrail yardımının ayrı bir paket olarak gündeme almayı planlıyor. Johnson, bu miktarın Amerikan Vergi İdaresi’nin bütçesinden kesilerek verilmesini talep ederek, Cumhuriyetçilerin bu konudaki gündemlerine hizmet etmeye çalışıyor. Johnson, sözcü seçilmesi sonrasında İsrail’e güçlü destek vermek istiyor ve bunu sürekli referans verdiği Evanjelist Hristiyan muhafazakârlığının bir gereği olarak açıklıyor. İsrail’e yardımın kaderi Amerikan çıkarının ne olduğundan çok İncil’in emrettiklerini önceleyen bir lidere bağlı durumda.
Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy parti içindeki iç savaşın en son kurbanı olmaya doğru ilerliyor.
Başkan Biden Michigan eyaletine giderek greve giden Otomobil İşçileri Sendikası’na destek verirken eski Başkan Trump da sendikasız bir otomobil fabrikasına ziyarette bulundu. Önümüzdeki seçimlerde kilit rol oynayacak eyaletlerden biri olan Michigan’daki otomotiv işçilerinin grevi, Amerikan ekonomisinin birçok çelişkisini ortaya koyan bir özelliğe sahip. 2008 krizinde Obama’nın teşvikleri sayesinde iflasın eşiğinden dönen geleneksel Amerikan otomobil üreticileri daha rekabetçi bir konuma gelmek için istihdam maliyetlerini düşük tutmak zorunda kaldılar. Ancak geçmişte inovasyonun bu şirketlerin başarısını sağlamasına karşın yarattığı istihdam kayıpları birçok sosyo-ekonomik probleme yol açmış ve bunun da kritik siyasi sonuçları olmuştu. Biden ve Trump’ın bir gün arayla Michigan’a gitmeleri önümüzdeki seçimlerde bu bölgedeki işçi sınıfının desteğinin kritik öneminin farkında olduklarını gösteriyor.
Wall Street Journal’ın bir anketine göre ne enflasyonun düşüş eğiliminde olması ne de ekonominin artan faizlere rağmen yeni istihdam yaratmaya devam etmesi seçmen tarafından Biden’ın başarısı olarak görülüyor. Enflasyonun bir yılda %9 seviyelerinden %3’e düşmesi ve bu süreçte her ay ortalama 236.000 yeni iş imkânı üretilmesi halkın gözünde ekonominin iyi gittiği algısını güçlendirmiş ancak Biden’ın enflasyonla mücadele çabaları yetersiz bulunuyor.
Geçen hafta Cumhuriyetçi aday adaylarının Milwaukee’deki tartışmasında Fox TV moderatörlerinin sorduğu bir soru hararetli tartışma anlarının yaşanmasına neden oldu. Moderatör eğer eski Başkan Trump, mahkum olmuş olsa bile partinin adayı seçilirse onu destekleyip desteklemeyeceklerini sordu. Sekiz adaydan altısının ellerini kaldırarak Cumhuriyetçi seçmenin tercihine ne olursa olsun saygı duyacaklarını ima etmelerine karşılık Chris Christie ve Asa Hutchinson buna karşı çıktı. Christie mahkeme sonuçlarından bağımsız olarak Trump’ın hareketlerinin başkanlık makamına yakışmadığını söyleyince salondan yuhalama sesleri yükseldi. Hutchinson ise Trump’ın Anayasa’nın 14. maddesine göre diskalifiye olabileceğini ifade ederek bir süredir bazı hukuk uzmanlarının yürüttüğü legal tartışmayı ülkenin ana gündemine taşımış oldu.
Eski Başkan Trump’a karşı dördüncü kriminal dava Georgia eyaletinden geldi. Trump 2020 seçimlerinde bu eyaletin seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışmakla suçlanıyor. Benzer suçlamalarla Adalet Bakanlığı Özel Savcısı Jack Smith tarafından açılan davadan farklı olarak Trump bu davadan kurtulamayacak. Başkan seçilmesi ve kendini affetme adımını atması durumunda federal davalar düşebilir ancak başkanın af yetkisi eyalet davalarını kapsamadığı için Georgia davasını düşürmesi mümkün olmayacak. Davada Trump’ın yanı sıra kendisine yakın 19 ismin de suçlanarak ortada organize bir komplo olduğunun iddia edilmesi davanın son derece kapsamlı olacağını da gösteriyor.
Adalet Bakanlığı’nın Trump’ın 20 Ocak olaylarındaki rolünü soruşturmak üzere görevlendirdiği özel savcı Jack Smith, eski Başkan’a karşı içinde “ABD’yi dolandırmak üzere komplo kurmak” gibi suçlamaların bulunduğu tarihi bir dava açtı. Trump’ın 2020 başkanlık seçim sonuçlarını illegal bir biçimde iptal ettirme çabalarının birçok detayı zaten biliniyordu ancak Savcı Smith’in bunları nasıl bir davaya dönüştüreceği belli değildi. İddianamede Trump seçimi kazandığını iddia etmekle kalmayıp sonuçları değiştirmeye yönelik koordineli bir çabanın içinde olmak ve bu şekilde Amerikan halkının haklarına kastetmekle suçlanıyor. Artık skandallarına ve Amerikan siyasetine hediye ettiği ilklerine alıştığımız Trump’a karşı açılan bu dava Amerikan demokrasisinin birçok açmazını tekrar gözler önüne seriyor.
Temsilciler Meclisi Çoğunluk Grubu Başkanı Kevin McCarthy, Başkan Biden’a karşı görevden alma araştırması başlatmaya sıcak baktığını açıkladı. McCarthy, Cumhuriyetçi Parti içindeki Özgürlük Grubu’nun taleplerini kabul etmek zorunda kalarak Meclis Başkanı seçilmişti. Bu grubun bütçe görüşmelerindeki uzlaşmaz tavrını değiştirmek için Biden’dan önemli tavizler kopararak zar zor da olsa uzlaşma sağlamıştı. Önümüzdeki Eylül ayında tekrar bütçe meselesi gündeme gelebilir ve bu sefer uzlaşma sağlaması parti içinde ön seçim sürecine de girildiği için daha zor olabilir. McCarthy, Biden’a karşı görevden almaya gidebilecek bir araştırma sürecine yeşil ışık yakarak siyasi sertlik yanlısı Cumhuriyetçileri memnun etme çabası içinde. McCarthy’nin daha önce karşı çıktığı görevden alma süreci başlatılırsa başkanlık kampanyası sürecinde Biden’ın başını ağrıtarak Trump’a karşı şansını azaltabilir.
Amerikan başkanlık seçimleri yaklaşık bir buçuk sene süren uzun bir ön seçim süreci sonrasında gerçekleşmesiyle meşhurdur. Aday adaylarının televizyonda canlı yayınlanan tartışma programlarıyla kamuoyu önüne çıktığı dört beş aylık süre sonrasında ön seçim sürecinde farklı eyaletler adaylarını belirler. 2024 başkanlık kampanyası döneminde Cumhuriyetçi Parti ilk tartışma programını 2023 Ağustos ayında gerçekleştirecek ve bunu Eylül ve Ekim aylarındaki tartışmalar takip edecek. 2024 Ocak ayında ilk olarak Iowa eyaletindeki ön seçim sürecinde en fazla ön seçim yapılacak olan Mart ayı sonunda aday büyük ihtimal belli olacak. 2024 Kasım ayına kadar iki partinin adayı arasında sürecek mücadele bir sonraki başkanı belirleyecek. Bugünkü dengelere bakıldığında 2024 Kasım seçimlerinde Trump’la Biden’ın tekrar karşı karşıya gelmesi en güçlü ihtimal olarak öne çıkıyor.