Suriye’de Yeni Denklemin Ayak Sesleri Mi?

Deaş'ın bitmesiyle Suriye'de çatışmaların azalacağını umanlar hayal kırıklığına uğradı.

Deaş’ın bitmesiyle Suriye’de çatışmaların azalacağını umanlar hayal kırıklığına uğradı. Cephedeki mücadele de, masadaki müzakere de kolay kolay bitecek gibi görünmüyor. YPG’nin kontrolündeki geniş bölge ve İran’ın Suriye’deki varlığı yeni kapışmanın sebebi.
Bütün taraflar mevcut denklemin sürdürülemeyeceğinin farkında. Gün geçmiyor ki ana aktörler olan Rusya, ABD, İran ve Türkiye birbirini tehdit eden ya da uyaran açıklamalar yayımlamasın.
Sözgelimi ABD, Doğu Guta’da kimyasal silah kullanımı üzerinden Esed rejimini ve dolayısıyla destekçileri Rusya ve İran’ı tehdit ediyor.
Yine Washington’un yeni güvenlik stratejisinde İran bir düşman olarak odağa yerleştirilmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, ABD’nin Irak’taki gibi Suriye’de de başarısız olacağını iddia etti ve “ya Fırat’ın doğusundan kendileri çıkarlar ya da onları oradan biz kovarız” tehdidinde bulundu.
Türkiye, ABD askerlerinin Münbiç’ten çekilmesi yönünde sert uyarılarda bulunurken CENTCOM komutanları “saldırı olursa savaşırız” açıklamasını yaptı.
Tehditler sözlerde kalmıyor, sahada karşılık buluyor. Zeytin Dalı Harekâtı ile Türkiye, Afrin merkezine doğru ilerlemeye devam ediyor.
Öldürülen terörist sayısı bini aştı. Yine Rusya ve Esed yönetiminin İdlib ve Doğu Guta’ya saldırıları devam ederken bir diğer çatışma haberi Deyr ez Zor’dan geldi. YPG’li militanlara saldıran Esed güçlerini ABD uçakları vurdu. Rejim ve milislerinden yüz askerin öldürülmesi hem ABD’nin mesajının sertliğini gösteriyor. Hem de YPG’yi korumak ve İran’ı sınırlandırmak için Suriye’de kalma niyetini açıklayan Washington’ın askeri varlığını güçlendirmek zorunda kalacağına işaret ediyor.
Kongre’den bu tür bir karara onay alması zor görünen Beyaz Saray’ın diplomasiyi öncelemesi gerekiyor. Zira Rusya, İran ve Türkiye arasındaki Suriye işbirliği, sorunlarına rağmen yürüyor. İhtilaflara rağmen liderler bir araya gelerek yeni adımlar atabiliyorlar.
Geçen yıl kasımda Soçi’de bir araya gelen Putin, Ruhani ve Erdoğan yakında İstanbul’da yeni bir zirvede buluşacak.
Üç ülke arasındaki işbirliği Washington’ın Suriye denkleminde kalabilmek için yeni bir politika oluşturmaya zorluyor. Washington hem sahada hem diplomaside savunma halinde ve tek başına. Hatalı YPG politikası sebebiyle müttefiki Türkiye’nin sabrını da taşırmış durumda. Ankara, YPG’nin Münbiç’ten çekilmesini istemekle kalmıyor.
Fırat’ın doğusundan da YPG’yi temizleyeceğini söylüyor. İdlib’de yeni bir denge oluşmasının ertesinde Rusya, İran ve Esed rejiminin de ABD kontrolündeki YPG’ye gözlerini dikeceği aşikâr. İşte bu gidişat ABD’nin Suriye politikasında stratejik kararlar vermesini gerektiriyor. Aksi takdirde yeni dönemde sahada sürekli savunmada kalacak.
Washington’ın işbirliği için ilk başvurabileceği aktör kuşkusuz Türkiye. Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ve Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Türkiye ziyaretleri bu farkındalığın ürünü. Ancak ABD karar alıcılarının Türkiye ile Suriye’de işbirliği yapabilme fırsatına nasıl yaklaşacakları kritik bir konu.
YPG’nin kaderini müzakere ederken ikili ilişkilerdeki bazı sorunları havuç-sopa taktiğiyle masaya getirmeleri durumunda zedelenen güven asla yeniden tesis edilemez. FETÖ konusunda adım atmayan, Atilla davası diye bir komediyle sorun üreten Washington, öneriler yerine yaptırım dosyalarının ucunu gösterirse Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni gerilimlere hazır olalım. ABD’nin Suriye politikası Türkiye’ye o kadar çok maliyet getirdi ki, Rusya ve İran ile ilişkiler üzerinden yeni sorunlar yaratılması tehdidi Ankara’daki zaten dolu olan bardağı taşıracaktır. Ankara- Moskova- Tahran diyaloğu yeni işbirliği konularına doğru seyrederken Washington Suriye’de yalnız kalmaya devam edecek.
İleriki dönemde İran’ı sınırlandırma politikası için Ankara’ya gelecek diplomatların da anlatacak çok hikâyesi olması gerekecek.
Velhasıl, Suriye’de yeni bir denklem oluşuyor.
ABD’nin atacağı yeni adımlar denklemdeki yerini marjinalleştirebilir de yepyeni bir pazarlık ortamını da getirebilir.

[Sabah, 10 Şubat 2018]

Etiketler: