Suriye’de Çözüm Hâlâ Çok Uzakta

Tarafların uzlaşı için en zorlu maddeleri önkoşul olarak masaya koymaları ve kolayca restleşmeleri hem çözümsüzlüğe neden oluyor, hem de görüşmelerin devamını tehlikeye sokuyor.

Cenevre-2 görüşmelerinde tarafların pozisyonlarının anlaşılmasında ve yorumlanmasında, Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından krizi sonlandırmaya dönük girişimlerin nasıl sonuçlandığına bakmak bize yeterince ipucu verir. Suriye’de halk hareketinin başlamasının ardından ölümlerin artmasıyla birlikte ‘Arap Birliği Barış Planı’ devreye sokulmuş ve Beşşar Esed’den, görevini yardımcısına devretmesi ve muhalefetle görüşerek, ‘Ulusal Birlik Hükümeti’ni iki aylık süre içinde kurması istenmişti. Söz konusu planın sonuçsuz kalmasının en önemli nedeni ise, Esed yönetiminin ‘yeni bir hükümetin kurulmasına’ yönelik teklife şiddetle karşı çıkmasıydı. Söz konusu plan taraflar arasında tartışılırken, rejim tarafı, Esed’in geleceğinin tartışılmaması gerektiğini ön şart olarak masaya koymuştu.

Arap Birliği Barış Planı’nın sonuç üretemeyeceği anlaşılınca, sorun Birleşmiş Milletler’e taşınmış, Şubat 2012’den itibaren BM, Arap Birliği ile ortaklaşa Kofi Annan’ı özel temsilci olarak görevlendirmişti. Annan, sorunun tüm tarafları ile ayrı ayrı görüşmesinin ardından 6 maddeden oluşan barış planını açıkladı. Planda öncelikli hedef, taraflar arasında ateşkesin sağlanması; nihai hedefte ise, bir ‘geçiş hükümetinin’ kurulması yer almaktaydı. Planın taraflarca tartışılması sırasında, bugünkü yaşananlara benzer şekilde, Suriye’de ölümler hızla artmış ve BM nezdinde Şam yönetimine uygulanacak yaptırımlar gündeme gelmişti. Ancak, Rusya ve Çin’in yaptırımlara muhalefet ederek veto kartını devreye sokması, rejimin elini rahatlatmış dolayısıyla da söz konusu plan sonuçsuz kalmıştı.

Krizin derinleşmesinin ardından, soruna BM nezdinde bir sonuç üretilemeyince, daha çok Esed rejimine muhalif ülke ve aktörlerin katılımıyla gerçekleşen ve birçok toplantısına yüzden fazla ülkenin temsilcisinin katıldığı ‘Suriye’nin Dostları’ girişimi devreye sokuldu. Bu girişime paralel olarak, ‘Suriye’nin Dostları’ toplantısına en başından itibaren Çin ve Rusya’nın katılmamasından dolayı bu ülkelerin de katılabileceği meşruiyeti yüksek bir toplantı olarak 30 Haziran 2012 tarihinde Cenevre’de ‘Suriye Eylem Grubu’ adı altında yeni bir girişim başlatıldı. Cenevre-1 olarak adlandırılan bu toplantının sonucunda ortaya çıkan yol haritası önem arz ediyor. Çünkü Cenevre-2’de tüm taraflar bu toplantıda çıkan sonuçları ‘başlangıç mutabakatı’ olarak deklare etti.

CENEVRE SÜRECİ

Cenevre-1’in en somut çıktısı tarafsız bir ortam oluşturmak amacıyla bir geçiş hükümetinin kurulmasıydı. Geçiş hükümetine muhalefet grupları başta olmak üzere Suriye’deki tüm taraflar katılacaktı. Diğer öneriler arasında ise, anayasal düzenin ve adalet sisteminin gözden geçirilerek sonucun halk onayına sunulması, anayasal düzen kurulduğunda, özgür ve çok partili seçimler için hazırlanılması gibi hükümler yer almaktaydı. Ancak Cenevre-2’de de süreci tıkayan en önemli unsur olan, geçiş hükümetinde Beşşar Esed’in varlığının devam etmesine yönelik husus belirsiz bırakılmıştı.

Cenevre-1’in en önemli yanı, katılan tarafların mutabık olduğu bir yol haritasının çıkmasıydı. En büyük sorun ise, Suriye muhalefetinin toplantıda çıkan sonuçları, Esed yönetimine zaman kazandıracağı gerekçesiyle olumsuz karşılamasıydı. İlk toplantının ardından, çok uzun bir gecikme ile Cenevre-2’nin Ocak 2014’te ancak toplanabilmesinin en önemli nedeni, muhalefet grupları arasındaki dağınıklık ve toplantıya çağrılacak aktörlerin kimler olduğuna dönük uzlaşmanın sağlanamamasıydı.

Uzun bir

Etiketler: