Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinde, belediye tarafından yardıma muhtaç ailelerin evlerine iftar yemeği ulaştırılıyor. ( Emin Tezerdi - Anadolu Ajansı )

Sosyal Yardımlarda Yeni Sistem Arayışı

Sosyal yardım sisteminin en baştan dönüşümü sağlanırken, yeni sistem için hem sosyal yardım anlayışındaki reformu, hem de uygulamaların etkinliğini gösteren yeni bir isimlendirme yapılması gerekiyor.

Sosyal yardım, farklı sebeplerle sistemin dışında bırakılmış kişilere doğrudan devlet yardımını sağlıyor. Yani, bir sosyal yardım uygulamasıyla devlet çok kısa bir sürede halka ulaşmış oluyor.

“Sosyal devlet” olarak Avrupa ülkelerinden övgüyle bahsedilmesinde de “sosyal yardım” ların payı büyük.

Sosyal yardımların sistematiğin kurulması, dağıtımının adaleti, etkinliği gibi konular, geçmiş yüzyıldan bu yana tartışılıyor. Bu tartışmaların Türkiye tarihi ise oldukça yeni. Türkiye’de sosyal yardımlardan 2002’den sonra bahsedilmeye başlandı.

Türkiye’nin sosyal yardımlarda iki önemli tarihi var. Birincisi 2002 ise, diğeri de 2008. Hatırlarsak, 2008 küresel ekonomik kriz nedeniyle birçok gelişmiş ülke sosyal yardımlarda kesinti yapmıştı. Türkiye’de ise hem sosyal yardımlarda hem de devletin sosyal harcamalarında artış devam ediyor. Daha önce ulaşılamayan ve dokunulmayan birçok dezavantajlı gruba önemli miktarda kaynak aktarıldı.

Üstelik sosyal yardımları kendi vatandaşıyla sınırlandırmadı Türkiye. Suriye’den gelen yaklaşık 2.5 milyon Suriyeli mülteci için yapılan harcamalar ile birçok zengin ülkenin hayal edemediğini yaptı. Mülteci meselesi öyle bir konu ki, bugün AB’nin dağılma sürecine girmesinin, bu ülkeler arasında siyasi anlaşmazlıkların oluşmasının hatta İngiltere’nin AB’den ayrılmasının sebebi olabiliyor.

Ekonomik büyümedeki olumlu seyrin de etkisiyle, Türkiye’de sosyal harcamaların ulusal gelir içindeki payı artıyor. Ancak şimdiki aşama, sosyal yardım sisteminin daha etkin olmasını sağlayacak dönüşümün başlaması. Özellikle de sosyal yardım alanların refah düzeyinde, ekonomik ve sosyal göstergelerindeki iyileşmenin artırılması için yapılacakların belirlenmesi gerek.

YENİ BİR SOSYAL YARDIM SİSTEMİNE İHTİYACIMIZ VAR

Türkiye artık sosyal yardımlar konusunda bir faz sonrası olan sürece girmek için yeni bir sistem tasarlamalı.

Sosyal yardımlar için bir sonraki faz demek; çok kalabalık görünen sosyal yardım kalemlerinin tek kalem yardım altında toplanılması, verilen sosyal yardımların mükerrer olmaması ve birliğinin sağlanması amacıyla bir tek mevzuat ile yardımların dağıtılması ve yardımların etkin olması için takip mekanizmasının kurulması demek.

Diğer yandan, şu anda dağıtılan sosyal yardımlar için herhangi bir üst sınır yok. Dolayısıyla yardım alanların herhangi bir işte çalışmak yerine sosyal yardımlarla hayatını devam ettirme ya da kayıt dışı çalışması tehlikesi bulunuyor.

Bu yüzden sosyal yardım-istihdam ilişkisi iyi kurulmalı. Sosyal yardımlar bireyi, iş piyasasına girene kadar ekonomik ve sosyal güçlendirecek bir araç olarak kabul edilmeli. Aksi takdirde sosyal yardım sisteminin istihdam üzerinde bozucu etkisi kaçınılmaz.

Diğer yandan, Sosyal yardımlar dağıtımında en önemli kriter olan “hak temelli” yardımların düzenli hale getirilmemesi nedeniyle yardım alan aileler sosyal yardımların geleceği konusunda endişe duyuyorlar. Bu da sosyal yardımların temel amacı olan yoksulluğu azaltma fonksiyonuna zarar vermektedir.

Sosyal yardım sisteminin en baştan dönüşümü sağlanırken, yeni sistem için hem sosyal yardım anlayışındaki reformu, hem de uygulamaların etkinliğini gösteren yeni bir isimlendirme yapılması gerekiyor.

ULUSAL YOKSULLUK STRATEJİSİ

Sosyal yardımlardaki asıl amaç, yoksulluğun etkilerini azaltmak, muhtaç durumda olanları ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirmek.

Bu anlayışı yerleştirecek ve uygulamayı yürütecek olan ise devlet. İstihdam, enerji, teknoloji, kalkınma gibi alanlarda stratejiler mevcutsa, tüm bu alanların asıl öznesi olan bireyi güçlendirecek “Ulusal Yoksulluk Stratejisi” neden olmasın?

“Ulusal Yoksulluk Stratejisi ” sosyal yardımların kime, ne kadar, nasıl dağıtılması kadar, sosyal yardım alan muhtaç kişilerin eğitime, sağlık hizmetlerine ve finansman erişimine kadar elde edecekleri imkânların artırılmasını kapsıyor. Bu imkân artışı, yoksulluğun azaltılmasına önemli bir katkı sağlayacak.

Çünkü, biliyoruz ki, Türkiye’de son 10-15 yıllık dönemde gerçekleştirilen sosyal harcamalar ve uygulanan sosyal politikalar sayesinde, alt ve orta gelir grubunun çevreden merkeze gelişi hızlandı.

Bu yüzden, “Türkiye’nin yoksulluk stratejisi nedir” diye sorulduğunda, bu sorunun cevabını vermek gerekiyor. İlk kez oluşturulacak yoksulluk stratejisinin olmazsa olmazı ise, tüm paydaşların katılımının sağlanması.

[Yeni Şafak, 7 Temmuz 2016]

Etiketler: