SETA > Yorum |
Partilerin Ekonomi Politikası

Partilerin Ekonomi Politikası

Siyasi partilerin ekonomi konusunda uygulayacakları politikalar deÄŸerlendirildiÄŸinde ilginç tespitler ortaya çıkmaktadır.

AK Parti, CHP ve MHP 12 Haziran 2011 seçimlerine yönelik beyannamelerini geçen hafta peÅŸpeÅŸe açıkladılar. Beyannamelerde  ortak olan nokta, her üç partinin de 2023'ü göz önünde bulundurarak 12 yıllık bir perspektifle projeler hazırlamaları oldu. Bu nokta ile iliÅŸkili bir diÄŸer ortak özellik, her üç partinin de ekonomik ve sosyal politikaları siyasal projelerini gölgede bırakacak ÅŸekilde detaylı hazırlamış olmalarıdır. 12 yıl vadeli kalkınma projelerinin öne çıkması, siyasal gerilimleri asgari düzeye düÅŸürmüÅŸ bir Türkiye'de entelektüel ve siyasal enerjinin nasıl daha iyi alanlara kanalize edilebildiÄŸinin iyi bir örneÄŸini oluÅŸturuyor. Siyasi partilerin ekonomi konusunda uygulayacakları politikalar deÄŸerlendirildiÄŸinde ilginç tespitler ortaya çıkmaktadır. Yeni dönemde AK Parti'nin temel amacı, ülkede refahı artırmak, refah artışı için büyüme potansiyelini yükseltmek ve istihdamı artırmaktır.

Bu yüzden ihracat hedefi yükseltilmiÅŸ, ihracat odaklı, sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olması gerektiÄŸi ve rekabeti artırıcı politikalar uygulanacağı ifade edilmektedir. Ülkenin en önemli problemlerinden biri olan, iÅŸsizlik konusunda kalıcı çözüm bulmak adına ulusal istihdam stratejisi hazırlanmıştır. Bu amaçla, eÄŸitim-istihdam iliÅŸkisinin güçlendirilmesi, piyasaların esnekleÅŸtirilmesi, özellikle kadınlar, gençler ve dezavantajlı grupların istihdamının artırılması hedeflenmektedir. AK Parti ekonomik kalkınmayı özel sektör öncülüÄŸünde gerçekleÅŸtirmeyi öngörmektedir. Ekonomik ve sosyal altyapı alanlarında özel sektör tarafından gerçekleÅŸtirilemeyen yatırımların kamu tarafından gerçekleÅŸtirileceÄŸi ifade edilmektedir. Yine özel sektörün, yönetim ve finansal imkânlarından yararlanmak amacıyla kamu-özel sektör iÅŸbirliÄŸi ile önemli altyapı yatırımlarının gerçekleÅŸtirileceÄŸi ve özel sektörün öncü rolü için, özelleÅŸtirme uygulamalarına kararlılıkla devam edileceÄŸi belirtilmiÅŸtir. Uygulanacak ekonomi politikaları ile mali disiplinin saÄŸlanacağı, ekonomik büyüme ve rekabet gücünü artıran politika reformları ve politikaların devamlılığı konusunda kararlı olunacağı açıkça beyan edilmektedir. Yoksullukla mücadele kapsamında, sosyal yardım ve sosyal hizmet alanındaki kurumların daha etkin ve verimli olması için tek çatı altında toplanması planlanmaktadır. Bu sayede gerçekten ihtiyaç sahibi kiÅŸilerin yardımlardan faydalanması, mükerrer yardımların önlenmesi, ihtiyaç sahibi kiÅŸilere daha fazla yardım verilmesi ve kaynak tasarrufu saÄŸlanması beklenmektedir.

CHP'nin ekonomi politikalarında ise ekonomiyi dönüÅŸtürme deÄŸil, kamu vasıtasıyla ekonomiye hâkim olma amacı görülmektedir. Üretim için yurt içi tasarruf düzeyini artıran yeni bir büyüme stratejisine geçileceÄŸi ve bu büyüme stratejisi için öz kaynaklar kullanılacağı açıklanmış ama iç tasarrufların nasıl arttırılacağı konusunda bir açıklık getirilememiÅŸtir. Nitekim bu büyüme stratejisi etkin bir kamu yönetimi ve ciddi bir reform perspektifiyle de desteklenememektedir. Ä°stihdamın artırılmasında kamunun aktif bir rol üstlenmesi, bölgesel gelir farklılıklarının giderilmesinde özel kesimden yararlanma olanağının olmaması nedeniyle, doÄŸrudan yatırım ve üretim yapan bir aktör olarak devletin görev alması gerektiÄŸi tasarlanmaktadır. Bu politika aslında kamunun ekonomideki rolünün ciddi ÅŸekilde pekiÅŸmesine ve özel sektör ile kamu sektörünün zaten düÅŸük olan tasarruflar için rekabet etmelerine yol açacaktır. Bu da özel sektörün yapacağı yatırımların azalmasına ve ekonominin 1990'lı yıllarda olduÄŸu gibi yüksek faiz ve enflasyon sarmalına geri dönüÅŸüne neden olacaktır. Kamu bankaları olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın kaynakları ile çiftçi ve esnafın popülist politikalar ile desteklenmeleri, her aileye Aile Sigortası kapsamında ayda en az 600 TL aktarma düÅŸüncesi aslında eski alışkanlıkların tezahürü ve bu cephede deÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmadığının göstergesi olarak algılanmaktadır. Ayrıca, bu harcamaların finansmanı için ortaya çıkan kaynaÄŸa ve kamu borcunun sürdürülebilirliÄŸine dikkat edilecek olması ama kurallı maliye politikası uygulanacak denilmesi kendi içinde birçok çeliÅŸkiye yol açmaktadır. Kurallı maliye politikası, atılım içerisinde olan Türkiye ekonomisi için bir nevi pranga olacak ve koÅŸullara göre uyarlanacak maliye politikasının uygulanmasını engelleyecektir. Bununla beraber, ekonominin geleceÄŸine yönelik yeni fikirler üretme noktasında, CHP üzerindeki ürkekliÄŸi, ataleti ve kısırlığı atmaya baÅŸlamış gözükmektedir. Yurtdışı doÄŸrudan yatırımlardan da yararlanarak yeni üretim kapasiteleri yaratma isteÄŸi, sanayi sektörüne ve yerli üretime özel önem verilmesi, bazı kentleri yeni cazibe merkezi haline getirme çabası, bölgesel geliÅŸmiÅŸlik farklılıklarını azaltmak için DoÄŸu ve GüneydoÄŸu bölgeleri için farklı ekonomik büyüme oranlarının dile getirilmesi ve yoksulluÄŸun ciddi ÅŸekilde tartışılmaya baÅŸlanılması olumlu geliÅŸmeler olarak alınabilir. Her ne kadar bu adımlar önemli geliÅŸmeler olsa da bunların nasıl yapılacağı konusu da açıklanmaya muhtaç gözükmektedir. MHP ise ekonomide piyasa ekonomisi kurallarının kamunun ekonomideki rolünün yol gösterici, düzenleyici ve denetleyici faaliyetler ile sınırlandırarak, özel sektör dinamizminin ve teÅŸebbüs gücünün desteklendiÄŸi ve özelleÅŸtirmeye kuÅŸku ile bakan, stratejik olan iÅŸletmelerin özelleÅŸtirilmesine karşı çıkan bir politika benimsemektedir.

Sabah/Perspektif 30.04.2011