Seçim Popülizmi

CHP'nin yıllarca “makarna-kömür” seçmeni diye aşağıladığı seçmeni sonunda görmesi önemli. Ancak daha dün hakir gördüğü bu kesimden oy isteyen CHP, ne kadar inandırıcı olur?

İlk önce AK Parti, ardından CHP ve son olarak da HDP seçim bildirgelerini açıkladılar. Seçim bildirgesi önemli, çünkü partilerin siyasi, ekonomik ve sosyal alanda neler yapacaklarını anlatan tanıtım kitapçığı özelliğini taşıyorlar.

Ülkedeki sorunları tespit eden ve sorunları nasıl çözeceğine dair önerilerin yer aldığı seçim beyannameleri konusunda, siyasi partilerin geçmişte sabıkaları var. Ekonomik darboğaza hapsolmuş, umudunu kaybetmiş ve çözüm yolu bulamayan seçmen, gerçek dışı vaatleri “son bir umut” olarak görüyor ve inanıyordu.

Bu inanma hali, şartların kötülüğü ve çaresizliğin verdiği durumdan kaynaklanıyordu. Ama Türkiye artık ne o çaresiz, bağımlı ve umutsuz ülke, ne de seçmen çaresizlikten önüne sunulan her vaade kanacak seçmen.

CHP’DEKİ SÜREÇ ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ MÜ MAKYAJ MI?

CHP yıllarca “laiklik” tartışmasına saplanarak ülkeyi asıl olması gereken siyasi ve ekonomik gündemin dışına itti.
Şimdi ise, bu tartışmaların hiçbir dayanağının olmadığını, halk tarafından kabul görmediğini ve açıkçası kısır döngü içerisinde devam eden bu söylemin alıcısının bulunmadığını fark etmiş.
Ancak bu defa da, halkın ihtiyaçlarının ve halka dokunmanın gerekliliğini, mahcup bir şekilde ve ütopik bir söylemle ifade ederek gündeme gelmek istiyor.

Bu söylem, reel olmayan hedeflerden dolayı inandırıcılığını kaybediyor. Özellikle sosyal harcamalarda yapacaklarına dair “onu da artıracağız, şu kadar vereceğiz, vergileri azaltacağız” gibi 1990’lı yılların jargonuna geri dönüş, eldeki kazanımlarını kaybetmek istemeyen seçmen tarafından kabul görecek bir tarz değil.

1990’lı yıllarda yaşanan ekonomik krizlere şahit olmuş, bir günde işini kaybetmiş, büyük bir borç batağına saplanmış ve yarınını nasıl kurtaracağını düşünen kesim için eskinin tekrarı gibi bu söylemler. Üstelik bu yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi buhranın başlıca aktörlerinden birinin CHP olduğunu da biliyorlar.

Bugün Türkiye’de 12 yıl süresince elde ettiği ekonomik kazanımlarını kaybetmek istemeyen alt ve orta gelir grubundan oluşan bir çoğunluk var. Sanırım CHP’nin önce bu kesimleri ikna etmesi gerekiyor.

Ancak ikna ederken kullanacağı araç “sosyal yardımları iki katına çıkaracağız, vergileri kaldıracağız, asgari ücreti 1500 TL yapacağız ” gibi ifadeler olmamalı. Zira iki katına çıkaracağız denilen sosyal yardımların ve vadettiği sosyal harcamaların maliyeti, yüksek bütçe açıkları ve dolayısıyla oluşacak yüksek borç miktarıdır.

CHP’NİN SOSYAL YARDIMI: AK PARTİ’NİN BAŞARDIĞINI DAĞITMAK

2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’de bütçe açığının oranı yüzde 10.8’di, bu oran 2014 yılı itibariyle yüzde 1.3 olarak gerçekleşti. 2017’de ise bütçenin fazla vermesi hedefleniyor. CHP’nin vadettiği sosyal harcamalara ve ödemelere bütçenin kaynak gösterilmesi ise, bütçe dengesinde gerçekleştirilen bu başarının ilanıdır.

Çünkü 12 yıllık sürede bütçe açığını yüzde 1’lere düşürmüş, gelecek yıl için denk bütçeyi hedefleyen AK Parti’nin karşısına, kaynağın bütçe olduğunu ve oluşturulan bu kaynağın dağıtılacağını söyleyerek çıkmak, aslında AK Parti’nin ekonomi yönetimindeki başarısını kabul etmek anlamına geliyor.

Diyelim ki CHP kaynak gösterdiği bütçeyi kullanarak bildirgede yer alan bu vaatleri yerine getirmiş olsun. Bunun maliyeti, ülkeyi 2001 krizine geri döndürecek yüksek bütçe açığı, ödenemeyecek borçlar, yüksek faizli borç bulma çabaları ve tabi ki çözüm için kapısı çalınacak olan IMF’dir.

CHP’nin yeni bir şey söylemediği, 2002’den sonra ortaya çıkan kazanımları kuralsız bir şekilde dağıtarak, IMF’nin kapısında borç bekleyen eski Türkiye hayalini partinin ekonomik vizyonu olarak sunduğu ortaya çıkıyor.

Bildirgedeki sosyal harcamalarda dikkat çeken bir başka husus ise, bugün uygulanmakta olan birçok sosyal yardım ve hizmetin ilk kez uygulanacak gibi sunulması. Zaten hâlihazırda yapılan yardımları yenilik olarak ileri sürmek, CHP’nin sosyal politikalar konusunda gündemi yakalamadığının kanıtı. Çünkü daha bugün neler yapıldığı konusunda bihaber olan bir programın, yarına dair sunduklarının bir geçerliliği yoktur.

Son olarak, CHP’nin yıllarca “makarna-kömür” seçmeni diye aşağıladığı seçmeni sonunda görmesi önemli. Ancak daha dün hakir gördüğü bu kesimden oy isteyen CHP, ne kadar inandırıcı olur?

Aslında CHP’nin geçmiş yıllardaki karnesine bakıldığında bu sorunun cevabının ne olduğunu hepimiz biliyoruz sanırım.

[Yeni Şafak, 23 Nisan 2015]

Etiketler: