????????????????????????????????????

Sanayi Tıkırında mı?

2015 son çeyreğindeki hızı hatırladığımızda, yeni yılın kışından baharına geçen dönemde bir miktar yavaşlama olduğunu söylemek mümkün.

Hatırlayacağınız üzere; 2015 yılına veda eden çeyrekte, yıllık bazdaki büyümeye en tatlı katkı imalat sanayiinden gelmişti. Yeni yıldaki gidişata ilişkin olarak da, sanayideki göstergeleri izlemeye devam ediyoruz. Bu bağlamda, dün açıklanan Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) sektörün Mart gelişimini sinyallerken, ilk çeyreği de külliyen görmemize vesile oldu. O halde; SÜE sanayiden ne haberler getirdi, bir bakalım.

İLK ÇEYREĞE DAİR

SÜE Mart ayında yıllık %4,7 yükselişle 133,2 seviyesine yükseldi. Tabii bu gelişmede, takvim etkisinin de var olduğunu not düşelim. Nitekim endeks takvimden arındırıldığında, yükselişin %2,9 oranında olduğunu anlıyoruz.

Mart rakamıyla olgunlaşan Ç1 verileri ise, bu dönemdeki yıllık artışın %5,6 olduğunu haber verdi. Doğrusu fena değil…

Bununla birlikte, 2015 son çeyreğindeki hızı hatırladığımızda, yeni yılın kışından baharına geçen dönemde bir miktar yavaşlama olduğunu söylemek mümkün.

Öte yandan, işin esasını net görmek açısından, endeksten takvim yapraklarını döktüğümüzde, ilk 3 ayda sanayideki yıllık artışın %4,7 oranında ve gücünden kaybetmeyen bir görünüm sergilediği anlaşılıyor.

Ayrıca, mevsimselliği işin içinden çıkarırsak da, son çeyrek ile ilk çeyrek arasında %1,5’lik bir artışa şahit oluyoruz.

EN HIZLISI DAYANIKSIZ

Peki, nedir Ç1 üretiminde rol oynayan ana sanayi gruplarının gelişimi? Ona da bakmak, gidişatı ve ekonomiye yansımaları anlamak açısından önem taşıyor.

Bu amaçla verileri incelediğimizde, öncelikle, tüm grupların SÜE gelişimini yukarı yönlü desteklediği anlaşılıyor.

Bu dönemde dayanıklı tüketim, ara malı ve sermaye mallarında yıllık artışlar sürerken, yavaşlama belirtileri de göze çarpmıyor değil. Dikkat çeken grup ise, ilk çeyrekte ivmelendiği gözlenen dayanıksız tüketim malı üretimi.

KAPASİTEMİZİ KULLANIMIMIZ

Bildiğiniz üzere, sanayi deyince akla gelen önemli göstergelerden biri de, İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO). Bu minvalde, ilk çeyrekteki gelişime bir de KKO vasıtasıyla bakalım dersek de; aynı dönemde %74,2’lik bir ortalamayla karşılaşıyoruz. Bu ise, yıllık bazda %1,7 oranında bir yükseliş anlamına geliyor ki; tercümesi hafif bir canlanma… Son çeyrekten bu yana mevsim etkisi olmasa ise, hesaplar hafif bir gerileme var diyor.

Bu arada şahsen, büyüme ve sanayi gelişimi ilişkisi anlamında, geçmiş veriler doğrultusunda, SÜE’nin KKO’dan daha iyi bir performans gösterdiğini gözlemlediğimi de kayıtlara geçeyim.

Öte yandan, mal gruplarının yönlenmeleri bağlamında baktığımızda, KKO tablolarının da genel itibariyle SÜE’ye benzer yıllık bazda bir trend sergilediğini söylemeden geçmeyeyim.

GELECEK İÇİN

Sonuç olarak GSYH hızımız açısından sorarsanız da, sanayinin Ç1 yıllık büyümesine yine olumlu bir katkı vereceğini ancak desteğini önceki çeyreğe nazaran bir miktar kırpabileceğini ifade edebiliriz.

Tabii bu verilerin, sanayinin tıkır tıkırlık derecesine, sadece “bugünlerden” ve “makro bir pencereden” bakmamızı sağladığını da hatırlamamız gerekiyor.

Buradaki kastım ise, tırnak içinde iki boyutlu.

Bu kapsamda ilk nokta şu ki; sanayinin bütününe dair veriler, çarkların dönmeyi sürdürdüğünü haber veriyor olabilir ancak unutmayalım ki, bu genel bir görünüm. Nitekim gerek sektörden sektöre, gerekse aynı sektör içinde heterojen hikâyeleri işitmeye devam ediyoruz. Bu noktada, başarı çizgisi tutturanlar takdire şayanken, risk içinde yüzen ve batma tehlikesi geçiren firmalarımız da azımsanacak gibi değil. Söz konusu sıkıntılar ise, küresel ekonominin yansımalarından, kurumsallaşamama gibi mikro problemlere kadar uzanıyor.

Bir diğer kastım ise; yarınlara, Sanayi 4.0’ın birilerinin hayatlarında yol almış olduğu günlere ne kadar hazırlıklı olduğumuz… Sanayi 3.0’ı dahi ne ölçüde gerçekleştirdiğimizi sorguladığımız bir ortamda, sanayinin içeriğine odaklanmamız…

Pek yerimiz kalmadığından, bu çok boyutlu konuları başka yazılarda detaylı olarak ele almam gerekecek. O halde bu temenniyle, şimdilik sadece temel gereksinimimizi bir kez daha not düşerek bitireyim:

İlgili sanayi politikaları, hem yoğun hem de stratejik bir muamele bekliyor. Üstelik en çevik ve acilinden…

Ne derler bilirsiniz: Erken gelirsen vaktinde gelmişsindir, vaktinde gelirsen ise geç kalmışsındır.

Bir de geç gelirsek ne olur, sanırım hepimiz biliyoruz.

[Yeni Şafak, 10 Mayıs 2016]

Etiketler: