Saadet Partisi’ne İlginin Siyasal Anlamı

Millî Görüş Hareketi, Türkiye siyasetinin bugününün şekillenmesinde istisnai bir yere sahiptir. Mevcut durumda, kurumsal yapısı ve birliktelik gücü zayıflasa da potansiyel bakımından hâlâ çok önemli bir siyasi harekettir.

Millî Görüş Hareketi, Türkiye siyasetinin bugününün şekillenmesinde istisnai bir yere sahiptir. Mevcut durumda, kurumsal yapısı ve birliktelik gücü zayıflasa da potansiyel bakımından hâlâ çok önemli bir siyasi harekettir.

Bugün için bu siyasi hareketin aktörleri, AK Parti, Saadet Partisi ve Erbakan Vakfı içerisine farklı oranlarda dağılmış bulunmaktadır.

Hareketin toplumsal tabanının büyük çoğunluğu ise AK Parti ve Erdoğan’ı desteklemektedir.

Son 1 Kasım seçimlerinde SP, 325 bin oy almıştı. 7 Haziran seçimlerinde ise yüzde 2’lik bir oran ile 949 bin oy sayısına ulaşmıştı. Bu, kurulmasının ardından aldığı en yüksek oy oranıydı.

SP’nin bir önceki seçime göre oylarının 3’te 2’lik kısmını kaybetmesi, AK Parti’nin 7 Haziran’da tek başına hükûmeti kuramamasıyla ilgiliydi. Toplumsal tabanın aynı olması, kriz anında seçmenin stratejik bir tercihle aniden AK Parti’ye yönelimini sağlamıştı.

***

Parti ittifaklarının önünün açılmasıyla birlikte SP kendi oy ağırlığının ötesinde bir ilgiye mazhar oldu. Özellikle AK Parti karşıtı cephe, SP’nin “Cumhur İttifakı”na dahil olmaması için özel bir çaba sarf ediyor. Bu ilginin de farkında olan SP lideri Temel Karamollaoğlu, söz konusu ilgiyi partisinin politikalarına yönelik bir teveccüh olarak görmeyi tercih ediyor. Hâlbuki durum hiç de Karamollaoğu’nun sunduğu gibi değil.

Düşünün ki, 2007’de Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmemesi için bir cunta darbesine davetiye çıkaranlar ve Meclis’i boykot edenler şimdi Gül’ün SP’den Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyorlar. Bütün hayatları boyunca Millî  Görüş Hareketinin toplumsal tabanını ötekileştiren, onları devlete tehdit olarak gören, onların haklarını kısıtlayan çevreler şimdi SP’nin Türkiye’nin geleceği için ne kadar önemli olduğunu söylüyorlar.

Eğer, SP ve lideri “Cumhur İttifakı”na katıldığını açıklasa, bir anda söz konusu çevreler Temel Karamollaoğlu’na hakaret etmeye başlarlar. Bunu geçmişte birçok kez yaşayarak gördük.

Aldığı oy oranı sonuçlara etki edecek bir düzeyde olmamasına rağmen, söz konusu çevrelerin, SP’nin AK Parti karşıtı ittifakta yer almasını bu kadar çok önemsemelerinin üç önemli nedeni var.

1- Türkiye’de tarihsel olarak bloklar arası oy geçişkenliği çok sınırlı iken, blok içi ise yüksektir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi açısından bu döngü kırılmadığı müddetçe sol siyasetin yüzde 50 oy oranının üzerine çıkması zordur. Bu çevreler, SP’nin gücünün ötesinde bu anlamda sembolik karşılığından yararlanmaya çalışarak uzun dönemde, bu döngüyü değiştirmeyi düşünmektedirler.

2- CHP ve HDP’nin, “ilkeler platformu” adı altında olsa bile ittifak kurmaları CHP’nin ulusalcı tabanı açısından sorun oluşturmaktadır. Bu platforma SP ve İyi Parti’nin katılması, HDP’nin ittifak içinde kamufle edilmesi için bir fırsat olarak görülmektedir.

3- AK Parti ve MHP ittifakına Kürt seçmenin mesafeli yaklaşacağı varsayılmaktadır. Muhafazakâr dindar Kürt seçmenin CHP’nin içinde bulunduğu bir ittifaka oy vermeyeceği de düşünüldüğü için SP’nin bu ittifak içinde olmasıyla söz konusu sorunun kısmen aşılacağı öngörülmektedir.

Ancak, bu tip siyasal manevralar kâğıt üzerinde iyi dursa da, sandık başında hâlâ çalışmamaktadır…

[Türkiye, 6 Mart 2018]

Etiketler: