Rusya, Afrin Operasyonu’nda Nerede Duruyor?

Türkiye-Rusya ilişkisi tabii ki bir dostluk ilişkisi değil..

Afrin Operasyonu için gün sayıyoruz. Her an olabilir diye bekliyoruz. Amerikalılar çok açık olmasa da üstü kapalı fakat anlaşılır bir şekilde karşı çıkıyor. Bu önemli bir zorluk. Zira her ne olursa olsun, Amerikalılar özellikle sahada sahip çıktığı zaman PYD’ye yönelik her türlü operasyon zor hale gelir. Fakat sahada sahip çıkmak yerine bu tür diplomatik sinyallerle meseleyi kapatmaya çalışıyorsa, o zaman bu engel aşılabilir.
Şöyle düşünüyorum. Amerika, Türkiye’nin Afrin’e girmesini istemiyor.
Bu nedenle uyarılarda bulunuyor.
Fakat bu isteğini yerine getirebilecek araçlara sahip değil. Türkiye’yi ikna etmesinin güç olduğunu biliyor. Afrin için Türkiye’ye karşı topyekûn savaş başlatmak gibi bir niyeti tabii ki yok.
Durum böyle olunca Türkiye için yeterince caydırıcı olamıyor. Türkiye de bu boşluğu gördüğünden hareket ediyor. Alan hakimiyetini artırıyor.
Amerika karşı çıktığı müddetçe Türkiye Rusya’yla yakınlaşıyor. Yapılan çeşitli müzakereler çerçevesinde adım atılıyor. Hem Fırat Kalkanı hem de İdlib Operasyonu bu şekilde gerçekleşti. Amerika’ya rağmen veya ikinci örnekte olduğu gibi Amerika’sız anlaşmaya varıldı.
Bu anlaşmaların içeriğini çok bilemiyoruz. Ancak tahmin edebiliyoruz.
Mesela Fırat Kalkanı için Halep üzerine bir anlaşma yapılmış olabilir. Veya İdlib’te doğu-batı bölgeleri Türkiye ve Rusya’nın nüfuz alanları olarak bölünmüş olabilir. Böylece Türkiye, Afrin kuşatmasını elde ederken, Rusya radikal gruplar konusunu Türkiye’ye transfer etmiş oluyor. Tabii Türkiye bunu ne derece üstlenir veya Rusya Türkiye’nin ne kadarlık bir derinliğe inmesine razı olur gibi konular hep tartışmalı. Muhtemelen taraflar arada bir bu konuları tekrar müzakere ediyor. Ama öyle ya da böyle bu ikili ilişki biçimi devam ediyor.
Bu tür karşılıklı tavizlerle yürüyen Türkiye-Rusya ilişkisi tabii ki bir dostluk ilişkisi değil. Hele hele güven duygusuna hiç dayanmıyor. Taraflar kendi işlerine geldiği müddetçe ortak adım atıyor. Taraflar bir alırken bir veriyor. Bu nedenle Türkiye’nin Afrin’de gerçekleştireceği operasyon da aynı şekilde değerlendirilmeli.
Rusya bazı başlıklarda işbirliği yapıyor olsa da Türkiye’nin sonsuza kadar ilerlemesini istemiyor. Bu nedenle Afrin’de Türkiye’yi rahatsız eden bir PYD yapısının var olmasını tabii ki tercih eder. Bundan vazgeçmek için Türkiye’nin de kendisine bir adım gelmesini bekleyecektir. Yine akıl yürütelim. Bu adım da İdlib’le ilgilidir.
Muhtemelen Türkiye’nin daha fazla sorumluluk almasını bekliyor. Müzakere edilebilir. Fakat unutmamak lazım ki, Türkiye de bu bölgede Rusya’yı rahatsız eden grupları tek başına karşısına almak istemeyecektir. Burada bir ince çizgi üzerinden anlaşma doğabilir.
Fakat hep gözden kaçırılan bir konu ise Rusya ile Amerika arasında da doğmak zorunda olan gerginlik.
Şimdilik çok net değil ama zaman içerisinde bu gerilim arttıkça Türkiye’nin Suriye’deki alternatifleri de artış gösterir. Amerika’nın doğru düzgün bir stratejiyle Suriye’ye dönmesine ne kadar bel bağlanır bilemiyorum ama eğer İdlib’te Rusya’nın beklentileri çok maliyetliyse beklemeye değer olabilir.
Ben şahsen o maliyetlerin o kadar yüksek olduğunu düşünmüyorum.
Amerika’nın Rusya’yla kapıştığına dair açık delil olmadıkça bu ihtimal yok sayılmalı ve Türkiye’nin geride kalan boşluk alanlarını bire bir oranında doldurması gerekir. Rusya buna yatkın. Bu yol sonuna kadar tüketilmeli. İdlib ve Afrin’de gereken riskler alınır ve adım atılır.

[Takvim, 17 Ocak 2018]

Etiketler: