PKK’yı Gizleyen Radikal Medya

Toplum adına hareket etmesi gereken tüm medya organlarının muhalefet şehvetinden ve ideolojik tereddütten kurtularak ortak payda etrafında hareket etmesi gerekir.

Terör örgütü PKK, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki bir okula 22 Ocak’ta bombalı saldırı gerçekleştirdi. Öğrencilerin Karne için beklediği sırada bahçeye atılan bombalar sonucu beş öğrenci yaralandı. Kuşkusuz bu saldırı PKK tarafından örgütlenen şiddetin ilk halkası değil, son halkası da olmayacak. Fakat minik bedenleri hedef alan böylesine acımasız bir saldırı sonrasında medyanın tek vücut olamaması gazeteciliğin topluma karşı sorumlulukları ve gazetecilik etiği açısından problemli bir yerde duruyor.

RADİKAL VE ZAMAN ORTAKLIĞI

Çoğu gazete ve televizyon bu terör saldırısını olması gerektiği gibi haberleştirdi. Örgütü eleştiren yayınlar yaptı. Fakat Radikal ve Zaman gibi ana akım içinde değerlendirilen iki yayın kuruluşunun olayı haberleştirme biçimi olabildiğince sorunluydu. İkisinin haberinde de bu saldırıyı kimin yaptığını belirten bir ifade yoktu. Yani, özne gizlenmişti. Hem de olayın faili, bu işi biz yaptık demesine rağmen PKK adı ilgili haberlerde kullanılmamıştı. İki yayın organının sırf muhalefet olsun diye bu şekilde yayın yapması, PKK gibi şiddetten beslenen ve bütün değerlerden arınarak şiddeti üreten bir örgüt için panzehir niteliğindedir. Son birkaç ayda yapılanlara bakınca bunun apaçık olduğunu görmek mümkün.

PKK’NIN İSLAM’LA SAVAŞI

Terör örgütü PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne taşıdığı ‘şehir savaşları’ bölgede yaşayan insanlar için tam anlamıyla yıkım oldu. Pilot bölge olarak seçilen Cizre, Silopi, Sur ve Nusaybin’den 200 bin civarında insan göç etmek zorunda kaldı. Teröristler evden eve tünel kazıyarak evleri kullanılmaz hale getirdi. İnsanların mahremiyetine saygı göstermeyerek girilen evlerde siviller canlı kalkan olarak kullanıldı. Ayrıca PKK’lılar daha da ileri giderek savaş dönemlerinde dahi dokunulmayan ibadethanelere, kütüphanelere, okullara ve sağlık kuruluşlarına zarar vermekten geri durmadı. Camiler ve okullar karargâha dönüştürüldü. Sağlık kuruluşları ve çalışanları hedef alındı. Ambülanslar kurşunlandı. Bölgede birçok cami kullanılamaz hale getirildi. Ezanlar okunamadı. Camii cemaati ve görevlileri, camileri terk etmeye zorlandı. Dolayısıyla teröristler bütünsel bir şekilde bölgenin kültürel birikimini, tarihi mirasını ve değerlerini yok etmeye yönelik şiddet mekanizması üreterek bölgeyi içinde bulunduğu medeniyet coğrafyasından tümüyle tasfiye edecek bir söylem ve eylem geliştirdi. Ayrıca bu söylemin başta sosyal medya ve örgüt yayınları olmak üzere çoğu düzlemde islamofobik içeriklerle yoğunlaşarak ‘İslam’ karşıtlığına büründüğü görülüyor. PKK’nın Marksist ideolojisine ve genel olarak İslam dinine bakış açısı düşünüldüğünde bu şiddet dilinin ideolojik anlamda güçlü bir arka planı olduğu görülür. Bu ideolojik yaklaşım, teröristlerin Camileri ve okulları açıktan hedef alabilmesinde motive edici bir rol oynuyor. Sur ilçesindeki tarihi Kurşunlu Camii’nin ateşe verilmesi simgesel olarak PKK tarafından ibadethanelere yönelen şiddeti örnekliyor.

MEDYA TEREDDÜTTEN KURTULMALI

PKK’nın kanlı tarihi 30 yıl geriye gitse de son 4-5 ay içinde yapılan eylemler bütün ahlaki ve toplumsal değerleri dışlayacak içeriklerle dolu. PKK, amaçları uğruna toplumsal olan her şeye savaş açmış durumda. Savaşın şehirlere taşınmasıyla sivillerin hayatının zindana çevrilmesi, cinayetlerin işlenmesi ve medeniyet birikiminin tasfiye edilmeye çalışılması bunun en açık göstergesidir. Böyle bir düzlemde toplum adına hareket etmesi gereken tüm medya organlarının muhalefet şehvetinden ve ideolojik tereddütten kurtularak ortak payda etrafında hareket etmesi gerekir. Radikal ve Zaman’a düşen de PKK’nın üstlendiği bir olayın haberini yaparken PKK adını gizlemek değil, haberi, kurallarına göre aktarmak ve daha genel olarak toplumsal bütünlüğün yanında yer almaktır. Zaman ve Radikal farkında olmayabilir ama PKK’yı gizleyerek yapılan haberler hem gazeteciliğe hem de kendilerinin de içinde yer aldığı ana gövdeye zarar veriyor.

[Yeni Şafak Pazar, 31 Ocak 2016]

Etiketler: