Ortadoğu’da Kaç Tane İsrail Var?

Türkiye, Türk halkının son 20 yılda verdiği eşsiz demokrasi mücadelesi ile zincirlerini birer birer kırmış; Filistin ve İslam dünyasının gerçek manada umudu haline gelmiştir.

57 üyeden oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı bugün olağanüstü gündem ile İstanbul’da toplandı. Zirveden ciddi bir karar çıkmasının İslam dünyası içindeki bölünmüşlükten dolayı mümkün olmadığı, daha çok sembolik bir adım olduğu ile ilgili birçok yorum yapıldı.

Zira Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Amerikan ve İsrail yönetimlerinin bu karar öncesinde dirsek temasında olduğu ve Suud’un yeni cin fikirli veliaht prensi Muhammed Bin Selman’ın Trump’ın damadı Jared Kushner ile birlikte Filistin’den başlayarak Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme konusunda birlikte çalıştıkları biliniyordu.

Nitekim Suudi Arabistan zirveye bakan yardımcısı düzeyinde katılarak Kudüs konusundaki hassasiyetini gösterdi. Hatta zirve İsrail basını tarafından bile son dakika olarak yayınlanırken Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri basını aldıkları emirle hava durumu ve ekonomi programları yayınlıyorlardı.

Dolayısıyla kendimizi kandırmayalım. Bugün Filistin’in dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanlara rağmen işgal altında olması sadece İsrail’in ya da Batı’nın ekonomik ve askeri gücü ile açıklanamaz. İçerden destek almadan İsrail’in bu gayri insani ve gayri hukuki apartheid rejimini sürdürmesi mümkün değil.

Buradan hareketle bugün Müslümanların kendilerine sormaları gereken soru İslam dünyasında kaç tane İsrail’in var olduğudur. Batı’nın İslam dünyasının kalbinde bir sömürge devleti olarak kurdurduğu İsrail’i korumak üzere İslam dünyası içerisinde ileri karakollar olarak kurguladığı kaç tane rejim var. Batı ve İsrail bu rejimleri ayakta tutmak için, ekonomik, siyasi ve askeri yardımın dışında gerektiğinde terör ve darbeler olmak üzere her türlü aracı devreye sokmakta ve kıyasıya bir mücadele vermektedir. Diğer taraftan İslam dünyasını bölmek üzere Amerika’nın Irak’ta uyguladığı politikalarda açıkça görüldüğü üzere mezhepsel çatışmalar da körüklenmektedir.

1979 devrimiyle Şah rejimini devirip İsrail’in ileri karakolu olmaktan kurtulan İran bugün mezhepçilik ve fars milliyetçiliği adına Esed gibi bir diktatörü destekleyerek tersinden İsrail’in güvenliğine katkı sağlayan bir aktöre dönüşmüş durumdadır. İran, Esed rejimine olan desteğini güya direniş ekseni palavrasıyla açıklamaktadır. Hâlbuki İslam dünyasında gerçek anlamda direniş ekseni halkı ile arasında duvarlar örmüş ve her türlü dış manipülasyona açık Esed, Sisi ve Muhammed Bin Selman gibi rejimler tarafından değil gerçek manada sırtını milletine dayamış, meşruiyetini dışarıdan almayan ve vesayet odaklarını tasfiye etmiş ülkeler ile inşa edilebilir.

Bugün Türkiye, İslam dünyasında bir kutup yıldızı gibi parlamaktadır. 1990’larda Çevik Bir gibi kendini siyasi iradenin üstünde görenler tarafından İsrail’in bir askeri karakolu haline dönüştürülmeye çalışılan Türkiye, Türk halkının son 20 yılda verdiği eşsiz demokrasi mücadelesi ile zincirlerini birer birer kırmış; Filistin ve İslam dünyasının gerçek manada umudu haline gelmiştir. İşte bu sebepledir ki Türkiye ağır bir baskı altına alınmaya çalışılmakta ve pasifize edilmeye çalışılmaktadır.

[Fikriyat, 13 Aralık 2017]

 

Etiketler: