Notumuz Çöpe Düşer mi?

Türkiye'nin girdiği sınavlar, son dönemde hem çoğalıyor hem de ağırlaşıyor. Bugünkü takvimde ise, bizleri bekleyen bir not açıklaması var.

Türkiye’nin girdiği sınavlar, son dönemde hem çoğalıyor hem de ağırlaşıyor. Bugünkü takvimde ise, bizleri bekleyen bir not açıklaması var. Nitekim Moody’s’in Türkiye değerlendirmesi zamanı geldi çattı. Moody’s nezdinde mevcut notumuz Baa3. Durduğumuz yer ise, yatırım yapılabilir seviyenin alt eşiği. Bir diğer ifadeyle, bir not indirimi gelmesi halinde çöpe düşme riski… Hatırlayacak olursak; Moody’s Türkiye için en son kalem oynattığında durağan görünümü negatife çevirmişti. 2014’ün Nisan ayındaki bu kararından sonra ise sakinleşmiş ve takvimdeki haklarını sessizce pas geçmişti.

ETRAFTA KİMLER VAR?

Kredi derecelendirme kuruluşlarının (KDK), ne denli güvenilir kararlar verdikleri meselesine bugün yeniden girmeyeyim. Bununla birlikte, yatırım yapılabilirliği belirleyen meçhul formülü aramayı bir yana bırakıp, en azından kıyaslama yaparak bir anlam elde etmeye çalışabiliriz.

Bu sabah uyandığımızda halen içinde bulunduğumuz not seviyesindeki gruba baktığımızda, Hindistan ve Endonezya gibi büyüme performansı bizden yüksek olan ülkelere de rastlıyoruz. Tabii ilgili ülkelerin layık olduğu seviye en düşük yatırım seviyesi midir, o ayrı mesele. Öte yandan, başımızı biraz yukarı kaldırıp bir üst katta kimler var diye bakarsak da, bir an duraksıyoruz. Zira hemen üstümüzdeki Baa2 seviyesinde Brezilya, İtalya, G. Afrika gibi büyüme performansı Türkiye ekonomisinin kâh epey altında kâh civarında ülkeler var.

Elbette yatırım yapılabilirlik kararında büyüme temposunun yanında diğer çeşitli ekonomik ve siyasi faktörler de var. Bununla birlikte, söz konusu ülkelerin çoğu için pembe tablolardan bahsetmek zor. Ve daha üst not kategorilerinde de benzer durumlara rastlayabiliyoruz. Sadece Moody’s değil, diğer KDK’lar için de bu tür abesliklere alışığız.

Bir de aşağı kata bakalım: Ba1 isimli alt kategoriye yani çöpe düşecek olursak, kimlerle yan yana oluruz? Benim hemen gözüme batanlar, Rusya ve Portekiz oldu. Aslında bu gruptaki ülkeler de kendi aralarında hem iç dinamikler hem de görünümler anlamında farklı tablolar çiziyor ancak -notun anlamı bir yana- hakkaniyetli bir kıyaslama yapıldığında, burası bizim yerimiz olmamalı diyebiliriz.

SİYASİ BELİRSİZLİK

Dolayısıyla, notun değişmesi gerekiyor mu diye düşündüğümüzde, son gelişmelerin yanı sıra, kıyaslama parametrelerinin de ana dinamiklerden olması gerek. Mevcut durumumuza bakacak olursak ise, Türkiye’deki risklerin özellikle siyasi ve jeopolitik anlamda arttığı apaçık ortada. Hükümet kurma çalışmalarının yanı sıra, terör olayları da duruma tuz biber oluyor. Zaten Moody’s, seçimlerden hemen sonra siyasi belirsizlik yüzünden tarafımıza bir ihtar göndermişti.

Ekonomi kanadında ise, daha önce Moody’s’in de dile getirdiği bir takım sıkıntılar halen mevcut. Bunların başında da, cari açığın finansmanı geliyor. Cari açık son dönemde daha kabul edilebilir bir hal aldı ancak daha önce belirttiğim gibi, yapısal sorunlar hala içimizde. Sermaye girişleri ise, gerek belirsizliklerin gerekse FED süreci başta olmak üzere dış olumsuzlukların yansımalarıyla tatsız seyrediyor. Haliyle TL’nin değeri de bu gelişmelerden etkileniyor.

Enflasyon ise, son 2 aydır düşüşe geçmiş durumda. %6,81’lik seviyesiyle hedeflere varmaya daha mesafe var ve gıda fiyatları gibi halledilmesi gereken köklü bir sorunumuz mevcut ancak en azından şu karışıklıkta elimiz bir miktar rahatladı diyebiliriz.

SAĞLIKLI KARAR İÇİN

Toparlayacak olursak; Türkiye, siyasi içerik başta olmak üzere, çeşitli risklerle boğuşuyor olsa da, Moody’s’in sağlıklı bir karar için bugün teyit ya da pas demesinin daha makul olacağı kanaatindeyim. Nitekim orta vadede Türkiye ekonomisinin görünümünün öngörülebilir olması için öncelikle siyasi süreçlerin netleşmesi ya da tahmin edilebilir olması şart. Şu anda yaşadığımız süreç ise, bir nevi geçiş dönemi. İstikrarı sağlamlaştırabileceği gibi zayıflatabilir de. İzleyip görmek gerekecek.

Ve tabii bugün sessiz sedasız geçse de, iş burada bitmeyecek. Zira Moody’s Aralık’ta kalemi yeniden eline alacak. Hatta onun da öncesinde, meşhur KDK üçlüsünün diğer 2 aktörü de konuşacak. Eylül’de Fitch, Kasım’da ise S&P Türkiye’ye not biçecek. Bu arada ayrıca, FED beklentileri de giderek dayanılmaz bir hal alıyor olacak. Faiz artışı Eylül’de olsa da olmasa da, şüyuu vukuundan beter bir tablo var, malum. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda daha da dik bir yokuşu tırmanıyor olacağız.

Bu bağlamda, yeni hükümetin ise, er geç koltuğa geçtiğinde notları çöpte bulmaması gerek. Aksi takdirde, ileriye bakalım derken, yeni bir hikâye yazalım isterken, geriye sarmakla uğraşabiliriz. Üstelik seçimler nedeniyle epeyce vakit de kaybettik. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin yeni bir sarmala girmemesi çok mühim. Bildiğiniz gibi, S&P notumuz zaten yatırım yapılabilir düzeyde değil. İşte Moody’s notu da, bu yüzden oldukça hayati.

Şimdi diyeceksiniz ki; KDK’ların hem metodolojik hem de etik itibar kayıplarını sağır sultan bile duydu. Doğrudur ancak şu da var ki; pek fazla bir seçeneğin olmadığı yerde itibarsıza da itibar ediliyor. İşte bu yüzden de, ilgili kuruluşların verecekleri kararlar bizi uzunca bir süre daha bağlayacağa benziyor.

[Yeni Şafak, 7 Ağustos 2015]

Etiketler: