“Neofaşizm Avrupa’yı Ele Geçiriyor”

Terör saldırıları sonrasında, Avrupa ve Türkiye'de ortaya çıkan tablo neden çok farklı? SETA Araştırmacısı Prof. Dr. Sadık Ünay A Haber'e değerlendirdi.

3 gün önce ülkesinin göbeğinde bir terör örgütünün çadır kurmasına izin veren Belçika 3 gün sonra bir başka terör örgütü tarafından vuruldu. Avrupa ülkelerinde terör örgütlerine karşı çifte standart mı var?

Yani şuana kadar terörle ilgili Avrupa’nın oryantalist yaklaşım takındığını ve “Terör örgütleri bizim ülkede eylem yapmadığı müddetçe başka ülkelerde faaliyet göstermesine müsaade ederiz” dediklerini gördük. Duyarsız kaldılar, hatta bazen aktif olarak desteklediler terörü. Ayrıca Belçika’nın durumu büyük bir rastlantı oldu, orada terör çadırı varken terör saldırısının olması. Hatta Başbakan Davutoğlu ziyaret edecekken çadırın orada bulunması diplomatik bir kriz oldu. Sonra alelacele kaldırıldı. Bu saldırı sonrasında Belçika halkına geçmiş olsun demek gerekiyor ancak Belçika devlet aklına da bu tip bir terör desteğinin sonuçlarını göstermek gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “Senin teröristin kötü, benimki iyi” demek çok yanlış bir tutum. Dünyanın bir köşesinde terör varken diğer ülkelerin rahat kalması mümkün değil. Biz terör yaşarken Avrupalılar buna doğru düzgün tepki vermedi bile. Doğu’da olunca normal, Avrupa’da olunca kıyamet kopuyor. Bu yanlış tabi…

Belçika’daki saldırıları gerçekleştirenler Belçika vatandaşı, Fransa’daki saldırıları gerçekleştirenler de Fransa vatandaşıydı. belli ki Bu kişiler dışarıdan gelmiyor. Avrupa’da bir entegrasyon sorunu mu var?

Şimdi özellikle frankofon dünya yani Belçika, Hollanda ve Fransa’da eğitim ve ekonomide göçmenler sürekli dışlanıyor. Hatta göçmen çocuk ve gençlerinin eğitimle kritik konumlara gelmesi özellikle engelleniyor. İstihdamları engelleniyor, göçmenlerin çoğu işsiz. Fransa ve Belçika’nın banliyöleri dolup taşıyor gerçekten. yapısal bir ayrımcılık var alt katmanlarda. Göçmenler toplumdan dışlanıyor, devletin yardımlarıyla hayatta kalıyor. ve Avrupa’ya doğu politikaları sonucunda öfke duyuyorlar. Tabi burada entegrasyon politikalarının zayıflığı Avrupa’ya bu tarz bir dönüşüm getiriyor. Neofaşist denilen akımlar çok güçlendi ve eskiden bunlar marjinal bir akımken şimdi ana akım oldular.

Belçika’daki saldırı sonrasında ne bir ceset ne de yaralı fotoğrafı gördük. Saldırıdan kendi devletini suçlayan kimseye de rastlamadık. Türkiye’deki saldırı sonrasındaysa tablo tam tersi oluyor. Neden?

Bu aslında milli birlikle alakalı bir durum. kendinizi kime ait hissettiğinizle ve medya ahlakıyla alakalı bir durum. Mesela bizde bir patlama olduğu zaman, oradaki en dramatik fotoğraf hemen paylaşılıyor ve bu iç politika malzemesi yapılıyor. Sonra bunu engellemek isteyen devlet, yayın yasağı koyunca da bu kez de “devlet özgürlüğümüzü kısıtlıyor” diye yine devleti suçluyorlar. Ama buna Avrupa’da rastlayamazsınız, orada insanlar kimseyi üzmemek için kendilerini frenliyorlar. Tabi orada kurumsallaşma daha fazla olduğu için siyasi yelpazedeki yeri ne olursa olsun her parti ortak bir karar alıyor. “Bu durum ülke çıkarımızı zedeleyebilir, bizi dünyaya güçsüz gösterebilir” diyerek alıyorlar bu kararı.

Türkiye de terör örgütlerinin hedefinde. Terör örgütlerinin ülkeler arasındaki savaşta bir argüman olarak kullanıldığı da belirtiliyor. Sizce Türkiye neden hedefte?

Çok komplike gelişmeler oluyor, Türkiye’nin muhatap olduğu terör olaylarında. bir taraftan PKK, bir taraftan DHKP-C diğer yandan IŞİD gibi ülke olarak ilk kez bu kadar geniş bir yelpazede terörle karşı karşıya kalıyoruz. Emniyet güçleri ve istihbarat olarak bununla mücadele etmek hiç de kolay değil. Ayrıca HDP ve müttefiklerinin hendek siyaseti de buna eklenebiliyor. Uzun vadeli hedefleriniz konusunda dikkatimizi dağıtmak, tabi bu terör olaylarının arkasında Türkiye’nin 2023 hedeflerini aksatmak, büyük projelerle ilgilenmesini engellemek çabası olabilir. Çünkü terörle uğraşmayan ülkeler büyük atılımlarla, toplumsal ve milli gelişmeleriyle uğraşıp buna yoğunlaşacaklar.

Terörün hiç şüphesiz bir de toplumsal mesajı var. Terör olayları sonrasında, halk olarak biz nasıl davranmalıyız?

Halk olarak tabi günlük yaşam tarzımızdan ödün vermemek, hayata normal bir şekilde devam etmek önemli. Mesela Taksim’deki terör saldırısı sonrasında insanlar metrolara binmek ve dışarıya çıkmak istemediler. Mesela İstanbul trafik haritası yemyeşildi. Demek ki bu tip terör saldırıları halkın cesaretini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bir caddede turistlere yönelik bir saldırı bu sonucu alabiliyor. O saldırıdan sonra kamu güvenliği bir kat daha arttı. Ama işte bu yüzden sizin kendinizi çok fazla da riske atmadan “biz buradayız, korkmuyoruz, hayatımıza da olduğu gibi devam ediyoruz” dememiz ve özgürce yaşamamız gerekiyor. 

[A Haber, 28 Mart 2016]

Etiketler: