Nahda Yeni Bir Çığır Açabilir!

Tunus seçimlerini değerlendiren Abdullah A. Kalabalık, “Nahda koalisyon hükümetinde yer alır ve uzlaşmacı bir tavır takınırsa Tunus, Kuzey Afrika ve Arap Baharı adına yeni bir çığır daha açabilir” dedi.

Tunus seçimlerini Haber10’a değerlendiren SETA Kahire Genel Koordinatörü Abdullah Aydoğan Kalabalık, Mısır’da yaşananların Tunus’ta tekrar etmemesinin nedenlerinden birisinin Gannuşi’nin bilgece tutumu olduğunun altını çizerek, Tunus’ta demokrasinin kazanmakta olduğunu belirtti.

Tunus’taki seçimleri genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Resmi olmayan seçim sonuçlarına göre Nida Tunus Partisi 1. sırada görünüyor.

Kesin sonuçlar açıklanmadı. Ancak Nida Tunus Partisi önde götürüyor yarışı. Nahda büyük ihtimalle ikinci sırada yer alacak. Nahda geçen süreç içinde yıprandı. Arap ülkeleri halkları demokrasi ile yeni tanıştıkları için kısa süre içinde fikir değiştiriyor. Kesin sonuçlar açıklanır da eğer Nahda ikinci sırada yer alırsa ana muhalefet olmayı veya koalisyon hükümetinde yer almayı tercih edebilir. Teklif edilmesi durumunda koalisyon hükümetinde yer almasının daha isabetli olacağını düşünüyorum.

Neden?

Çünkü Arap dünyasındaki İslami siyasi hareketlerin tamamı müzmin muhalefet. Hükümette yer almaları tecrübe kazanmaları bakımından önemlidir. Mısır’da İhvan 85 yıldır muhalefet. Uzun süre muhalefette kalmanın bir faydası yok maalesef. Nida Tunus Partisi Bin Ali’ye yakınlığı ile biliniyor. Sipsi zaten eski başbakanlardan birisi.

Tunus’ta artık şartlar kısmen de olsa değişti. Ancak dış güçlerin müdahalesi ve bölgedeki Mısır ve Libya gibi ülkelerdeki değişiklikler ve Körfez ülkelerinin tutumu etkili olacaktır. Çünkü Sipsi’ye Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan başta olmak üzere destek verdi bu süreçte. Ancak Tunus halkı Mısır’da yaşananların ülkelerinde tekrarlanmasını istemiyor. Eğer Mısır’da bu süreç ekonomik, siyasi ve toplumsal bakımdan başarılı olsaydı belki Tunus’ta da Mısır senaryosu hayata geçirilmek istenecekti. Ancak bu süreçte yüzlerce insanın hayatını kaybetmesi ve ülkenin şiddet sarmalına girmesi Tunus senaryosunun değişmesini sağladı. Mısır’daki mücadele Tunus’ta demokrasinin can yeleği oldu.

Dış müdahaleler seçimlerin meşruiyetine herhangi bir gölge ya da şüphe düşürüyor mu?

Tunus’taki seçimlerin demokratik ve şeffaf bir yöntemle yapıldığına şahit oluyoruz. Katılım oranı da oldukça yüksek. Dış müdahaleler ve demokrasi karşıtlarına verilen destek daha önce yapılmış olan demokratik seçimlerin sonuçlarının askıya alınmasını ve meşruiyetini fiilen kaybetmesini kolaylaştırıyor. Bunun örnekleri Arap ülkelerinde maalesef var.

Libya bunlardan birisidir. Libya’nın içinde bulunduğu kaos ortamının asıl sebebi dış müdahalelerdir. Tobruk’ta bir hükümet Trablus’ta başka bir hükümet kurulmuş durumda. Parlamento tarafından atanan başbakanı, Müslüman Kardeşler’e yakın olduğu gerekçesiyle kabul etmeyen körfez ülkeleri Tobruk ve Bingazi ‘de yeni bir Libya hükümeti oluşturdu. Ülkenin doğusu ve batısı fiilen bölünmüş durumda.

Tunus’ta Nida Tunus Partisi’nin seçimi 1. sırada bitirdiği bir sonuç ile oluşabilecek bir koalisyonda Nahda Partisi’nin rolü nasıl olacaktır?

Nahda iki tercih yapmak durumunda kalabilir. Koalisyona katılmak veya ana muhalefet olmak. Arap dünyasındaki İslami siyasi hareketlerin bazı açmazları var. Bunlar; cemaat-parti ilişkisi. Genelde cemaat muhalefette kalmayı, genç siyasiler veya cemaatin siyasi kanadını oluşturan parti ise koalisyonu tercih edebilir.

Koalisyon hükümetine katılmaları durumunda ise İslami partilerin Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi cemaat liderinin perde arkasından partiyi ve haliyle ülkeyi yönetme girişimi gözleniyor. Yetkisi olan ancak sorumlu olmayan cemaat liderleri ile halk ve kanun nezdinde sorumlu olan halkın önündeki siyasiler çatışıyor. Nahda Partisi kısa sürede iki başbakan değiştirdi. Bunun nedeni Raşid el El Gannuşi’nin tutumu oldu. Sonuçta tamamen hükümetten çekildiler. Geri adım ve taviz daha fazla geri adımı gerektiriyor ve daha fazla tavizi.

Hiç geri adım atmamak ve kıvrak siyaset yapamamak ise Mısır’da Müslüman Kardeşler’de gözlendiği gibi büyük acıları peşinde getiriyor. Bir neslin tekrar hapislerde mücadele vermesi gibi bir çıkmazı beraberinde getiriyor. Ne çok taviz verilmeli ve ne de aşırı bir inatlaşmaya gidilmelidir.

Nahda Partisi’nin oy oranının düşüklüğü bu sebeplerden mi kaynaklanıyor? Gelen sonuçlardaki oy oranının düşüklüğündeki temel neden nedir?

Nahda’nın oy oranının düşmesinin dört önemli nedeni var. Birincisi, halkların demokrasi tecrübesi olmamasıdır. Kısa süre içerisinde hükümetlerin sihirli bir değnek ile problemleri çözmesi bekleniyor. Bu olmayınca hükümetler yıpranmaya başlıyor.

İkincisi, Nahda’nın siyasi tecrübesinin olmayışıdır. Muhalefette olmak ve ülke dışından yönetimi eleştirmek ile iktidar olarak sorunlarla yüzleşmek farklı şeyler. Nahda Hareketi’nin yöneticileri devrimin ardından ülke dışından gelerek onlarca yıldır bulunmadıkları ülkelerinde birden hükümet kurdular. Ülke dışından gelen kadrolarla içerideki kadrolar arasında bile görüş ayrılığı vardı, devlet tecrübesi ise hiç yok. Bu nedenle oy kaybına uğradılar hiç hizmet veremediler. Mısır’da Mursi, Tunus’ta Nahda bırakın hizmet vermeyi sokakları bile temizleyemedi. Çöpleri dahi toplayamadı. Çünkü devlet erki de bu hareketleri kabullenmek istemedi.

Üçüncüsü, Selefi hareketler Nahda’nın başına bela oldu. Bin Ali döneminde ulul emre itaat vacib diyen Selefiler, Nahda iş başına gelince kontrolden çıktı. Suud ve Körfez’den destek alan bu hareketler İslami akımlar adına kötü örnek olmuş ve İslam’ı uzun sakal ve peçeye indirgemiştir, veya böyle bir algı operasyonu yapıldı. Selefiler de buna alet oldu.

Dördüncüsü, medya hem Tunus’ta ve hem de Mısır’da halkı etkileyen en önemli faktörlerin başında yer aldı. Medya desteği ve deneyimi olmayan Nahda kısa sürede yıpratıldı. Ancak hakkını da vermek lazım ki Raşid el Gannuşi süreci ve krizi iyi yönetmiş ve ülkenin şiddet sarmalına girmesini engellemiştir. Mısır’da yaşananların Tunus’ta tekrar etmemesinin nedenlerinden birisi de Gannuşi’nin bilgece tutumudur. Neticede Tunus’ta demokrasi kazanmaktadır. Demokrasi olduğu sürece halklar yeni yeni parti ve oluşumların önünü açar. Demokrasi olduğu sürece parti ve belediyeler hizmet verir veya vermek için gayret eder. Çünkü tekrar seçilmek için hizmet sunmak gerekir. Başka türlü atama ile gelen hükümetler ve belediyeler çalışmamaktadır.

Seçim sonuçlarını bölge açısından değerlendirdiğimizde (özelde Mısır ve Libya) nasıl bir tablo bekliyorsunuz bundan sonraki süreç için?

Mısır yönetimi, Nahda’nın oy kaybına uğramasını kendi lehinde kullanacaktır. Bakın İhvan da seçime girseydi kaybederdi denecektir. Gerçekten de İhvan yani Müslüman Kardeşler de Mursi’nin bir yıllık yönetiminde çok yıpranmıştı. Tekrar seçime girse ve önerildiği gibi referandum yapılsa Mursi kaybedecekti. Yukarıda ifade ettiğimiz dört sebep Mısır için de geçerlidir. Ancak Nahda hükümetin içinde yer alır ve uzlaşmacı bir tavır takınırsa Tunus, Kuzey Afrika ve Arap Baharı adına yeni bir çığır daha açabilir. Önemli olan içeride hükümette yer almak Libya’da Hafter taraftarları için de Nahda’nın oy oranının düşmesi bir ümit ışığı olabilir bunu kullanmak isteyecekler ve kullanacaklardır.

Mısır ve Libya’da medyanın atacağı manşetleri görür gibiyim. Nahda’nın seçimleri kaybetmesi bir sonraki sürece hazırlık için veya cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kamçı vazifesi de görecektir. Nahda Hareketi adına bunu söylüyorum. Tunus’ta önemli olan demokratik sürecin kesintiye uğramamış olmasıdır. Ülkenin geleceği için İslami Siyasi Hareketlerin bir raundu kaybetmesi maçı kaybettikleri anlamına kesinlikle gelmez.

Önemli olan sürecin dışında kalmamaktır. Mısır’da İhvan 85 yıldır muhalefet ve bütün felsefesini sonraki süreçte bunun üzerine kurmuş. Koalisyon hükümetlerine katılmak ve kadroların tecrübe kazanması, halk ve devlet erki tarafından tanınması önemli. Oyunun içinde yer almak gerekir. Eğer iktidara talip iseler perde arkasından cemaat liderleri, ülkeyi yönetme eğilimine girmekte. Bu da vahim sonuçlar doğurmaktadır. Bir başka mesele cemaat-parti açmazını bir şekilde hem İhvan’ın ve hem de Nahda’nın çözmesi lazım. İhvan mürşidi Bedii ve Nahda lideri Gannuşi böyle bir görüntü vermiştir. Bu durum devletler ve devlet erki tarafından kabul edilmemektedir.

[Haber10, 27 Ekim 2014]

Etiketler: