Mısır’da İnsanlığın İdamı

Mısırlılar, idamların çoğunun uygulanmayacağı fikrinde. Uygulansın veya uygulanmasın, bu idam kararlarının hukuk dışı olduğu ve darbe yönetiminin hiçbir demokratik meşruiyetinin olmadığı gerçeğini değiştirmez.

Mısır’da darbe sonrası hukuk tanımazlık devam ediyor. Batı gözetiminde ve Körfez finansmanındaki Sisi darbesinden sonra cunta, sistematik kıyıma girişmişti. Bu yolda, Rabia ve Nahda katliamlarından sonra büyük çaplı toplu tutuklamalara başvurmuş ve Müslüman Kardeşler’in (İhvan) lider tabakasından neredeyse hiç kimseyi dışarıda bırakmamıştı. Cunta hukuksuzlukta bir “level” daha atlayıp, son olarak yüzlerce kişi hakkında idam kararı verdi.

Kararı veren Kahire’nin güneyinde yer alan Minye’deki Ceza Mahkemesi. Türkiye Minye’yi, 90’larda meşhur olan Minyeli Abdullah romanından bilir. Hatırlayan vardır roman, Mısır’da istibdadın zulmettiği Abdullah’ın hayat hikayesini anlatırdı. Seneler sonra Minye yine Mısır istibdadı ile gündeme geliyor. Fakat bu sefer maalesef kurgu bir senaryoyla değil; bütün dünyanın canlı olarak izlediği bir askeri darbenin uygulamaya koyduğu gerçek bir zulümle…

529 İhvan mensubu, Rabia ve Nahda Meydanları’nın boşaltılmasından sonra Minye’de Matay polis karakoluna yönelik bir saldırıda hayatını kaybeden bir polis şefinin ölümünden sorumlu tutuldu. Sanıkların önemli bir kısmına gıyaben idam cezası verildi. Cunta, Minye Ceza Mahkemesi’nden umduğunu bulmuş olmalı ki çok sayıda İhvan mensubunu daha bu mahkemeye, kararın yine idam olması umuduyla sevk etti.

DARBENİN CUMHURBAŞKANI SİSİ

İdam kararlarına paralel olarak darbe generali Abdulfettah Sisi de Savunma Bakanlığı’ndan istifa ederek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı. Bir diğer deyişle Sisi, Mısır’ın bir sonraki cumhurbaşkanı olacak. Adli Mansur gibi doldurma karakterleri saymazsak 1 senelik Mursi arasından sonra Mısır tekrar asker cumhurbaşkanları dönemine girecek.

Birkaç süreç aynı anda işliyor. Bir taraftan görülmemiş idam kararları alınıyor ve yenilerinin çıkması için uğraşılıyor; diğer taraftan da Sisi cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklıyor. Buna bir de Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi’nin “Durun bakalım, Cumhurbaşkanı’nın idam hükümlülerini affetme yetkisi var” açıklamasını ekleyip birlikte düşünelim.

Mısır’ın darbe yönetimi aylardır medya karartması uyguladığı ülkede İhvan’ı yasadışılıkla bağdaştırma amacında başarılı oldu mu? Elit çevreler zaten kendi rahatlarına tehdit olarak gördükleri İhvan’a karşı her türlü ahlaksızlığı destekler moddaydı. Mısır’ın bel kemiği, düşük gelirli ve eğitimsiz kesimler de bu denli yoğun bir gayri meşrulaştırma projesine önemli oranda yenik düştü. Bu açıdan baktığımızda darbe yönetimi kara propaganda kampanyasından alacağını aldı.

İDAMLAR UYGULANMAYABİLİR

Önlerinde iki seçenek var. Birincisi 529 ile başlayan ve daha çok 529’un ekleneceği bir süreçte binlerce İhvan mensubunu asmak. Bu İhvan hareketini en azından yakın vadede Mısır’daki operasyonel faaliyetini kaybetmesi demek ve cunta bunu ister. Ama idamlar beraberinde eleştirileri de getirecektir. Bugüne kadar sessiz duran uluslararası toplum, zorlamayla da olsa binlerce kişinin idamına sessiz kalamayacaktır. Bunun cunta için tahmin edilebilir bir maliyeti var. Bugüne kadarki saçmalama/umarsızlık geçmişlerine bakıp, bu maliyeti göğüslerlerse şaşırmayacak duruma geldik. Ama yine de maliyeti olan bir senaryo bu.

İkinci seçenek ise göstermelik birkaç idamla birlikte zaten çoğu sıradan İhvan mensubu olan hükümlüleri, “Cumhurbaşkanı Sisi”nin merhamet göstergesi bahşişlerinden birisi olarak affetmek. Meşruiyeti ilelebet tartışılacak Sisi’nin karizma kazanma ve toplumsal barış için çalıştığı izlenimi verme çabası, bu toplu aflarla birlikte Mısır toplumuna ve dünyaya servis edilebilir.

Mısırlılar, idamların çoğunun uygulanmayacağı fikrinde. Uygulansın veya uygulanmasın, bu idam kararlarının hukuk dışı olduğu ve darbe yönetiminin hiçbir demokratik meşruiyetinin olmadığı gerçeğini değiştirmez. Mısır’ı her halükarda sancılı günler bekliyor.

[Akşam, 11 Nisan 2014]

Etiketler: