Mısır’da Devrim mi? Darbe mi?

Mısır'da olanlar devrim şeklini alırsa, bu sürecin başka ülkelerde de tecrübe edilmesi Arap ülkelerini değişime zorlayacak, devrim yayılacaktır. 

Askeri müdahalenin darbe değil devrim olmasını sağlayabilecek güç ise Tahrir Meydanı’nda kurulan siyasi cephenin baskısıdır.Mısır’da neredeyse üç hafta devam eden protestolar neticesinde Mısır Ordusu yönetime el koydu. Ordunun yönetime gelmesiyle birlikte kafa karışıklığı ortalığı kapladı: Mısır’da olan devrim mi, halk hareketi mi, demokrasinin başarısı mı yoksa darbe mi? Bu soruya farklı cevapların verildiği ülkelerden biri, defalarca askeri darbe mağduru olmuş Türkiye idi. Yıllarca darbelerin devrim diye adlandırıldığı Türkiye’de, haklı olarak aynı sorular bu sefer devrim olarak adlandırılan gelişmeye dönük olarak ele alındı: Bu müdahale darbe mi devrim mi? Duruma göz atmak gerekirse eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve başkan yardımcısı Ömer Süleyman, Savunma Bakanı Muhammet Hüseyin Tantavi’nin yönetime el koymasıyla görevlerinden uzaklaştırıldı.

İktidar Tantavi’nin yönetimdeki Yüksek Askeri Konsey’e devredildi. Konsey Eylül ayında yapılması planlanan seçimlere kadar yönetimi elinde tutacağını, bu süreçte demokratik reformların yapılacağını, yeni Anayasa çalışmalarına muhalefetin tüm kanatlarının – yani Müslüman kardeşlerin de- katılacağını resmen ilan ederek, yeni Anayasa sözü verdi.

DEVRİM Mİ DARBE Mİ?

Bu gelişmeleri darbe-devrim ekseninde nereye oturmak gerekir? Gündelik kullanımda devrim ifadesi zaman zaman herkes tarafından kullanılsa da, siyaset bilimi literatürü açısından Mısır’da olanları devrim olarak adlandırmak için henüz erken. Devrim ifadesinin kullanımı darbe, isyan, iç savaş gibi başka kavramlarla karşılaştırıldığında anlamlı. Siyasi erkin yukardan aşağı el değiştirdiği darbeye karşın, devrimin aşağıdan yukarı gerçekleşen, ekonomik, sosyal ve siyasi kurumları da dönüştüren bir niteliği olması gerekir. Bu çerçevede, Mısır’da yaşananların aşağıdan yukarı bir halk hareketinin zorlamasıyla gerçekleştiği aşikarsa da, ne ekonomik, ne sosyal ne de siyasi bir dönüşümden bahsetmek mümkün. Öte yandan Mısır’da, devletin iktidar yapısının üst kademesinde gerçekleşen iktidarın el değiştirmesi, formel olarak darbe gibi gözükse de, bu değişimin halk tarafından zorlandığı, silahlı kuvvetlerin bu değişimde değişimin öznesi değil, sadece değişimi taşıyan kurum olduğunu, ayrıca kendi iktidarından taviz verme sözüyle halen iktidar olduğunu kabul etmek gerekir. O halde Mısır’da gerçekleşen nedir?

ASKERİ SEÇKİNLER İKTİDARI

Mısır resmi olarak cumhuriyet olsa da, fiili durum Mübarek döneminde de askeri yönetimden çok farklı değildi. Genelde askerlerden oluşan oligarşik bir yapı arz eden iktidar seçkinleri, hem ekonomik olarak hem de siyasi olarak ülkeyi kontrol ediyorlardı. Milyarder generallerden oluşan Mısır Yönetimi’nde, şeklen seçimler yapılsa da, Mübarek yüzde 90’lar civarında oy alıyor, parlamento seçimlerinde kazanma ihtimali olan adaylar ya çekilmeye zorlanıyor ya da şeffaf olmayan seçim sürecinde usulsüzlük yapılarak saf dışı bırakılıyordu. Hatta bu nedenle kendilerine karşı hile yapıldığını düşünen, yüksek oy alan ancak milletvekillikleri tanınmayan bir kısım eski milletvekili alternatif bir gölge parlamento bile oluşturmuştu. Yine askerler bürokratik yapıda önemli noktaları işgal ediyor, fiilen ülkeyi yönetiyorlardı. Böyle bir yapıya karşı darbe ne anlama gelir, ya da zaten darbe ile yönetime gelmiş bir iktidara karşı yapılan askeri müdahale hangi şartlarda darbe diye adlandırılır düşünmek gerekir.

ASKERİ DARBENİN KURUMSALLAŞMASI

Bir başka nokta askeri vesayet problemi. Mısır’daki fiili durum aslında darbenin kurumsallaşmasıydı. Askeri vesayet devletin ve

Etiketler: