ABD’nın Washington kentindeki ABD Büyükelçiliği binasında, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısında ölenler anısına taziye defteri açılırken büyükelçilik binası önüne çiçekler bırakıldı. ( Samuel Corum - Anadolu Ajansı )

Mesaj Net Ama Alan Yok!

Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!

Türkiye yine terörle terbiye edilmeye çalışılıyor. Uzun süredir dış politikada hâkim olan daralmayı, peş peşe gelen İsrail ve Rusya anlaşmaları ile aşmaya başladığımız günlerde, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda canlı bomba saldırısı 40’tan fazla canımızı aldı. Mesaj gayet net değil mi?

Evet, mesaj net! Açık açık Türkiye’ye ‘yapma, etme, kendi başına buyruk davranma’ diyorlar. Suriye’de “katil Esed” ve “terörist PYD” deme! Bizim söylediklerimizi tekrarla… Mülteciler konusunda bütün dünyaya “zalimsiniz” diye haykırma! Uluslararası terör konusunda batılılara “ikiyüzlülüklerini hatırlatma”. Sen eğer ‘söz’ dinlemeyip, başına buyruk ve asi olursan, kendi yörüngende hareket edersen, huzurunu kaçıran bir taşeron örgüt bulunur. Dış politikada seni kısıtlayan çemberi kendi başına kırıp atmaya kalkarsan, İsrail ile anlaşıp Rusya ile arayı düzeltirsen ve bunları yaparken yine kimseye sormayıp kendi başına buyruk hareket edersen sonuçlarına katlanırsın!

Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!

Teröre teslim olmayacağız, canımız yansa da yüreğimize kor düşse de 40’tan fazla canımız gitse de teröre ve onun isteklerine teslim olmayacağız! Kendi işimizi kendimiz görmeye ve hataları muhataplarımızın yüzüne haykırmaya devam edeceğiz. Dış politikadan ekonomiye, savunma sanayiinden kültür politikalarına kadar Türkiye ne pahasına olursa olsun “yerli ve millî” hatta yürümeye devam edecek. Menzile varana kadar canımız maalesef çok yanacak ama yoldan çıkmayacağız. Mesajı alıp bize çizilen sınırların içinde oyalanmayacağız.

YAYIN YASAĞININ ESAS SEBEBİ

Hemen her terör saldırısının akabinde yayın yasağı tartışması başlıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı’na yapılan terör saldırısı sonrasında da aynı şey oldu. Gayrı millî muhalefet terörü bile siyasallaştırmaktan çekinmedi ve ‘teröre engel olamayan hükümet yayın yasağı getiriyor’ propagandası başlattı. Bu tür saldırılar konusunda medya etiği der ki: “Gazeteci toplumu galeyana getirecek haberler yapmaz. Terör eylemleri kurbanlarının görüntülerini yayınlamaz. Teröre, propaganda zemini hazırlamaz. Kamu çıkarını önceler ve habercilik refleksiyle soruşturmayı akamete uğratacak işler yapmaz.”

İlkeler gayet açık, aslında ortada sihirli bir formül de yok. Aklıselim sahibi herkes size aşağı yukarı bu çerçeveyi çizer. Ancak gelgelelim, medyamızın bir kısmı ve sosyal medya sorumsuzları bu ilkeleri ısrarla göz ardı ediyor. Bir grup var ki iyi niyetli lakin beceriksiz. Yaptığı işin ucunun nereye varacağını bilmeden patlama ve ceset fotoğrafı paylaşıyor. Çok fena! Daha fenası ise bilinçli hainler! ‘Türkiye teröre teslim olsun, uluslararası imajı yerle bir olsun’ diye uğraşan gazeteci görünümlü profesyoneller. Ellerine yeterli görüntü gelmeyince, Brüksel’de havalimanına yapılan saldırının görüntülerini İstanbul diye paylaşıyorlar. “Türkiye’de kaos var, can güvenliği yok” demek için yine birinci sayfalarına ceset fotoğrafları koydular. Paris saldırısından sonra ‘Fransa Çocuklarına Ağlıyor’, İstanbul saldırısından sonra ‘Ölüm Terminali’ manşeti atan ‘gazete’…

Bazı aklıevvel ‘aydın’lar yayın yasağından yola çıkıp, yüzeysel ve sığ basın özgürlüğü savunusu yapadursunlar. Hâl böyle olunca yayın yasağı büyük bir gereklilik. Bırakın eleştirilmeyi, desteklenecek bir uygulama ve yasağın sebebi de ne hükümet ne de mahkeme. Yayın yasağının esas sebebi, terör propagandası yapan medya organları.

[Türkiye, 30 Haziran 2016]

Etiketler: