“Güç olmadan hiçbir ÅŸey yapılamaz ve güç güçle elde edilir.”
“Suç ve Ceza”da geçen bu bir cümle, geçmiÅŸten günümüze gelen mücadeleyi en kapsamlı biçimde özetliyor. Bugün Batı’dan DoÄŸu’ya uzanan her türlü iÅŸbirliÄŸinin özünde, malum, bu arzu yatıyor. Bu haftaya damgasını vuran Rusya-Türkiye yakınlaÅŸmasında da...
YakınlaÅŸma hususunda dünya kamuoyu, Rusya’nın çaresizliÄŸi vs. resti ve Avrupa’nın zaferi vs. yenilgisi gibi uçlarda gelip gidiyor. Türkiye konusunda ise, uluslararası camia “kazanç” noktasında hemfikirken, bizde durum farklı... Bir yanda geliÅŸmeleri zafer addeden, diÄŸer yanda da eleÅŸtiri okları fırlatan görüÅŸlere ÅŸahit oluyoruz. Bu baÄŸlamda, geliÅŸmeleri elimizden geldiÄŸince doÄŸru kodlamak gerektiÄŸi kanaatindeyim.
RUSYA’NIN ZOR ZAMANLARI
Rusya’nın zor zamanlardan geçtiÄŸini bilmeyen yok. Ukrayna tansiyonuyla gerilen Batı iliÅŸkilerinin getirdiÄŸi yaptırımlar ekonomiyi dara sokarken, Ruble düÅŸüÅŸ rekorları kırdı, rezervler eridi. Ä°ç pazarı zaten durgun olan ekonomi, 2014 yılını %1 altı bir büyümeyle kapatacakken, 2015’te de daralma bekliyor. Petrol fiyatlarındaki sert düÅŸüÅŸlerin de katkısıyla, hem ihracat hem de bütçe açısından sıkıntılar kapıda...
Aslında Ruble’nin yere çakılması, petrol fiyatı kaynaklı kaybını bir ÅŸekilde kompanse ederek, ülkenin iÅŸine yaramadı deÄŸil. Öte yandan, enflasyon ve faiz yükseliÅŸte... Hollanda Hastalığı misali bir yapıyla, ekonomisini doÄŸal kaynaklar üzerine odaklayan Rusya’nın diÄŸer sektörlerdeki cansızlığı ise, bir dezavantaj olarak öne çıkıyor. YaÅŸanan kriz, orta vadede bu zaafı gidermek için bir fırsata dönüÅŸebilecek olsa da, ÅŸimdilik pek bir manevra alanı yok.
Hal böyle olunca da, olumsuzlukları indirgemenin yolu, yeni ortaklıklardan geçiyor. Son dönemde hareketlenen Moskova-Pekin hattı, bunun en net örneÄŸi. Çin’le güçlenen iliÅŸkileriyle Rusya, Batı’ya da, inadından vazgeçmeyeceÄŸi mesajını veriyor.
Bu noktada, yaptırımların, amacına ne derece ulaÅŸtığı sorgulanıyor: Batı, daha ileri giderek dozu artırır mı? Bu kapsamda, SWIFT radikal bir hamle olarak gündeme geldi ancak Rusya’ya karşı bir yasak, Ä°ran’a getirilmiÅŸ olandan daha geniÅŸ etkiler doÄŸuracağından, ben buna pek olasılık vermiyorum. Daha ileri gitmek, sistemik bir risk anlamına gelebilir.
Velhasıl, Rusya’nın dik durmaya çalıştığı ortada. Bizimle yakınlaÅŸması da, stratejinin bir parçası... Hepimiz görebiliyoruz. O halde, yakınlaÅŸmanın sebebini ön plana çıkartarak eleÅŸtiri yapmak, bizi bir yere vardırmıyor. Menfaatimiz ne olacak, ona bakmak gerek.
BAÄžIMLILIÄžIMIZ ARTAR MI?
Bu çerçevede, iÅŸbirliÄŸinin sonuçlarına dair en sert eleÅŸtiri, bağımlılığımızın artacağı iddiası... Zira en ön planda, iptal edilen Güney Akım’ın Türkiye’ye kanalize edilmesi var.
Åžu anda Rusya’dan, iki hat üzerinden gaz temin ediyoruz. Biri, Karadeniz’den direkt ulaÅŸan Mavi Akım, diÄŸeri ise, Ukrayna üzerinden gelen Batı Hattı. 2013’te, ilkinden yaklaşık 14, ikincisinden ise 13 milyar m3’lük doÄŸalgaz tedarik ettik.
Yeni hattın ise, Mavi Akım’ın ve rafa kalkan Güney Akım’ın çıkış noktası olan Russkaya’dan start alıp denizden batı topraklarımıza varması planlanıyor. Yılda 63 milyar m3 arz hedeflenen hattan 14 milyar m3 bize, geri kalan 49 milyar m3 ise Avrupa’ya akacak.
Evet, enerjide sadece Rusya’ya baÄŸlı olmamalıyız. Bu nedenle de, TANAP baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli iÅŸbirliÄŸi çalışmalarımız var. Bu çabalar süredururken yeni hat ise, Rusya kaynağımızda Ukrayna endiÅŸesini bertaraf eden bir rahatlama sunacak. Dikkat ederseniz; ÅŸu anda Ukrayna transitli Batı Hattı’ndan bize gelen miktar da, planlanana neredeyse denk!
Bir diÄŸer ifadeyle, yeni hat devreye girerse, kesintilere maruz kalabilecek ve Marmara’nın elektriÄŸinde hayati olan Batı Hattı’ndaki risk ortadan kalkacak. Tüm bunlar göz önüne alındığında da, potansiyel projeyi, yeni bir bağımlılıktan ziyade, mevcut arz güvenliÄŸini garantiye almak ÅŸeklinde yorumlamamız daha doÄŸru...
AVRUPA NE DER?
Åžimdi, yeni akımın Yunanistan sınırımızdan Avrupa’ya sevki konusuna gelelim. Malum; Güney Akım’ın iptali, Rusya’nın bize dönmesiyle eÅŸzamanlı oldu. Karadeniz’den geçerek kapısını çalacağı Bulgaristan’ın, AB etkisinde kalarak mızıkçılık çıkardığı proje bir süredir belirsiz bir zemindeyken, bu hamle bence herkesi kurtardı. Zira söz konusu doÄŸalgaz, güzergâhı deÄŸiÅŸmiÅŸ olsa da, önünde sonunda Avrupa’ya varmayı amaçlıyor.
Türkiye’nin iÅŸe dâhil edilmesiyle birlikte, hem Rusya hevesli bir ortakla ve karaya daha çabuk vararak maliyeti azalan bir projeyle ilerleyecek, hem de AB, üyesi Bulgaristan’ın oyunda yanıp çıkması nedeniyle naz yapmaktan kurtulacak. Bireysel ülkeler iptalden farklı etkilenebilse de, genel itibariyle bölge bu kaynaÄŸa yeniden aday. Nitekim AB, enerjide hala Rusya’ya muhtaç... DüÅŸünülen alternatifler etkin bir ÅŸekilde hayat bulana kadar, bu böyle!
Buradan hareketle, bir diÄŸer eleÅŸtiri olan Türkiye’nin Batı’dan uzaklaÅŸması tezine de çok prim vermiyorum. Evet, Avrupa’dan çatlak sesler çıkacaktır ancak sonuçta uykuları kaçıran arz meselesinde Türkiye’nin sahneye çıkması olumlu bir geliÅŸme. Nihayetinde, iki tarafın da güvendiÄŸi bir kilit noktası rolü üstleneceÄŸiz. Bu ise, bizim için hem stratejik hem de ekonomik bir kazanım...
Sonuçta, AB ve Rusya Güney Akım ile lose-lose durumuna düÅŸmek üzereyken, Türkiye’nin dâhil edildiÄŸi yeni planla birlikte win-win-win gibi üçlü bir kazanım doÄŸdu. Ben bu hamleyi zekice buluyorum.
ELÄ°MÄ°Z GÜÇLENECEK
Elbette, zincirdeki hikâyeyi deÄŸiÅŸtiren güçlü halka olarak, bizim de konumumuzdan azami istifade etmemiz ÅŸart. Bu baÄŸlamda, önerilen doÄŸalgaz indiriminin daha cazip rakamlara çekilmesi, haklı bir talebimiz olacak. Petrolün doÄŸalgaz fiyatlamalarındaki etkisi de düÅŸünüldüÄŸünde, indirimin daha etkin yansıtılması gerek. Güçlenen iÅŸbirliÄŸi, bunu beraberinde getirecek gibi...
Ayrıca, Rusya’nın enerji ihracatına destek veriyorsak, onun da bizim mal ihracatımıza enerji vermesi anlamlı olacak. Malum; ülkeye ihracatımız daralma yaşıyor. Rusya’nın, Ruble ve TL ile ticaret, vergilerde indirim ve ürün çeÅŸitliliÄŸimizi hedefleyen politikaların önünü açması, ihracatçımıza nefes aldıracak.
Tabii yakınlaÅŸma bu tür pozitif geliÅŸmelere gebeyken, öte yandan detayların kesinleÅŸmediÄŸini de hatırlatalım. Ve önümüzdeki süreçte, Avrupa da, Rusya da, alternatifler peÅŸinde koÅŸmaktan vazgeçmeyecek. Herkes farklı kombinasyonlarla gücüne güç katmaya çalışacak ve planlar deÄŸiÅŸebilmeye her zaman açık.
“SavaÅŸ ve Barış” Rusya-Avrupa mücadelesinin ezeli olduÄŸunu gösterirken, önemli de bir ders verir: Hayat bir ÅŸeye “kesin” demek için çok uzundur; daima “belki” demek gerekir.
Bu baÄŸlamda bizim de, ayağımıza gelen fırsatları çıkarlarımız dâhilinde deÄŸerlendirmekten geri kalmazken, her ihtimali göz önüne alarak mümkün olduÄŸunca çok istikamette ilerlememiz gerektiÄŸi ortada.
Bu ise, “gücü güçle birleÅŸtirmekle” baÅŸarılabilecek. BaÅŸka yolu yok.
[Yeni Şafak, 5 Aralık 2014]