Dün, SETA'nın düzenlediği Uluslararası Libya Konferansı'nda Libya'da "güvenlik sektörü reformunu" konuştuk.
Savunma Bakanı Hulusi Akar, Libya Savunma Bakanı Salaheddin Nemruş ve BM Genel Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi Stephanie Turco Williams açılış konuşmaları 8 Libya uzmanı da analizleri ile katkı verdiler.
Hatırlatalım, Tunus'ta 9 Kasım'da toplanan Libya Siyasi Diyalog Forumu ülkeyi 13 ay sonra 24 Aralık 2020 tarihinde seçimlere götürme kararı almıştı. Bu Libya krizi için bir dönüm nokta- sı niteliğinde. Kurumların bütünleştirilmesi sürecinin kırılgan olduğu açık. Ülkenin bağımsızlık günü olan seçim tarihine kadar Serrac hükümetinin devam etmesi bekleniyor. Seçimde katılım şartları, hangi partilerin katılabileceği, aktörlerin kimler olacağı henüz bilinmiyor.
Anayasa referandumunun seçimden önce mi sonra mı olacağı da henüz netleşmedi.
Siyasi geçiş sürecinin Kaddafi ya da Hafter tipi otoriter liderlerin öne çıkmayacağı şekilde yürütülmesi lazım. 2011 Devriminin ideallerine ulaşmak ve ülkeyi bir arada tutmak için bütün kurumlarıyla demokratik bir devlet kurulması lazım.
***
Elbette Türkiye başta olmak üzere Libya ile ilgili aktörler siyasi geçiş sürecini yakından takip ediyor. Temel ihtiyaçların karşılanması ve Kovid-19 ile mücadelenin yanı sıra ülkedeki askeri grupların bütünleştirileceği güvenlik sektörü reformuna ihtiyaç var.İşte SESRIC'in desteğiyle SETA'nın hazırladığı raporda çatışmaları önlemek için güvenlik kavramlarının, organizasyonlarının, yetki ve sorumluluklarının açıkça tanımlanma ihtiyacına işaret ediliyor.
Güvenlik reformunun, şeffaf, tüm tarafları kapsayan ve tarafsız olması vurgulanıyor.
Gelecekteki çatışmaları engellemek için Libya'nın yerel normlarına, tarihine, kültürüne ve geleneğine uygun bir reform öneriliyor. Konferanstaki konuşmasında Savunma Bakanı Akar, Türkiye'nin öncelikli hedefinin Libya'nın Libyalılar tarafından yönetilmesi, toprak bütünlüğü ve ulusal birliğin sağlanması olduğunu vurguladı. Ankara'nın oradaki varlığının Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) beş muhataba (ABD, İngiltere, İtalya, Cezayir, Türkiye ve NATO) mektup göndermesine dayandığını hatırlattı. Bu davete ve yapılan ikili anlaşmalara istinaden eğitim, iş birliği ve danışmanlık desteği verildiğini belirtti.
Libya'da barış ve istikrarın sağlanması için Hafter'e yapılan tüm dış yardımların bir an önce kesilmesinin şart olduğunu tekrarladı.
***
13 ay sonraki seçimlerde iktidarı kimlerin devralacağı üzerine kıyasıya bir rekabet başladı bile.Yeni, eski isimler ve partiler yarışa hazırlanıyor. Bu arada Libya dosyasında ağırlığı olan aktörler siyasi geçiş sürecinde kenarda kalmamak için sahada aktif.
Rusya, Mısır, Fransa ve BAE gibi ülkelerden özellikle sonuncusu siyasi geçiş sürecini rayından çıkaracak faaliyetler içerisinde. Abu Dabi'nin Hafter güçlerine verdiği destek "aşiret çıkarlarına dayalı" ve "otoriter rejim peşinde" silahlı gruplara yarar. Kapsayıcı güvenlik kurumları oluşturulamaz. Ankara ise, sağlıklı bir geçiş süreci için Libya'da.
Kasım 2019'da yapılan anlaşmalarla ve verilen destekle darbeci Hafter'in Sirte-Cufra hattına sürüldüğü unutulmamalı. Tarhuna'da bulunmaya devam eden toplu mezarlar uygulanan mezalimi gösteriyor. Bu yüzden Ankara, seçimlerin istikrarı, barışı ve bütünlüğü koruyacak şekilde yürümesini arzuluyor. Darbeci Hafter'in askeri olarak yapamadığını (Trablus'u ele geçirmek) çeşitli siyasi manevralarla gerçekleştirmesini istemiyor.
Siyasi müzakere sürecini destekliyor, karşı tarafın ve destekçilerinin çıkarlarını dikkate alıyor.
Bu yaklaşıma sahip çıkan Ankara'nın yürüteceği güvenlik sektörü reformu Libya'da barışa, demokrasiye ve birliğe hizmet eder.
[Sabah, 20 Kasım 2020].