Cumhuriyet dönemi Türkiyesi iki kimlik grubunu siyasal sistemine entegre etmekte zorlandı: Kürt milliyetçileri ve Ä°slamcılar. Ulus-devlet projesinin laikçi karakteri ve homojenleÅŸtirici politikaları geniÅŸ Müslüman ve Kürt kitlelerin yabancılaÅŸmasının ana sebebiydi.
Kemalist rejimin farklı etnik dini kimlikleri ve talepleri ret ve inkâr yaklaşımı ayrımcılığın da temelini oluÅŸturdu. 1990'lı yıllar Cumhuriyetin bütün sorunlarının zirve yaptığı ve eski Türkiye'nin meÅŸruiyet ve performans olarak iflas ettiÄŸi dönemdi. Bir yandan Kürtlerin kimlik talepleri terörle özdeÅŸleÅŸtirildi diÄŸer yandan 28 Åžubat süreci ile dindarlar çok yönlü baskı altına alındı.
2002 seçimleri ile baÅŸlayan yeni siyaset AB sürecinin de katkısıyla Kürtlerin ve dindarların entegrasyonuna yöneldi. Ä°slamcıların ana talepleri olan baÅŸörtüsü ve din eÄŸitimini karşılamak için Kemalist çevrelerin direncinin kırılması yeterli oldu. Zaten devleti, "laikçi" karakterine raÄŸmen, kendilerinin gören Ä°slamcıları entegre etmek hızlıca mümkün oldu.
Kürtlere yönelik inkâr politikasını sona erdirme adımı ise ErdoÄŸan'ın 2005 "Kürt sorununu" tanıyan konuÅŸmasıyla atıldı. Bu tanıma, Kürt kimlik talebini terör ve geri kalmışlıkla sıkıca irtibatlandıran Kemalist varsayımın çökertilmesiydi. Kürtlerin kimlik talepleri terör ve kalkınma sorunlarından bağımsız olarak çözülmeliydi. Ä°ç içe geçen kimlik- terörkalkınma üçlemesi kırılmalıydı.
Bu yeni yaklaşım sayesinde kimlik talepleri üzerinden terörü meÅŸrulaÅŸtıran Kürt milliyetçi aktörleri de silahı bırakarak sivil siyasete dahil olmaya zorlanacaktı. Böylece, AK Parti döneminde yapılan reformlar (TRT ÅžeÅŸ'ten Çözüm sürecine kadar) "Kürt sorununun" çözümü için geri dönülemez bir gidiÅŸatın parametrelerini oluÅŸturdu.
Bugün itibariyle Çözüm süreci Türkiye toplumunun kahir ekseriyetinin üzerinde ittifak ettiÄŸi bir olgudur. Bundan geriye dönüÅŸün suçunu üstlenmek hiçbir aktör için kolay olmayacaktır. O halde son dönemde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın "Kürt sorunu artık bitmiÅŸtir" söylemi neyi ifade ediyor?
Kimilerine göre bu söylem Kürtlerin taleplerini "bölücülükle ve terörle" özdeÅŸleÅŸtiren eski yaklaşımın yeniden canlanmasıdır. Ya da ErdoÄŸan'ın bu konudaki cesur reformculuÄŸunu kaybetmesidir. ErdoÄŸan'ın yeni söylemi, Kürtlerin siyasal sisteme entegrasyonunda yeni bir aÅŸamaya geldiÄŸimizi göstermektedir.
Kürtlerin talepleri yapılan reformlarla bireysel haklar temelinde büyük ölçüde karşılanırken Kürt milliyetçi aktörlerinin entegrasyonunda bir kriz yaÅŸanmaktadır. Bu kriz de, HDP-PKK çizgisinin taleplerinin kapsamı ile ilgili. Kürt milliyetçi aktörleri, Türkiye siyasetinin Gezi, 17 Aralık, Kobani ve seçim dönemlerinin sıkıntılarını fırsat bildiler. Böylece, özerklik gibi topluluk haklarını elde etme ve PKK'nın GüneydoÄŸu'da fiili hegemonyasını saÄŸlama hedefine yöneldiler. Hem de silahların bırakılması sözü tutulmadan... Zira varılan anlaÅŸma Haziran 2013'te silahlı unsurların sınırları terk etmesiydi.
Yine silahı seçimlerde ÅŸantaj ve tehdit olarak kullandıklarını AÄŸrı olayında gösterdiler. HDP-PKK çizgisi bir anlamda topluluk haklarıterör arasında sıkı bir irtibat kurmaktadır. Kürt kimliÄŸinin tanınmasına ve Çözüm sürecine raÄŸmen silah ile "Kürt sorunu" arasında güçlü baÄŸlantı kurmaya devam etmektedir. Halbuki konu PKK'lıların geleceÄŸidir; genel af ve özerklik talebidir. Ä°ÅŸte ErdoÄŸan, bütün bu konuların kimlik baÄŸlamında "Kürt sorunu"na baÄŸlanmasını reddetmektedir.
Kürtlerin taleplerini karşılama konusunda "baldıran zehiri" içmeyi göze alan ErdoÄŸan'ın yeni söyleminin amacı da "Kürt sorununda kritik eÅŸiÄŸin aşıldığını" göstermektir. Tüm Türkiye'de bu yolda yapılan reformların saÄŸladığı normalleÅŸmenin altını çizmektir.
Nitekim HDP eÅŸ genel baÅŸkanı DemirtaÅŸ'ın Kürt sorunu üzerinden deÄŸil de ekonomi ve Diyanet'in konumu temaları üzerinden seçim kampanyası yürütüyor olması da bu normalleÅŸmeyi gösteriyor. Ve elbette, ErdoÄŸan'ın yeni söylemi Kürt milliyetçilerinin Kürt kimliÄŸi üzerinden ulusal ve bölgesel siyasetteki konumlarını maksimize etme hedefini sınırlandırmaya çalışmaktadır.
Kürt sorunu bitti ama Kürt milliyetçileri sorunumuz hâlâ devam ediyor.
[Sabah, 8 Mayıs 2015]