Başkan Trump’ın önümüzdeki günlerde İsrail’deki ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı verebileceği medyaya yansıdı. Eski ulusal güvenlik danışmanı M. Flynn’ın itirafçı olmasıyla soruşturmanın Trump’ın damadına ve oğluna ulaşması gündemde. Dahası, eski FBI direktörü J. Comey’i görevden alması sebebiyle Trump’ın kendisinin de başı dertte.
Böyle bir ortamda Kuzey Kore ile “maalesef savaşın çok yakın olduğu” en üst düzeyde tartışılıyor. Ve yine Ortadoğu’nun eskimeyen sorunu olan Kudüs’ün statüsü alevlendiriliyor. Trump bir seçim vaadini gerçekleştirerek İsrail lobisinin desteğini almaya çalışıyor olabilir. Bunun kendisini Kongre’de rahatlatacağı hesabını güdebilir. Ancak bu karar çok yönlü olarak ABD ve İsrail hesaplarını zora sokacaktır.
Filistin konusunda Tel Aviv’e hiçbir uluslararası baskı gündemde değil. Trump’ın seçilmesi ve damadı Kushner sebebiyle İsrail’in Washington’da menfaatlerini maksimize edeceği bir ortam oluştu. Tel Aviv, Moskova ile seçilmiş konularda işbirliği yapabiliyor. Bunun sayesinde Suriye’de tehdit gördüğü zaman Hizbullah ya da İran hedeflerini vurabiliyor. Son aylarda ise uzun süredir yakın çalıştığı BAE’nin yanına Körfez’in abisi S. Arabistan’ı ekledi. Bu ilişkileri gizli olmaktan çıkararak resmileştirme gayretinde.
“İran yayılmacılığı” tehdidini hem kendi güvenlik menfaatlerini sağlama alma hem de Körfez’le yakınlaşma için kullanıyor. İşte bu ortamda ne Filistin sorununda yeni bir adım atılması mümkün görünüyor, ne de Tel Aviv’i Doğu Kudüs’te yeni yerleşim yerleri kurmaktan kimse geri çevirebilir.
1- İsrail’i görünür bir aktör haline getirecek ve bölgesel kaostan istifadesinin saldırgan bir hal aldığı yönünde kamuoyu oluşacak.
2- İsrail-Körfez işbirliği konusu Arap halkları nezdinde tehlikeye girecek.
Suud müftüsünün “İsrail ile İran ve Hizbullah’a karşı işbirliği yapılabilir fetvası“ halklar nezdindeki meşruiyet sorununu çözemez. Unutulmasın, Kudüs meselesi İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kurulmasına sebebiyet vermişti. Ve sadece Filistin devletinin başkenti değildir, hâlâ İslam dünyasının en kritik, sembolik hassasiyetidir.
Bu çetrefilli barış arayışının kaç ABD başkanını eskittiğini de hatırlatmak gerekmez. Ezcümle Kudüs krizi ABD çıkarlarına hizmet etmeyecek. Washington’daki dağınıklık İran’a muhtaç olduğu, Körfez’e ise hiç istemediği bir müdahaleyi gerçekleştirecek. Arap Birliği’nin olağanüstü toplantı yapması boşuna değil.
[Sabah, 5 Aralık 2017]
Etiketler:
- Yorum
- ABD
- ABD Başkanı
- ABD Devlet Başkanı
- ABD Elçiliğinin Taşınması
- ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
- ABD'nin Ortadoğu Politikası
- Abdülfettah es-Sisi
- Amerikan Elçiliğinin Taşınması
- Apartheid
- Arap Birliği | Arap Ligi
- Arap İsyanı
- Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
- birleşik başkent
- Bölgesel Aktörler | Küresel Aktörler
- Doğu Kudüs
- Donald Trump
- Filistin
- Filistin Devleti
- Filistin Özerk Yönetimi
- Haydut Devlet
- Hizbullah
- İİT İstanbul Zirvesi
- İktidar
- Irak
- İran
- İslam
- İslam Coğrafyası
- İslam Dünyası
- İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)
- İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi
- İsrail
- İsrail İşgali
- İsrail Lobisi
- İsrail Sorunu
- İsrail-Filistin Barış Süreci
- İsrail-Filistin Çatışması
- İsrail-Filistin Sorunu
- İsrail'in Başkenti
- Jared Kushner
- Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti | Kuzey Kore
- Kudüs
- Kudüs’ün Statüsü
- Mezhepçi yayılma
- Mısır
- Ortadoğu
- Provokatif ABD Dış Siyaseti
- Recep Tayyip Erdoğan
- Riyad
- Riyad Zirvesi
- Sabah Gazetesi
- Savaş
- Şii
- Siyonizm
- Sünni
- Suriye
- Suriye İç Savaşı
- Suriye Krizi
- Suudi Arabistan
- Trump Yönetimi
- Trump'ın Kudüs Kararı
- Ulusal Güvenlik
- Washington