Çin

Korona Diplomasi Zamanı

Mesele ABD ve Çin arasındaki propaganda savaşına bırakılamaz. Uluslararası iş birliğine, dayanışmaya ve koordinasyona geçmek gerekecek. Yoğun korona diplomasisi için liderler geç kalıyor. Erdoğan'ın üç Avrupalı liderle yaptığı toplantı bunun ilk örneklerinden birisi olarak görülebilir. Doğru, ilk bencil, sorumsuz hatalar yapıldı. Çin, virüs hakkındaki bilgileri saklayarak salgını pandemi haline getirdi. İtalya ve İran tedbir almakta geciktiği için çok sayıda ölümle yüzleşti. Salgını en başta "ufak bir sorun" olarak gören ABD Başkanı Trump da nihayet pandemiyi kabullendi. Herkes bir yandan başının çaresine bakarken diğer yandan virüsle ortak mücadelenin yollarını aramalı. Geç kalmayalım, şimdi korona diplomasi zamanı.

Koronavirüs ile mücadelede sembol isim haline gelen Sağlık Bakanı Koca, dün “herkesin kendi olağanüstü halini oluşturmasını” tavsiye etti. Bu tavsiye, virüsle mücadelede radikal kararlar alan Türkiye’nin henüz devlet eliyle sokağa çıkma yasağı uygulama noktasında olmadığını ifade ediyor. Ve bireysel tedbirlerin önemine dikkat çekiyor. Ancak “kendi olağanüstü halini oluşturma” fikri bugün dünyanın önde gelen ülkelerinin salgınla mücadelede ne yaptığını da kısaca özetliyor. Her ülke kendi devlet kapasitesine göre tedbirlerini alıyor. Yani herkes, bir tür “başının çaresine bakma” halinde. Felaket durumunda herkesin önce kendine odaklanması beklenecek bir tavır. Ülkelerin temel ihtiyaç ürünlerinde (sağlık başta olma üzere) kendine yeterliliği arayacağını görüyoruz. Ancak mesele, küreselleşmenin bittiği ve ulus devletlerin yeni dünyasının geldiği teziyle anlatılabilecek kadar basit değil.

İlk tepkilerde dayanışma yok ama…

Evet, “uluslararası iş birliği, dayanışma ve koordinasyon” gibi kavramların salgına ilk tepkide hızla çöktüğünü gördük. AB ülkelerinin İtalya ve Sırbistan’a bile sağlık malzemesi vermemesiyle Avrupa dayanışmasının “tatlı bir masal” olduğunu gördük. İtalya Lig Partisi lideri Salvini “İtalya’nın tek ihtiyacı olan şey yardımdı ancak sadece yüzüne bir tokat yedi. Avrupa’dan gelen tek yardım borsa çöküşüne neden olmak” cümlelerini kurmak zorunda kaldı. Gerçi AB’nin mülteciler konusundaki acizliğini gördüğümüzden bu son tavrından şaşırttığını söyleyemeyiz. Yine, BM Genel Sekreteri Guterres’in, “virüsün özellikle dünyanın en savunmasız bölgelerinde orman yangını gibi yayılmasına izin verirsek milyonlarca insan ölecek. Ortak bir düşmanımız var ve bir virüsle savaşıyoruz” uyarısını dinleyen bir başkent var mı bilmiyorum.

Böyle bir küresel salgında liderlik göstermesi beklenebilecek ABD Başkanı Trump, uluslararası örgütleri harekete geçirmeye yönelmedi. AB ve diğer kuruluşlar da sessiz. Bu salı Başkan Erdoğan’ın İngiltere, Fransa ve Almanya liderleri ile yaptığı telekonferanstan başka bu konuda, en azından benim bildiğim, üst düzey bir toplantı yapılmadı. Kasım ayındaki başkanlık seçimlerinin tehlikeye girdiğini gören Trump, virüsün yayılmasında Çin’in sorumluluğunun altını çizmekle meşgul. Kampanyasını da muhtemelen “Çin virüsünün ABD’ye verdiği zarar” teması üzerine oturtacak. İyi de; bugünkü gidişat uzun vadede ne kadar sürdürülebilir? Sözgelimi küresel ekonomide tedarik zinciri kırıldığında halklar refahlarının dramatik azalmasına hazır mı? Malların, insanların ve sermayenin dolaşımı nereye kadar sınırlandırılabilir?

Henüz krizin başındaysak…

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, salgınla ilgili olarak “henüz krizin başındayız” diyor. Yani Koronavirüs salgını ile mücadele uzun vadeye de yayılmak durumunda. Eğer şimdiden “Korona öncesi ve sonrası” diye tasnifler yapılmaya başlandıysa mevcut salgının yaşadığımız dünyayı radikal bir şekilde değiştireceği aşikar. Bu değişimin ekonomiden gündelik hayata uzanması ve bütün sosyal formları da dönüştürmesi bekleniyor. Yani, virüsle mücadele haftalar, aylar değil de yıllar sürecekse ilk tepki olan “başının çaresine bakma” yaklaşımıyla bu başarılamaz.

Mesele ABD ve Çin arasındaki propaganda savaşına bırakılamaz. Uluslararası iş birliğine, dayanışmaya ve koordinasyona geçmek gerekecek. Yoğun korona diplomasisi için liderler geç kalıyor. Erdoğan’ın üç Avrupalı liderle yaptığı toplantı bunun ilk örneklerinden birisi olarak görülebilir. Doğru, ilk bencil, sorumsuz hatalar yapıldı. Çin, virüs hakkındaki bilgileri saklayarak salgını pandemi haline getirdi. İtalya ve İran tedbir almakta geciktiği için çok sayıda ölümle yüzleşti. Salgını en başta “ufak bir sorun” olarak gören ABD Başkanı Trump da nihayet pandemiyi kabullendi. Herkes bir yandan başının çaresine bakarken diğer yandan virüsle ortak mücadelenin yollarını aramalı. Geç kalmayalım, şimdi korona diplomasi zamanı.

[Sabah, 21 Mart 2020]

Küresel bir tehdit oluşturan yeni tip Koronavirüs (COVID-19) ile mücadele sürecini inceleyen SETA çalışmaları

Etiketler: