CREATOR: gd-jpeg v1.0 (using IJG JPEG v80), quality = 100

Keşmekeşin İçinde

3. çeyrekte durağan bir resim veren sanayi verilerinin son çeyrekte hızlandığına şahit olduk. Bu kapsamda ilgili sanayi göstergelerinin, özellikle tüketimde bir kıpırdanmayı sinyallediği de göze çarpıyor.

Üzücü gelişmelerin yaşandığı vatanın her bir sathında el ele müdafaaya son derece ihtiyaç varken, acılarımızla dahi tamir olmayan birlik bozukluğumuz yıpratıyor, endişe veriyor. Öte yandan şu dönemde bir diğer kritik kaygım da, bu keşmekeşin içinde ileriye bakma yetimizi kaybetme riskimiz. Terör başta olmak üzere, bunca sıkıntıyla baş etmeye çalışmak, elbette mesai ve enerji alıyor. Almak da zorunda… Ve işte tam da bu yüzden, yaralarımıza uzun vadede merhem olacak geleceğin refahına dair meselelere ilişkin odağın şimdilerdeki yoğunluk derecesinden endişe etmemek elde değil.

Elbette söz konusu meseleler, sosyal ve kültürel temelli olduğu gibi, bu köşenin alanı olan ekonomiyle de yakından alakalı. Hatta geçtiğimiz Ağustos ayında yazmıştım: “Ülke doğusundan batısına terör olaylarıyla sarsılırken, bir şehit haberini bir diğeri kovalarken, ekonomi konuşmanın kolay olmadığını itiraf etmem gerek. Bununla birlikte, şu karmaşa içinde dahi odaklanabilmemiz ve gerek ulusal gerekse uluslararası ekonomiyi iyi takip etmemiz gerekiyor.”

7 ay sonra bugün de bu böyle. Sarsıcı olayların içinde arka plana atılabilecek ekonomi, aslında tam da aksine, inatçı bir tutumla önceliklerimizden olmak zorunda. Kastım, hem gidişatı iyi okumak, hem de icraata odaklanmakta.

GERİDE KALAN

Bu düşüncelerle birlikte, bugün gidişatımız bağlamında spesifik olarak iktisadi aktivitenin performansına şöyle bir bakalım. Bu doğrultuda öncelikle belirtmek gerekir ki; 31 Mart günü açıklanacak GSYH verileriyle, 2015 son çeyrek ve yıl genelindeki vaziyetimiz ortaya çıkacak. Haftaya bunun analizini yapacağım ancak şimdiden hiç de fena olmayan bir rakam beklediğimi belirteyim. Nitekim son çeyrekte hızlanmış olmamız muhtemel.

İlgili göstergelerin öne çıkanlarından kısa kısa bahsedecek olursam da; bir kere, 3. çeyrekte durağan bir resim veren sanayi verilerinin (takvimsel pozitiflikler içermekle birlikte) son çeyrekte hızlandığına şahit olduk. Bu kapsamda ilgili sanayi göstergelerinin, özellikle tüketimde bir kıpırdanmayı sinyallediği de göze çarpıyor. Bununla birlikte bir kısım çelişkili veriler var olsa da, söz konusu dönemdetüketimin yine büyümeyi sürükleyici unsur olduğu ve iç talebin, verdiği desteği sürdürdüğü ifade edilebilir. Öte yandan net ihracatın etkisi de, daha olumluya dönme yönünde bir görünüm çiziyor.

SANAYİDEN SİNYALLER

2015 bu şekilde geride kalmakla birlikte, 2016’nın ilk habercileri de çoktan gündemimize oturmaya başladı. Bu çerçevede sanayi üretimi, Ocak ayında yıllık bazda %3,6’lık bir endeks artışı kaydederek yıla mütevazı bir giriş yaptı. Takvimsellikten arındırıldığında %5,6’ya işaret eden bu performansta imalat sanayii motor güç olurken, kapasite kullanım oranı da ilk çeyrekte önceki yılın aynı dönemine göre %1,6 artışa işaret etti.

Öte taraftan, bunca hengamenin içinde en merak edilen faktörlerden biri güven derseniz; 1. çeyrek genelinde güvenin tüketici açısından bir bozulma yaşadığı, spesifik olarak Mart ayında ise sakinleştiği gözleniyor. Reel kesimde ise, ilk çeyrekte bir iyileşme var. Söz konusu toparlanma, mevsimsel etkiler taşımakla birlikte, özellikle gelecek 3 aya dair üretim, istihdam, ihracat kalemlerinden ileri geliyor. Ayrıca Mart ayı özelinde, tüketici ve reel kesimdeki olumlu hareket bir yana, hizmet ve perakende ticaret sektörlerinde de bir diriliş söz konusu…

DIŞ TİCARET VE BEKLENTİLER

Dış ticaret rakamlarını daha önce analiz edip dikkatinize sunmuştum ancak önümüze bakacak olursak, ihracat açısından; malum olumsuzluklar bir yana, yukarı yönlü sinyaller veren belli başlı pazarlar ile euro/dolar paritesinde gelecek yumuşamalar, 2016 ihracat rakamlarında toparlanmayı desteklemeye aday. Avrupalı ortaklar gelir elastik ihracat yapısıyla umut verirken, Ocak ayı verileri, AB-28’in bölge dışından yaptığı Euro bazında ithalatın %4 gerilediğini ancak Türkiye’den yaptığı ithalatın %2 arttığını gösteriyor.

Diğer taraftan ithalatımızın gerilemesinde, büyük ölçüde fiyat unsuru ve buna istinaden enerji, temel etken olmaya devam ediyor. Bu seyirden ciddi olumlu destek alan cari işlemler dengesinin, Ocak itibariyle 31,9 milyar dolar yıllıklandırılmış açığa ulaşmış olması riskleri azaltan bir görünümken, turizm gelirlerinin Rusya ile aldığı ve alacağı darbeye, son terör hadiselerinin de tuz biber olacağı aşikâr…

Tam bu noktada, sürdürülebilir bir finansman gereksiniminin giderilmesine yönelik güven ve cazibe unsurlarının güçlendirilmesinin, kritik mahiyetini koruduğunu tekrarlamam gerek. Ayrıca, kırılganlıkları henüz onarılamayan mevcut küresel konjonktür, Türkiye ekonomisine tehditlerin yanısıra ayrışma fırsatları da sunarken, reform dostu görüntünün icraatçı bir boyuta geçip geçmeyeceğinin, önümüzdeki dönemin ana belirleyicilerinden olacağını yineleyeyim.

Ve sözde son, lakin önemde öncelikli olarak; yakın geleceğe dair bir diğer kritik husus olarak, Merkez Bankası kararları ile bağımsız duruşunun ve kurumdaki yeni dönemde liyakat düzeyi çerçevesinde oluşacak algının ehemmiyetini altını çize çize yazmadan geçsem olmazdı.

[Yeni Şafak, 25 Mart 2016]

Etiketler: