Kepenk Kapatmanın Anatomisi

Siyasal rekabetin yoğun yaşandığı ve seçim sonuçlarının en çok merak edildiği yerlerin başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi geliyor. 

 Partilerin bölge mitinglerine yüklenen anlam, liderlerin konuşmalarının oluşturduğu heyecan, basının ve toplumun ilgisi, bunu açıkça ortaya koyuyor. Liderlerin diğer illerdeki mitinglerine nazaran burada yaptıkları mitingler daha büyük bir ilgiyle izlenirken, verdikleri mesajlar daha fazla merak ediliyor.

Bölgenin son 30 yılda aşırı politize bir yer haline gelmesi, Kürt sorununun çözümü konusunda oluşan yüksek beklenti, eylemsizlik döneminde yapılan operasyonlar, Kılıçdaroğlu’nun üçüncü bir aktör olarak denkleme girmek istemesi, BDP ile AK Parti arasında devam eden sert mücadele ve PKK’nın yükselttiği toplumsal basınç bölgede nabzın hızlı atmasına neden oluyor. Bugünden görünen o ki bu yüksek tansiyon kısa vadede kolay kolay düşmeyecek.

Hızla çeşitlenen ve artan sivil itaatsizlik eylemlerine, kepenk kapatma eyleminin eklenmesi Kürt sorununun ne kadar hassas bir toplumsal zemine ve ne kadar karmaşık bir politik arka plana oturduğunu bir kez daha gösterdi. Kepenklerin ‘kapatıldığı mı’, ‘kapattırıldığı mı’ soruları çerçevesinde yürütülen tartışma konuyu yakından takip edenler için fazla bir anlam ifade etmiyor. Kepenk tartışmasını özne üzerinden değil, nesne üzerinden yapmak gerekiyor. Başka bir ifadeyle ‘gönüllü mü kapatılıyor’ yoksa ‘zorla mı kapattırılıyor’ parantezine girmeden, ‘kim’ sorusundan daha çok ‘neden’ sorusunu tartışmak gerekiyor.

DÜN OHAL, BUGÜN PKK!

Kepenk kapatma, devletin yanlış politikaları karşısında mağdur olan bir siyasi hareketin kendini ifade etmek için metazoru bulduğu bir direnme biçimiydi. 90’lı yılların ‘düşük yoğunluklu savaş’ döneminde halkın protestosunu ortaya koymak için başlattığı bu uygulama büyük bir değişim geçirerek bugün bambaşka bir noktaya geldi. OHAL’in hukuk dışı uygulamaları karşısında örgütün bir toplumsal direnç oluşturmak ve kamuoyuna mesaj vermek amacıyla başlayan kepenk kapatma eylemleri zaman içinde toplumsallaşarak kitlesel bir nitelik kazandı.

Bölgedeki ilk kitlesel kepenk kapatma eylemi 10 Temmuz 1991’de HEP İl Başkanı Vedat Aydın’ın cenazesinin defnedilmesi sonrasında yaşandı. Vedat Aydın’ın faili meçhul bir cinayete kurban gitmesi ve cenazesinin kaldırılması sırasında çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi bölgede infiale yol açtı ve ilk defa Diyarbakır’da tüm kepenkler kapatıldı. Doksanlı yıllarda Diyarbakır’da doğan bu eylem kısa sürede tüm bölgeye yayıldı kepenkler sık sık kapatıldı.

OHAL’in, olağan dışı eylemlerine karşı oluşan bir ‘sessiz’ tepkiye dayanan ve çoğunlukla insanların gönüllü olarak katıldıkları bu eylem bugün kerhen yapılan güç mücadelesine dönmüş durumda. Bölgede yaşanan normalleşme karşısında örgütün geçmişin eski yöntemlerine dönmesi kendisi hakkında şüphelerin artmasına yol açıyor. Dün insanların HADEP’in seçim bürosuna gitmesi güvenlik kuvvetleri eliyle engellenirken bugün benzer bir uygulamanın örgüt tarafından Adalet ve Kalkınma Partisine karşı yapılması yaşanan akıl tutulmasını gösteriyor. 

Kim kapattırırsa kapattırsın Kürtler mağdur oluyor: PKK kepenklerin zorla değil, gönüllülükle kapatıldığını söyleyip kendini savunsa da, örgüte destek veren esnafın dahi kepenklerini ‘kerhen’ kapattıkları biliniyor. Diyarbakır kent merkezinde oyu yüzde 60’a varan bir partinin böylesine bir eylem yapması kendi tabanını cezalandırmaktan öteye geçmiyor. Geçmişte toplumsal bir taban bulmak ve kitleselleşmek amacıyla başvurulan bu eskimiş yöntem, dağda olduğu kadar şehirde de güçlenen örgüt için ciddi bir çelişki oluşturuyor.  

Sebepler aynı, yöntem ve sonuçlar farklı: Geçmişle mukayese edildiğinde kepenklerin kapatılmasının sonuçları aynı olsa da yönteminin ve sonuçlarının farklı olduğunu görüyoruz. Dün askerin veya polisin haksız uygulamalarına karşı Kürtlerin sesini duyurmak için başvurulan eylem bugün PKK’nın kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri baskılamak için kullandığı bir yönteme dönüşmüş durumda. Gelinen noktada kepenkler Fırat Haber Ajansına konulan küçük bir bildiriyle herhangi bir ilana gerek kalmadan otomatik olarak sağlanıyor.   

Mahalle baskısı kepenkleri kapattırıyor: Bir sokakta bulunan 100 esnafın 60’ı kepenklerini gönüllü olarak kapatıyorsa 40’ı da komşuları kapattığı için oluşan ‘mahalle baskısından’ kapatıyor. Kepengi kapatmamak belirsiz bir tarihte, belirli insanlar tarafından ölçüsüz bir şiddete davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Hakkâri’de son 30 gün içinde 16 kez kepenklerin kapatılmış olması hadisenin gerçek boyutlarını ortaya koyuyor. Dün OHAL valiliği kepenklerin neden kapatıldığını ve derhal açılmasını isterken, bugün kepengini açan esnaf ‘işbirlikçi ve hain’ ilan ediliyor.

Örgüt sekter bir yapı kurmak istiyor: Geçmişte Kürt sorununda farkındalık oluşturmak ve probleme dikkat çekmek amacıyla yapılan eylemler bugün bölgede sekter bir yapı kurmak amacıyla gerçekleştiriliyor. Kürt siyasetinin kendini ifade etme yolları büyük ölçüde kapalıyken halkın devlete olan ‘gönül kırgınlığını’ ifade etmek maksadıyla kapatılan kepenkler bugün PKK’nın hegemoni kurma amacına hizmet ediyor. Örgüt demokrasiyi getirmeyi değil, kendi iktidarını kurmayı önceliyor.  

Kepenk kapatmak güç gösterisi olarak görülüyor: Örgüt son dönemde Başbakan Erdoğan’a ve Ankara’ya ‘buraların kralı benim’ demek suretiyle meydan okurken, kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere ‘buralar benden sorulur’ ya ‘tabi’ olacaksınız ya da ‘tasfiye’ demek suretiyle mesaj veriyor. Gelinen noktada PKK kepenk kapatmayı bir güç gösterisi ve iktidar mücadelesinin bir kaldıracı olarak görüyor.

Bugün sadece kepenkler kapatılmıyor geçmişten farklı olarak kontaklar açılmıyor, sokağa çıkılmıyor ve insanlar en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. PKK’nın içine girdiği iktidar sarhoşluğu, bölge halkına geçmişte yaşanan baskı ve haksızlığın Kürtçe versiyonunu yaşatırken, bu tutum bölgede derin bir memnuniyetsizliğe neden oluyor.

Siyasal mesaj verilmek isteniyor: Kürt siyasi hareketi kepenkleri kapatmak suretiyle Ankara’ya siyasi bir mesaj vermek istiyor. Ancak kepenklerin bu denli sık kapatılması, verilmek istenen mesajın gölgelenmesine, vatandaşların mağduriyetine ve olayın başka türlü tartışılmasına yol açıyor.  

Dipte reaksiyona neden oluyor: Geçmişte OHAL Valiliğinin yaptığı kimi yanlış uygulamaların zaman zaman PKK tarafından yürütülüyor olması Kürt meselesinin son 30 yılda ne tür bir evrim geçirdiğini gösteriyor.  Dün, askeri, polisi, kontraları protesto etmek için başvurulan bir uygulamanın bugün Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek için kullanılması Kürtlerin akıllarında soru işaretleri oluşturuyor. Halk, örgütün Erdoğan’ı protesto ederken, Kılıçdaroğlu’na örtülü destek vermesini sessizce takip ediyor. Hakkâri ve Şırnak’ta Erdoğan’a karşı ilan edilen ‘sokağa çıkma yasağı’ Kürtlerin vicdanında derin yaralar açıyor.

Sivil Cuma, kepenk kapatma paradoksu: Kepenk kapatma eylemindeki çelişkileri anlamanın ve eylemin tutarlılığını sınamanın en iyi yolu alternatif cuma namazı kılınmasıdır. Cuma namazlarının camilerin dışında kılınması eylemlerine olayın doğası gereği örgütün müdahale etmemesi katılımın düşük kalmasına yol açıyor. Fakat kepenk kapatma eylemlerine, neredeyse esnafın tamamı tabi oluyor. Cuma eylemine katılmayan birisi kepengini kapatabiliyor ya da kepengini kapatan biri alternatif cumaya katılmıyor. Bu paradoks aslında ‘kapatma’, ‘kapattırma’ tartışmalarına dolaylı bir cevap veriyor.  

‘KEPENKLER KAPALI, GÖNÜLLER AÇIK!’

Kepenk kapatma olayının bu denli gündeme gelmesi Başbakan Erdoğan’ın Hakkâri ve Şırnak mitinglerinde kepenklerin tamamen kapalı olması ve örgütün bir nevi sokağa çıkma yasağı ilan etmesiyle yaşandı. Örgütün, Erdoğan’ı protesto etmek amacıyla halkın mitinge gitmesine ‘camdan engeller’ koyması bardağı taşıran bir uygulama oldu. OHAL döneminde ilan edilen sokağa çıkma yasağının bugün örgüt tarafından yapılması son dönemde PKK’nın içine girdiği derin çelişkiyi göstermesi bakımından manidar bir durum oluşturuyor.

Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde açılan ‘kepenkler kapalı, gönüller açık’ pankartı Kürtlerin içinde bulunduğu haleti ruhiyeyi fazla söze gerek bırakmadan yalın biçimde özetliyor. PKK’nın, Erdoğan karşıtlığı ve AK Partiyi cezalandırma üzerine inşa ettiği yeni hamlesi derinde ‘sessiz bir çığlığa’ yol açıyor. Toplumsal hassasiyetleri dikkate aldığını bildiğimiz PKK’nın son dönemde içine girdiği bu irrasyonel davranış kodu ve yaşanan ‘özgüven zehirlenmesi’ orta vade de bumerang etkisi yapıp istenmeyen sonuçlar doğurabilir. 

Açıkgörüş-05.06.2011

Etiketler: