İçimizdeki Almanlar

Neresinden bakarsanız bakın bugün Almanya, Türkiye'yi hedef almış durumda. Hem hükümet yetkilileri hem de medya sabah akşam Türkiye'ye saldırıyor.

Türkiye’nin başından türlü badireler geçti. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “Yeni bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz.” Tam bir yıl önce bu ülkede birileri iç savaş denemesi yaptı.

Komşularımızın neredeyse tamamı düştü. Ayakta bir tek Türkiye kaldı. Fakat hepimiz çok iyi biliyoruz ki, ülkemiz kuşatma altında. Amerika, Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği bir terör örgütüne açıktan destek verir hale geldi. En fazla ticaret yaptığımız Almanya zaten PKK terörüne destek verirdi.

Şimdi FETÖ’cüleri de sahipleniyor.

Neresinden bakarsanız bakın bugün Almanya, Türkiye’yi hedef almış durumda. Hem hükümet yetkilileri hem de medya sabah akşam Türkiye’ye saldırıyor. Alman gazeteleri her hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resimleriyle çıkıyor. Hakaretler yağdırıyor.

Fırat Kalkanı Operayonu’nda kullandığımız Leopar tanklarının yedek parçalarını ve mühimmatlarını vermediler. Bugün Türkiye’nin yerli silah sanayisini geliştirmeye çalıştığının farkındalar ve bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Silah sanayisini ilgilendirebilecek her türlü malzemenin satışını yasakladılar.

Alman firmalarına “Türkiye’ye yatırım yapmayın” diyorlar. Var olan yatırımları çekmelerini istiyorlar. Gerçi bu anlamda Alman hükümetinin çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Dört Alman firması enerji ihalesine katıldı. Ve en iyi teklifi Alman ortaklı bir konsorsiyum verdi.

Bu Alman firması rekor bir fiyatla Türkiye’ye enerji yatırımı yapacak.

Ama maalesef içimizde de Almanlar gibi düşünenler var.

Türkiye’ye yatırım yapmayın diyorlar. Gezi ayaklanması sırasında çıkmıştı böyle hainler.

Türkiye’yi batırmak için alışveriş yapmayalım diyorlardı. Sonra bazıları yabancı ülkeleri müdahaleye çağırıyordu. Ekonomiyi batırırsak hükümet de batar diyenler çıktı.

Dikkat edin FETÖ’cüler de kullandı benzer ifadeler. “NATO Türkiye’ye müdahale etmelidir” bile dediler.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan Lahey de yargılanacak” dediler.

Hainlerin her türlüsü bir şekilde kendisini yurtdışıyla ilişkilendirdi.

Hadi bunlar tamam. Fakat ana muhalefet partisi liderine ne dersiniz?

Almanlara açıkça Türkiye’nin güvensiz bir yer olduğunu söylemiş. Turistlere gelmeyin demek istiyor. Antalya gibi tatil merkezleri kaç yıldır turist sayısındaki azalmadan şikayet ederken, ana muhalefet partisi genel başkanının ettiği lafa bakar mısınız? Şimdi hiç kimse çıkıp ortaya demeyecek mi? Yahu sen şimdi nasıl gidip oy isteyeceksin turizm sektöründe geçinen insanlardan? Böyle muhalef olur mu?

Nasıl bir sorumsuzluktur bu? Türkiye’ye her türlü ihaneti etmiş tiplerin kullandığı dili kullanmak yakışır mı bir siyasetçiye?

Sen kimden yanasın?

Bence Sayın Kılıçdaroğlu hiç lafı eğip bükmeden tüm ülkeden acilen özür dilemeli. “Yabancı basına beyanat verirken maksadını aşan ifadeler kullanmışım” demeli. “Yok efendim ben öyle demedim.” “Şunu dedim.” “Aslında bunu demek istedim” falan gibi laflar ederse daha da batar.

Lafın eğilecek bükülecek tarafı yok. Zaten Kılıçdaroğlu toplumda sürekli içi boş suçlamalar üreten bir lider olarak biliniyor. Bu sefer de yurtdışında Türkiye’yi kötüleyen bir imaj üretmesi hem kendisi hem de siyasal hareketi için affedilmez bir hata olur. Bazı şeyler vardır. Dönüşü olmaz.

Türkiye’yi yurtdışında suçlamak ve kötülemek böyledir. İşte bu nedenle Kılçdaroğlu başta turizmciler olmak üzere tüm halktan özür dilemeli.

[Takvim, 08 Ağustos 2017]

Etiketler: