HDP’nin Alevilik Bildirgesi ve ‘Uydurma’ Manevra Arayışları

HDP'nin laikliği, din işlerinin uzağında olmanın verdiği konforla, retorik dolu ve suya sabuna dokunmayan bir çizgi izliyor.

HDP’nin Alevi Konferansı sonrası açıkladığı 19 maddelik sonuç bildirgesinde Diyanet İşleri Başkanlığının lağvedilmesi ve tüm inançların sivil alana bırakılması gerektiği yer aldı. Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun hemen kaldırılması ve devletin din alanından elini çekmesi gerektiği gibi birbirinin uzantısı birkaç madde bildirgenin ana teması idi. Alevilerin taleplerine çözüm üretilirken toplumsal bir uzlaşı gerekliliğinin tüm taraflarca fark edilmiş olması DİB’nin kaldırılmasına dair önerileri zayıflatıyor. Diyanet kurumunun Sünni toplumda itibarının yüksek ve işlevinin tartışmasız olduğu biliniyor. Bununla beraber Alevilerin sorunlarının büyük bir kısmının DİB’in varoluşu, yapısal özellikleri ve esasında daha genelde Türkiye’deki din-devlet ilişkileri ile ilgili olduğu da konuyla ilgilenen herkesin malumu.

HDP’nin ‘devletin dinden elini çektiği özgürlükçü laik bir hayat’ beklentisi bu alandaki kimlik mücadelelerini görmezden gelen ve Türkiye’deki din işlerine tepeden bakan bir tavrın neticesi. Alevilerin önemli bir kesimi de bunun farkında ve Diyanet’in varlığına karşı olmalarına rağmen Alevi talepleri bağlamında çoğunlukla kurumun lağvedilmesini değil yeniden yapılandırılmasını talep ediyorlar.

Esasında Alevilerin bu konudaki yaklaşımı Türkiye’deki din-devlet ilişkilerinin sorunlu bir alanı ile ilgilidir. Diyanet kurumunun kaldırılmasını değil yeniden yapılandırılmasını ya da bir şekilde Alevilerin de temsil edileceği bir yapıya dönüştürülmesini istiyorlar. Burada Alevilerin büyük çoğunluğu Sünni kesimle karşı karşıya gelmek istemediklerini, hatta bu algının kendilerini rahatsız ettiğini, asıl sorunun devletin kurumlarında kendilerine yer bulamamak ve temsil edilememek olduğunu ifade ediyorlar.

 

YAPAY ÖNERİLER

Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun kaldırılması yine çok önemli ve fakat ideolojik tartışmalara kurban edilen konulardan biri. Aleviler kanunun kaldırılması gerektiğini düşünmelerine rağmen Türkiye’nin laiklik ilkesinin zarar görebileceğinden ve dini cemaatlerin kontrolünün zorlaşacağından endişe ediyorlar. Burada devletin idealize edilen kurumsallaşması ya da vatandaşlık hakları ile toplumun yapısal gereklilikleri arasında çekişmeli bir alan ortaya çıkıyor. HDP’nin ideolojik duruşu ile kanunun kaldırılmasını talep edişi arasında tutarlılık olsa da, pratikte ortaya çıkacak sorunlara ilişkin sahici bir kaygı taşımaması ya da çıkabilecek sorunları ideolojisi açısından işlevsel görmesi mümkün.

Netice itibariyle HDP’nin laikliği, din işlerinin uzağında olmanın verdiği konforla, retorik dolu ve suya sabuna dokunmayan bir çizgi izliyor. Çözüm olarak sunduğu Diyanet’in lağvedilmesini ya da Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun kaldırılmasını derinlemesine tartışacak formasyonu üretemediğinden bu alandaki önerileri de son derece yapay kalıyor. Bildirgede ‘Aleviliğin kendi öz dinamikleri’ ifadesinin içeriğinin boş bırakılarak Aleviliğin yaşatılması için elzem olan kurumsallaşmadan söz edilmemesi bunun göstergesi. Geleneksel Aleviliğin temel direği olan ocak sisteminin modern kurumlara adaptasyonundan kaynaklanan problemlere işaret etmek yerine ocak sisteminin inanç sahiplerinin ana dillerine vurgu yapılması gibi.

Kürt hareketinin manifesto tarzı üslubu son dönemde içinde Aleviliğin de yer aldığı farklı eklemlenmelere açık görünüyor. Bildirgede ekoloji, kadın hakları, eşit temsiliyet, kentsel dönüşüm, iç güvenlik yasası gibi konular yer almasına rağmen, Türkiye’deki Alevilerin kimlik taleplerine ilişkin inandırıcı bir öneri yok. Çözüm sürecini ele alan madde ile ideolojik dozajı

Etiketler: