Gözlem Noktası Planı: Amaç Bölgenin Güvenliği

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Suriye Geçici Hükümetine bağlı Suriye Milli Ordusunun (SMO) başlattığı Barış Planı Harekatı kapsamında, Fırat Nehri’nin doğusundan Irak sınırına kadar olan bölgede gözlem noktalarının …

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Suriye Geçici Hükümetine bağlı Suriye Milli Ordusunun (SMO) başlattığı Barış Planı Harekatı kapsamında, Fırat Nehri’nin doğusundan Irak sınırına kadar olan bölgede gözlem noktalarının kurulacağı açıklandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde, yabancı medya temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda, güvenli bölgede 12 gözlem noktası kurulacağını duyurdu.

Gözlem noktası nedir?

Uzmanlara göre, gözlem noktaları geleneksel askeri üslerden daha küçük, çatışma bölgelerinde sivillerin emniyetinin sağlanması, askeri hareketliliğin yakından gözlenmesi, terör yapılarının yakından takip edilmesi ve mülteci akınının önlenmesi gibi amaçlarla inşa ediliyor.

Gözlem noktaları, lojistik ve ikmal yollarının güvenliğinin sağlanabileceği alanlara ve gözlem noktasının güvenliği esas alınarak kuruluyor.

Fırat’ın doğusunda Ayn el-Arab’dan başlayarak Irak sınırındaki Malikiye’ye kadar devam eden, 444 kilometre uzunluğunda, 32 kilometre derinliğindeki güvenli bölgede yer alacak 12 gözlem noktasını Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ile konuştuk.

“Bölge halkının güvenlik ve asayişi korunacak”

Gözlem noktaları, çatışma bölgelerinde çeşitli amaçlar doğrultusunda kurulan, askeri üsten daha küçük, tahkimatlı ve terör örgütlerinin her türlü saldırısına karşı korunaklı şekilde inşa ediliyor. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda kurmayı planladığı gözlem noktalarını askeri açıdan şöyle ifade etti:

“Bölgede güvenliği ve kamu düzenini sağlayacak önleyici müdahale gücü olup, asayiş ve kolluk kuvvetidir. Gözlem noktaları, tahkimatlı, güvenli küçük yapılar olup, herhangi bir tanksavar silahına karşı koyabilecek şekilde inşa edilmiştir. Terör örgütlerinin uzaktan geliştirdiği, insana duyarlı küçük radarlar, havadan ise insansız hava araçları (İHA) kontrol edilerek olası sızma, sabotaj ve bombalı intihar saldırılarını önlemeye yöneliktir. Suriye’de güvenli bölgede konuşlandırılacak olan gözlem noktaları, bölge halkının güvenlik ve asayişini korurken, komuta kontrol ve istihbarat sistemleriyle donatılmak suretiyle olası bir saldırı halinde, Türkiye’deki sınır karargahları ile irtibatta olacaktır ve saldırı halinde acil müdahale güçleri bölgeye sevk edilerek terör örgütünü imha edecektir.”

Gözlem Noktası Planı: Amaç Bölgenin Güvenliği

Gözlem noktası neden kurulur?

SETA’dan Can Acun, Türkiye’nin Astana süreci kapsamında İdlib’de 12 gözlem noktası kurduğunu, bu gözlem noktalarının mülteci akınının önlenmesi, İdlib’in rejimin kara saldırılarından korunması ve sivil kayıpların önüne geçilmesi gibi önemli görevler ifa ettiğini belirterek, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda neden gözlem noktaları kurmak istediğini şu sözlerle anlattı:

“Türk ordusunun tamamen kontrol etmediği alanlarda, özellikle bu gözlem noktaları terör örgütünün varlığını eliminize edecek, bölgede bir şekilde farklı kimliklerde bulunmasını engelleyecek. Yine Türk sınır hattını ve bölge halkını tehdit etmesini engelleyecek şekilde bölgede konuşlanmak istiyor Türk ordusu. Bu bağlamda, şu anda meskun mahal açısından çok yoğun nüfusa sahip olan Tel Abyad ve Rasulayn hattının dışındaki bölgelerde, özellikle Ayn el-Arab’da, Kamışlı’da, Malikiye bölgesinde gözlem noktaları oluşturulabilir.”

Mesut Hakkı Caşın ise konuya uluslararası hukuk açısından bakarak, temel hedefin bölgedeki sivillerin ve ülkenin sınır güvenliğinin korunması olduğunu vurguladı. Caşın ayrıca, gözlem noktalarının Avrupa’nın güvenliğine de doğrudan katkı yaptığını aktardı.

Caşın sözlerine şöyle devam etti:

“Uluslararası hukuk açısından bakıldığı zaman Türkiye, tıpkı Irak’ta olduğu gibi PKK’nın saldırılarına karşı kendi egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunması ve vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanması için bu gözlem noktalarını inşa edecektir. Ancak söz konusu gözlem noktaları, bölgeye yerleştirilmesi planlanan 1 milyona yakın Suriyeli sığınmacının can ve mal güvenliğini ve burada kurulacak kamu düzeninin muhafazası açısından büyük öneme haizdir.

Ayrıca insani ve terörle mücadele hukuku açısından bölgedeki DEAŞ saldırılarının önlenmesi, güvenli bölge sınırları içerisindeki DEAŞ’lı mahkumların muhafazası ve kamplardaki kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanması açısından da gözlem noktaları hayati bir girişimdir. Altı çizilmesi gereken bir diğer husus ise, söz konusu gözlem noktaları Avrupa’da terör eylemi yapmak isteyen YPG/PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin önlenmesi açısından da Avrupa güvenliğine önemli katkılar sağlayacaktır.”

Gözlem noktaları askeri üs mü?

Dünyada birçok devletin farklı bölgelerde çok sayıda askeri üssü var. Ancak gözlem noktaları askeri üsten hem büyüklük hem de askeri nitelik açısından farklılık gösteriyor.

Can Acun’a göre, fark şu:

“Gözlem noktaları askeri üslerden kısmen daha küçük ölçekte. Temelde askeri harekat ve faaliyetler yapmaktan ziyade, bölgedeki askeri varlığı ve terör örgütlerini gözlemleyip bunları engellemeye yönelik bir işlevselliği var. Tabii askeri gözlem noktalarının kapasitesi, bölgedeki tehdit algısına göre değişebilir. Mesela İdlib’de bulunan 12 gözlem noktası aynı askeri mevcudiyete sahip değil. 250-300 kadar asker de olabilir, daha az da olabilir.”

Mesut Hakkı Caşın ise gözlem noktalarının askeri üslerle karıştırılmaması gerektiğini düşünüyor. Türkiye’nin kurduğu ve kurmayı planladığı gözlem noktalarının kalıcı olmadığını dile getiren Prof. Dr. Caşın, gözlem noktalarının sınırdaş ülkelerinin sınır güvenliğini sağlayamamasından doğduğuna işaret etti.

“Burada aslolan şey şu; buradaki gözlem noktalarının amacı sivilleri korumaktır. Bunun altını çizmek gerekiyor. Bir diğer konu ise, sınırlar, iki sınırdaş devletin kolluk kuvvetleri tarafından veya askerleri tarafından korunur. Halbuki burada, Irak’ta da olduğu gibi, yaklaşık 8 senedir Suriye kuvvetleri sınırı koruyamıyor. Öte yandan bu üsler kalıcı değildir; Suriye normalleşip, seçimler yapıldıktan sonra bu birlikler geri çekilecektir.”

Dünyada örnekleri var mı?

Dünyada en fazla askeri üsse sahip ülke ABD. Gözlem noktaları konusunda da ABD başı çekiyor. ABD’nin 9 yıldır iç savaşın pençesinden kurtulamayan Suriye’de 18 askeri üssü veya gözlem noktası var.

Can Acun, birçok çatışma alanında bu tarz yapıların olabileceğini belirterek, Suriye sahasında da ABD’nin birçok gözlem noktası olduğunu hatırlattı.

“Suriye sahasında ABD’nin birçok gözlem noktası vardı. ABD, askeri üslerinin yanı sıra, daha küçük gözlem noktaları da oluşturmuştu. Mesela Ayn el-Arab’daki Miştanur tepesinde ABD’nin, Fransız özel kuvvetleri ile beraber bir gözlem noktası vardı. Yine farklı bölgelerde de buna benzer gözlem noktaları mevcuttu. Tel Abyad-Rasulayn hattındaki dağlık alanlarda toplam 4 noktaları vardı. Bunlar, askeri uygulamalarda, özellikle çatışma dinamiklerini bir şekilde gözlemleyebilmek için, terör unsurlarının bölgeden çekilip çekilmediklerini saptayabilmek adına, anlaşma çerçevesinde oluşturulmuş yapılar oluyor genelde. ABD’nin gözlem noktaları, Türk ordusunun hareketli olduğu alanlarda, Türk ordusunun YPG/PKK’yı vurmasını engellemek için kurulmuştu.”

En başarılı örnekler Türk gözlem noktaları

Türkiye İdlib’de şu ana kadar 12 gözlem noktası kurdu. Can Acun’a göre, dünyada gözlem noktalarını uygulayan en başarılı ülke Türkiye.

“Gözlem noktaları, çatışma alanında bu tarz yapılar olabiliyor. Ancak şunun altını çizmek istiyorum: Dünyada en başarılı şekilde uygulanan model, Türkiye’nin İdlib’de kurduğu gözlem noktaları oldu. Bu anlamda hem Türk hem Rus hem de İranlıların bölgede çeşitli gözlem noktaları var. Bu gözlem noktaları, İdlib’in karadan işgal edilmesinin önüne geçilen bir süreci de beraberinde getirdi. Tabii birçok dinamikle birlikte değerlendirmek gerekiyor. Ama eğer Türkiye Fırat’ın doğusunda gözlem noktaları oluşturabilirse bu, Türkiye’nin güvenliğinin sağlanması ve bölgedeki terör varlığının elimine edilmesi açısında çok olumlu bir adım olacak.”

[TRT Haber, 22 Ekim 2019]

Etiketler: