Gelecek Hafta Bir Kriz Olamaz!

Gelecek haftanın kritik verilerinden biri, enflasyon olacak. Şahsen en heyecanla beklediğim veri seti ise, TİM'in açıklayacağı Ağustos rakamları...

ABD eski Bakanı Henry Kissinger’in ünlü sözünü son günlerde sık sık hatırlıyorum: ‘Gelecek hafta bir kriz olamaz. Programım zaten yeterince dolu.’

Kissinger’in ironiyle dile getirdiği bu temenniyi, bugün bizler de farklı versiyonlarla içimizden geçiriyoruz. İç gelişmeler bir yana, özellikle dış dünyadaki sık çalkantılar, krizsiz ‘bir dönem’ şöyle dursun, sakin ‘bir hafta’yı dahi aratıyor.

Yaşanan gelişmeler, içinde bulunduğumuz dönemin ekonomik performansında da söz sahibi oluyor ve olacak. Bugün bu konuya kısa bir merhaba diyeceğiz. Öncesinde ise, son yazımızda belirttiğimiz gibi, dünya ekonomisinin ilk yarı karnesine kısaca göz atıp, nerede durduğumuzu göreceğiz.

AVRUPA’DA KEYİFLER BİR TÜRLÜ YERİNE GELMİYOR

AB ekonomisi, ilk çeyrekteki %0,9’luk yıllık büyüme hızını, 2. çeyrekte %0,7’ye düşürdü. Bölgenin hızını yukarı yönlü etkileyen ülkeler arasında İngiltere ve İspanya başı çekerken, Almanya ve Fransa’da ivme kayıpları var. İtalya ise hala daralıyor. Buna ilaveten, Euro Bölgesi’nde %0,4’e gerileyen enflasyon, ‘2015’ten önce kayda değer düzeyde yükselmeyeceğim’ diyor. Kısaca; iç karartıcı olmasa da, Avrupa tablosunun pembeleşmesi zaman alacağa benziyor.

İLK YARIDA POZİTİF AYRIŞANLARLA BİRLİKTE POZ VERDİK

ABD ekonomisi ise, 2. çeyrekte ivme kazanarak yıllık büyüme hızını %1,9’dan %2,4’e çıkardı. Yükselen ekonomiler kategorisinde, Çin ilk yarıda %7,5 ile yoluna hızla devam ederken, 2014’ün baş aktörlerinden Rusya %0,9, G. Afrika ise %1,3 ile emeklemeyi sürdürüyor. BRICS’in diğer üyelerinden Brezilya ve Hindistan’a dair rakamlar netleşmese de, ilkinin %2 altındaki yavaş seyrini koruduğunu söyleyebiliriz. Hindistan’ın görünümü ise, %4 bandındaki büyüme çerçevesinde, çok daha olumlu…

O halde, tempomuzdan bahsederken sorduğumuz soruya şimdi cevap verelim: Türkiye, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerle birlikte resme alındığında, %4 civarındaki büyümesiyle ilk yarıda ‘pozitif ayrışanlar’ kanadında poz veriyor. Ancak bunun dış taleple gerçekleştiğini ve iç talep cephesinde iyileştirilmeye açık bir görünümün var olduğunu unutmayalım.

YOĞUN SİS İÇİNDEKİ GÖRÜŞ MESAFEMİZ

Arzumuz, 2. yarıda da resmin aynı tarafında görüntülenmek. Bunu gerçekleştirebilmek için ise, dış talepteki gidişatın pozitif kalması önemli. Bu nedenle, IŞİD nedeniyle daralan Irak pazarımızdaki gelişmeler oldukça kritik olacak. AB’deki tatsızlığın da, ihracat tempomuza gölge düşürmemesi önem taşıyor ancak bu konuda şimdilik tedirgin olmayalım. Tabii bir de, Irak’taki durumun aksine, bölgedeki krizlerden, fırsata dönüştürebileceklerimiz var: Rusya’ya gıda ihracatı, bu anlamda bir umut olabilir.

Öte yandan, ithalatı sert bir şekilde düşüren ‘altının rolü’, bu dönemde zayıflamaya başlayacak. Bir başka deyişle, ithalatın, ilk yarıdaki sevimli düşüş görünümünü geride bırakması muhtemel… Dolayısıyla, ihracatta güçlü bir duruş sergilemek, 2. yarıda, olmazsa olmaz ihtiyacımız.

Nispeten zorlu geçebilecek bu dönemde, iç talepten de, daha kuvvetli bir destek gelmesi elimizi rahatlatır. Ancak bu noktada, yatırımlar can sıkmaya devam ediyor. Burada da, yine faiz mevzusu ve ardından enflasyon devreye giriyor. TCMB Çarşamba günü, beklentilerimiz dâhilinde, politika faizini değiştirmeyerek pas geçti. Marjinal fonlama faizinde ise 75 baz puanlık indirime gitti. Bu minvalde süregelen faiz tartışmalarını, ayrı bir yazıda ele alalım. Buna bağlantılı olarak, FED ile oturup kalkan piyasaların söz konusu dönemde kızışması riskinin de, hemen başucumuzda olduğunu not düşmeden geçmeyelim.

Elbette en önemlisi, süregelen istikrarın, yılın geri kalanında da korunması. Bu nedenle, genel seçimlere kadar geçecek dönemin selameti açısından da, yeni Kabine’nin oluşumunda ılımlı bir yaklaşımın benimsenmesi faydalı olacaktır.

Hemen ekleyelim: Şimdilik, çevreyi saran sis nedeniyle, önümüzü görmeye çalışıyoruz. Sis perdesi biraz aralandıktan sonra, uzak görüşe ciddi biçimde odaklanmamız gerekecek.

GELECEK HAFTA

Yazımıza ‘gelecek hafta’ diyerek başladık, aynı şekilde bitirelim.

Gelecek haftanın kritik verilerinden biri, enflasyon olacak. Şahsen en heyecanla beklediğim veri seti ise, TİM’in açıklayacağı Ağustos rakamları… Verilerle birlikte, Irak pazarındaki son durumu ve AB’de 3. çeyreğe de göz kırpan keyifsizliğin ihracat tempomuza yansıyıp yansımadığını anlayacağız.

Bu doğrultuda, önümüzdeki haftanın, bir krizle değil, olumlu haberlerle geleceğini umuyorum. Ve Salı günü Türkiye’nin ‘en taze’ dış ticaret analiziyle buluşmak üzere, sizlere güzel bir hafta sonu diliyorum.

[Yeni Şafak, 29 Ağustos 2014]

 

Etiketler: