Geçmişten Gelen Hayalet: Andımız

DANIŞTAY çok tartışmalı bir karara imza atarak okullarda "Andımız" olarak bilinen metnin her sabah okutulması zorunluluğunu kaldıran 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğini iptal etti.

DANIŞTAY çok tartışmalı bir karara imza atarak okullarda “Andımız” olarak bilinen metnin her sabah okutulması zorunluluğunu kaldıran 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğini iptal etti.
Karar tam anlamı ile Türkiye hukuk tarihi açısından yeni bir garabet oldu.
Türkiye’de maalesef mahkemelerin kararları ile siyaset yaptıkları, kendilerini siyasetçinin ve toplumun yerine koyarak toplum için neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verdikleri bir dönem vardı.
Ancak 2018 Türkiye’sinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmişken, 15 Temmuz gibi birçok badirede sivil siyasetin ve milli iradenin gücü sınanmışken, böyle bir kararın alınmasını beklemiyorduk.
Karar tam anlamı ile geçmişin istenmeyen, kötü ve olumsuz yönlerine dönüş, yani gericilik örneği.
İçerisinde bol miktarda baskıcı ve faşist bir mesajlar barındıran ve 1930’ların ruhunu yansıtan andımızı savunmak gericilik!
Mesajı ne olursa olsun el kadar yavruların her sabah askeri nizamda sıraya girip hep bir ağızdan and içmesi gericilik!
2013 yılında siyaset eliyle kaldırılan bir uygulamayı 2018’de mahkeme eliyle diriltmek gericilik!Mahkeme karar ile hortlayan andımızı 90’ların argümanları ile savunmak gericilik!
Bunlar bildik tepkiler…
Zaten yıllardır siyaset namına neredeyse yüz yıllık ezberlerini tekrarlayanlardan andımız konusunda başka bir yaklaşım sergilemelerini beklemiyorduk.
Peki derdi bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olanlar ne yapmalı?
Danıştay’ın yetki aşımı yaparak açtığı bu tartışma karşısında nasıl tutum takılmalı?
Öncelikle yapılması gereken tartışmayı “Türklük” ekseninden kurtarmak olmalı.
Meselemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında okuyan öğrencilerin kendilerini “Türküm” diye tanımlayıp tanımlamamaları meselesi değil.
Meselemiz “Türküm, doğruyum, çalışkanım” gibi mesajların veriliş şekli ve usulü.
Kuvvetler ayrılığını daha sağlam tesis etmek, sivil siyasetin önündeki engelleri bir daha ortaya çıkmamak üzere tarihin çöplüğüne göndermek, Türkiye’yi içerideki kısır tartışmalardan kurtarıp “güçlü ve büyük Türkiye idealine” odaklanmak için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmişken; hükümet sistemi değişikliği için olumlu yönde çaba sarf etmiş aktörlerin andımız tartışmasına katkısı bu yönde olmalı.
Türkiye bu tartışmaları geçmişte bırakmalı. Geçmişte bırakmalı ki andımızın ciddi usul ve biçim hataları yaparak bahsettiği değerler toplumun tamamı için ortak değerler haline gelebilsin.
Milli eğitimimizin güçlü ve büyük Türkiye idealine nasıl katkıda bulunduğunu tartıştığımız bir dönemde, andımızı konuşmak hele ki de “Türküm, doğruyum, çalışkanım ifadesinde rahatsız olacak ne var?” sorusunu sormak ihtiyacımız olan en son şey!

[Takvim, 22 Ekim 2018]

Etiketler: