G20 Zirvesi’nin Gündemini, Liderlerin Mesajları Belirleyecek

G20 Zirvesi öncesinde genellikle G20 Zirvesi’nin gündemi ve protestolar konuşulurdu. Ancak bu sefer, küresel siyasetin dinamiklerinin de etkisiyle siyasi meseleler öne çıkıyor.

Her yıl farklı bir üye ülkenin ev sahipliğinde gerçekleşen G20 Zirvesi bu yıl Almanya’nın Hamburg kentinde yapılacak. 19 ülke ve AB temsilcisinin katılımıyla oluşturulan platform, uluslararası bir inisiyatif olarak görülse de, aslında resmi bir toplantı değil. Yani alınan kararların bağlayıcılığı ve sonrasında yaptırım uygulanması gibi bir durum söz konusu değil.

Buna rağmen, G20 Zirvesi aslında üye ülkelerin dünyaya açılan kapısı. G20 ülkeleri, dünya ekonomisinin yüzde 85’ini, dünya ticaretinin ise yüzde 75’ini oluşturuyor. Kapsayıcılığının bu kadar büyük olması, G20 Zirvesi’nin dünya çapında takip edilmesinin sebebi. G20 Zirvesi aracılığıyla her üye ülke, dünyaya vermek istediği mesajı kolaylıkla iletebiliyor.

Ülke liderlerinin konuşmaları, görüntüleri ve tabi ki tavırları bu yüzden oldukça önemli. G20 ülkelerini temsil eden liderler, G20 sahnesinde ülkelerinin siyasi ve ekonomik yüzünü ortaya koyuyor. Bu durum da her geçen yıl önemi arttırıyor. Liderlerin G20 Zirvesi’ndeki davranışlarına ve mesajlarına yüklenen anlamın giderek büyüdüğünü, bu yılki Zirve öncesinde yaşananlardan açıkça görmek mümkün.

G20 GÜNDEMİ, HER ÜLKE İÇİN FARKLI

7-8 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek G20 Zirvesi öncesinde genellikle G20 Zirvesi’nin gündemi ve protestolar konuşulurdu. Ancak bu sefer, küresel siyasetin dinamiklerinin de etkisiyle siyasi meseleler öne çıkıyor.

Aslına bu yılki G20 Zirvesi’nin diğerlerinden farklı olacağı, Mart ayındaki Maliye Bakanları düzeyindeki toplantıda ilk işaretini vermişti. Bu toplantıda ortak bildiride bazı bölümlere karşı çıkan ABD, bildiriyi veto etmişti. Özellikle uluslararası ticaretin serbest olması görüşüne karşı himayeci bir politikayı vurgulayan Trump, Hamburg’da düzenlenecek görüşmelerde de bu iddiasını sürdürecektir.

Zaten Trump’ın ABD Başkanı olması sonrasında ABD’nin siyasi ve ekonomik hamlelerinin ne olacağı tam kestirilemiyor. Böyle bir ortamda, G20 Zirvesi’nin sonuç bildirgesine serbest ticaret anlayışının mı, yoksa “adil ticaret” başlığı altında korumacılığın mı yansıyacağı merak konusu.

Trump’ın karşı çıktığı tek konu serbest ticaret konusu da değil. İklim değişikliğine karşı duruşunu, ülkesini Paris İklim Değişikliği Anlaşması’ndan geri çekme kararı aldığını açıklayarak da ortaya koymuştu. Diğer bir sorun alanı olan mülteci krizinde ise Trump’ın ABD Başkanı seçilmeden önceki olumsuz tavrı, başkan seçildikten sonra arttı.

Bu durumda, serbest ticaret ve mülteci krizi konularının G20 Zirvesi’nde ne şekilde ele alınacağı merak konusu. Tabii mülteci krizinde başta G20’ye ev sahipliğini yapan Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin Trump’dan farklı düşünmedikleri, uygulamalarından belli. Mülteci sorununu insani boyutuyla ele almadıkları ve Trump gibi mültecilere karşı mesafeli bir

tavır takındıkları ortada. Onlar için asıl mesele, mülteci sorunun yol açtığı ekonomik ve sosyal maliyetin hangi ülkeler tarafından yükleneceği.

TÜRKİYE’NİN FARKI

2015 yılında G20’ye ev sahipliği yapan Türkiye’nin bu konulardaki yaklaşımı ise, farkını ortaya koymuştu. Aynı durum yine geçerli. Türkiye, 2015 yılında Antalya’da, 2016’da ise Çin’in Hangzhou şehrinde dile getirdiği gibi, yalnızca gelişmiş ülkelerin değil, gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin de küresel ekonomik büyümeden faydalanmasını ve kapsayıcı büyümenin gerçekleşmesi gerektiğini öne çıkaracak.

Bu noktada, Almanya’nın Afrika’yı G20 gündemine alması, aslında Türkiye’nin liderlik ettiği bir süreci kendi mecrasına alma çabası. Her an bir enerji krizi yaşaması muhtemel olan AB ülkelerinin hamisi durumundaki Almanya, Afrika’daki enerji yatırımları için alan açmak niyetinde. Bu şekilde, küresel ekonomik güç dengesinde gelişmekte olan ülkelerin baskısını bertaraf edebilecek ve Afrika’ya yönelen diğer ülkelerin önüne set çekebilecek.

G20 Zirvesi öncesinde Almanya Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan’a ve Türkiye’ye yönelik gerilim oluşturacak çabaları, Türkiye’nin son dönemde hem kendisine karşı olumsuz tavır takınan AB ülkelerine karşı çıkmasından, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinin gelişmekte olan veya azgelişmiş ülkeler için bir model oluşturmasından kaynaklanıyor.

Bu nedenle, farklı bir G20 Zirvesi’yle karşılaşmaya hazırlıklı olalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 yıldır uluslararası arenada gösterdiği performans ise, Türkiye’yi temsil etme gücü ve başarısı konusunda güven veriyor.

[Yeni Şafak, 6 Temmuz 2017]

Etiketler: