Filistin’de Barışsız “Barış Süreci”

İsrail-Filistin görüşmelerinde gerçekten sonuç alınmak isteniyorsa paradigma ve aktörler değişmelidir.

Mısır’daki “askeri darbenin ülkede demokrasiyi yeniden tesis etmek amacıyla yapıldığını” iddia eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin son günlerdeki tek uğraşısı, Mısır’da darbe aklamak değil. Aynı zamanda uzun süredir adını bile anmadığımız İsrail­-Filistin barış görüşmelerini başlatacak görüşmeleri başlatmak için birtakım görüşmeler de yürütüyor. Hayır, bir “görüşmeyi” fazla yazmadım. Çünkü Kerry’nin yaptığı tam da bu: Görüşmeleri başlatacak görüşmeler hakkında görüşmek.

Bildiğiniz gibi bu İsrail ve Filistinlileri ilk defa masaya oturtma çabası değil. Bugüne kadar başarısızlığa uğrayan her girişimin faturası, Filistinliler arasındaki ayrımın derinleşmesi ve İsrail işgalinin daha da genişlemesi oldu. Bu sebepten bu girişimler, sadece ABD’li yetkililer CV’lerine yazsınlar diye yapılmamalı. Ne var ki Kerry-­Erekat­-Livni basın toplantısından da anlaşılacağı üzere yine sonucunda barış çıkmayacak bir “barış sürecine” daha giriyoruz.

Öncelikle, yerleşimler eliyle her geçen gün artan İsrail işgaline rağmen barış görüşmelerine başlamak, sadece İsrail’e Filistin topraklarında yeni emrivakiler yaratması için fırsat vermek anlamına geliyor. ABD’nin ve Mahmud Abbas’ın daha önce görüşmelere başlamak için ön şart olarak koştuğu “yerleşimlerin inşasının dondurulması” adımında Abbas, ABD’nin baskısıyla “tükürdüğünü yaladı” ve İsrail’in masadaki elini daha da kuvvetlendirdi. İsrail’in yerleşimler konusundaki hukuk tanımazlığına boyun eğen ABD ise, bir arabulucudan umulan asgari tutarlılığı bile gösteremedi.

SEÇİLMİŞE KARŞI ANTİPATİ

Usül ve zamanlama konularında ise karşımıza ABD ve İsrail’in devekuşu sendromu çıkmakta. Hamas’ı devredışı bırakarak barış görüşmelerinden sonuç alınabileceğini düşünmek, ABD ve İsrail’in gerçekleri görmezden gelme çabasına, Fetih’in ise partizanlığına işaret etmekte.

Aslında ABD ve İsrail’in bu konuda bir tutarlılık içinde olduğunu teslim etmek lazım. Bu iki ülkenin de Ortadoğu’da seçim kazanmış ve demokratik yollarla işbaşına gelmiş yönetimlere karşı bir antipatisi söz konusu. Mısır’ın seçilmiş cumhurbaşkanına reva gördüklerini, 2006’da da Filistin’in seçim kazanmış partisi Hamas’a reva görmüşlerdi. Aradan geçen 7 seneye rağmen hâlâ Hamas’ı yok sayarak barış konusunda hiçbir ilerleme kaydedemeyeceklerini anlayamadılar.

Tam da bu anlayış kıtlığı içerisinde, Hamas’ın Mısır’daki darbeyle bölgesel desteğinin azalmasından fırsat bilip Filistin Otoritesi’ni yeniden sivriltmek için “yangından mal kaçırırcasına” Hamas’ı saf dışı bırakarak görüşmeleri başlatmaya çalışıyorlar.

PROVOKASYON SIZINTISI

Bu yolda her şey de mübah. Geçtiğimiz hafta Filistin Otoritesi’nin çok sayıda resmi yazışması basına sızdı. Belgeler, Abbas liderliğindeki Filistin Otoritesi’nin, Mısır kamuoyunun, özellikle ordunun, Hamas’a karşı kışkırtılması için bir dizi iftira ve karalama kampanyası yürüttüğünü göstermekte.

İşin kötüsü darbeciler arasında büyük rağbet gören bu kampanyadan Mısır’daki tüm Filistinliler olumsuz olarak etkilenmekte, ironik bir şekilde Filistin Otoritesi Mısır’da yaşayan Filistinlilerin hayatını zorlaştırmakta.

Bütün bunlara Martin Indyk gibi İsrail’in Washington’daki Truva Atı olan AIPAC köke

Etiketler: