FETÖ’nün Yeni Taşeron Arayışı

Sırf hükûmet karşıtlığı için FETÖ taşeronluğuna tekrar gönüllü olmak, eli kanlı bir terör örgütünü desteklemekten başka bir anlama gelmez.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) “taşeronluk” ve “vekalet” yöntemini geçmişte ustaca kendine tehdit olarak gördüğü yapılara karşı kullandı.

17-25 Aralık’tan önce bu yöntemi, örgütün batıya ve Türkiye’de çeşitli çevrelere pazarlamasında bir araç olarak gördü.

Örgütün kendi amaç ve hedeflerini gizlemesinden dolayı, geçmişte birçok kişi bilmeden bu “taşeronluk” ve “vekalet” sürecine dâhil de oldu.

17-25 Aralık sonrasında ise FETÖ, AK Parti iktidarına karşı bir muhalefet bloku oluşturmak için bu “taşeronluk” sistemini çok daha etkin kullandı.

AK Parti iktidarına muhalif sosyalistleri, Kemalistleri, liberallerin bir kısmını, radikal çeşitli grupları ve daha birçok farklı ideolojideki kimseleri örgütledi. Kiminin gazetesine örtülü olarak mali kaynak aktardı. Kimine internet siteleri kurdurarak, bu mecralarda kara propaganda yaptırdı.

Birçoğuna ise çıkardığı yeni gazetelerde köşe vererek bunlara mali imkânlar sağlayarak istediği her şeyi söyletti.

Kendi gazetelerinde yazdırarak, televizyonlarında program yaptırarak konuşturduğu birçok gazeteci ya da akademisyen geçmişte FETÖ ile şiddetli bir biçimde kavgalıydı. Ama ne hikmetse 17-25 Aralık sonrası bir anda geçmişlerini unutarak FETÖ’nün gönüllü taşeronluğuna soyundular.

Doğrusunu isterseniz, FETÖ adına vekaleten AK Parti hükûmeti ile savaşacak epeyce de gönüllü muhalifin olduğunu gördük bu dönemde.

Geçmişte darbe karşıtlığı üzerinden “kariyer” yapan akademisyenler FETÖ ile birlikte “hükûmete nasıl askerî darbe yapılır”ın planlarını tartıştılar.

Balyoz ve Ergenekon davalarında, FETÖ’ye yönelik çok sert karşıt yayın yapan Kemalist gazetelerin yayın çizgileri bir anda değişti. FETÖ’nün kara propaganda için ürettiği tüm haberler bu gazetelerde yayınlanmaya başlandı. MİT tırlarına yönelik yapılan yayınlar başta olmak üzere, vekaleten yürütülen bu sözcülük sadece AK Parti’ye karşı değil, aslında birçoğu doğrudan devletin bekasını ilgilendirmekteydi.

17-25 Aralık sürecinde, FETÖ’nün dinleme, şantaj, hırsızlık gibi birçok vukuatı apaçık ortaya çıkmasına rağmen, taşeron kişi ve yapılar yine örgüt adına, örgütün ürettiği tüm manipülasyonları kullanarak onlar adına vekalet savaşını yürütmeye devam ettiler. Onlar için hükûmeti düşürmek için her yol mubahtı. Hiçbir şekilde FETÖ’nün ürettiği söz konusu bilgilerin doğru olup olmadığını araştırmadılar.

***

15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ’nün kanlı bir terör örgütü olduğunu hiç şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya çıkardı. Geçmişte, kullandığı bütün kirli yöntemler açığa çıkan FETÖ, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye içinde, algı yöntemleri ve manipülasyonlarının sözcülüğünü yapacak taşeron bulmada bir süre sıkıntı çekti.

Ama maalesef, FETÖ ile ilgili bunca ortaya çıkan gerçekliğe rağmen, son günlerde yine bu kanlı örgütün planladığı, içeriğini oluşturduğu çeşitli söylemler, muhalefet partisi başta olmak üzere, farklı kesimler tarafından dolaşıma sokulmakta.

Üst düzeyde, “darbenin siyasi ayağı” ve “kontrollü darbe” tartışması yürütülürken, diğer taraftan yargılama süreçleri ile ilgili FETÖ’cüleri cesaretlendiren çeşitli söylemler alttan alta yayılmakta.

Yani FETÖ’cüler, 17-25 Aralık sonrası kullandığı yöntemleri tüm yönleriyle tekrar devreye sokmaya çalışıyor.

Son günlerde, FETÖ’nün yurt dışına kaçan üst düzey militanlarının çektiği video kayıtlarında söyledikleri bu anlamda birçok şeyi açıklıyor.

Sırf hükûmet karşıtlığı için bu taşeronluğa tekrar gönüllü olmak, eli kanlı bir terör örgütünü desteklemekten başka bir anlama gelmez.

Devlet ve toplum FETÖ’nün değirmenine su taşıyan bu çevreleri de bundan sonra affetmez.

[Türkiye, 6 Haziran 2017]

Etiketler: