Enver Paşa Arayışı

Alman tarihi bir yayılma ve daralma tarihi gibidir. Tekrar yayılmaya başlayan Almanya zayıf bir Türk devleti değil kendi başına karar almaya çalışan bir aktör ile karşılaştı.

Almanya’nın Türkiye’ye karşı artan öfkesi sadece bir iç siyaset meselesine indirgenmemeli.

Almanya’daki seçimler tabii ki önemlidir ama gerilimin sebebi değil göstergesidir. Mesele tam da bir uluslararası ilişkiler konusudur. Almanya’nın tarih boyunca sergilediği bir tutumun günümüzdeki örneğidir.

Alman yayılması Türkiye’de kendine ortaklık edecek bir Enver Paşa arayışında.

Benim Almanya’ya dair bildiğim en iyi tanımlamayı Yahudi olduğu için gençliğinde Almanya’dan kaçmak zorunda kalan Henry Kissinger yapmıştır. Kissenger’a göre Almanya Avrupa’nın ortasında ne çok büyük ne çok küçük bir aktördür. Kendi başına tüm Avrupa’yı ele geçiremeyeceği defalarca kanıtlanmıştır. Ama kontrol altında olmadığı zaman tüm Avrupa’ya baskı yapacak kadar da büyüktür.

Bu nedenle Alman tarihi bir yayılma ve daralma tarihi gibidir.

Hep aynı döngü kendini tekrar etmektedir. Almanya birleştiğinde yayılmaya başlar ve çevresini rahatsız eder. Bölündüğünde çevredekilerin savaş meydanı haline gelir.

Sekiz yüzlü yıllarda Kutsal Roma Germen İmparatorluğu haline geldiğinde tüm Avrupa’ya baskı yapar. Ama Avrupa’yı Roma İmparatorluğu gibi gerçek bir siyasal birim haline getiremez.

Tek parça yapamaz. Gevşek bir feodal hiyerarşiye razı olur.

Siyasal nüfuzu azaldıkça bölünmeye başlar. Ortaçağın sonuna geldiğimizde Alman coğrafyası paramparça olur ve prenslikler arası savaşın muharebe sahası haline döner. 17. Yüzyıldaki Otuz Yıl Savaşları bunun en iyi örneğidir.

Fransa başta olmak üzere çevre ülkeler Almanya’nın prenslikleri üzerinde tepişir.

Napolyon savaşlarının kurbanı da Almanya’dır. Fakat 19. Yüzyıl’da Prusya bayrağı altında birliğini sağlayan Almanya tekrar çevreye baskı yapmaya başladı. Sonuç Birinci Dünya Savaşı oldu.

Ama savaş sonrası parçalanmayan Almanya hemen yine toparladı ve İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı.

Savaş bittiğinde Almanya bu kez doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Yine çevre ülkelerinin savaş meydanı oldu.

Soğuk Savaş’ın merkez cephesi Almanya ve hatta Berlin’di. Amerika ve Sovyetler Birliği Almanya üzerinden hesaplaştı.

Soğuk Savaş’ın bitişi de Almanya’nın birleşmesiyle oldu. Berlin duvarı çökünce Soğuk Savaş da bitti.

Birleşen Almanya yine yayılmaya başladı. Bu kez Avrupa Birliği adı altında.

Fransa’yı kendine küçük ortak yapıp Balkanlar’dan Doğu Avrupa’ya kadar açıldı. Balkanlar’da nispeten sorunsuz geçen bu yayılma Avusturya Macaristan topraklarını özellikle hedef alıyor.

Doğu Avrupa’da NATO’nun ardına gizlenen Almanya yayılmasını Ukrayna’ya kadar yaptı. Fakat orada Rusya duvarına çarptı. Amerikan desteğini ve Ukrayna’yı kaybetti.

Bir başka yayılma alanı ise Ortadoğu.

19.Yüzyıl’da ve 20. Yüzyıl’ın başında zayıf halde bulduğu Osmanlı ile bu coğrafyaya açılmak Almanya için oldukça kolay olmuştu. İngiltere tarafından itilen ve Rusya tarafından sıkıştırılan Osmanlı Devleti, Almanya’ya yaklaşıyordu. Böylelikle Almanya Ortadoğu’ya çıkıyordu.

Fakat şimdi tekrar yayılmaya başlayan Almanya zayıf bir Türk devleti değil kendi başına karar almaya çalışan bir aktör ile karşılaştı.

Generallerini Osmanlı ordularına komutan yapmış olmanın nostaljisine sahip Almanlar bugün Türkiye’nin oynamaya çalıştığı bağımsız rolü anlamakta güçlük çekiyor.

Erdoğan’ın değil Enver Paşa’nın yönettiği bir Türkiye hayal ediyor. Bu gerçekleşmedikçe de öfkesi artıyor.

Açıkça söylemekten de çekinmiyorlar.

Erdoğan gidene kadar ilişkilerimiz düzelmez diyorlar

[Takvim, 4 Eylül 2017]

Etiketler: