Dünya Kupası’ndan Seçime Brezilya

Rousseff'in iktidarda olduğu yaklaşık 4 yıllık dönemde Brezilya ekonomisi bazı dinamikler açısından olumsuz bir gidişat sergiledi. Nasıl mı?

Yaza damgasını vuran Dünya Kupası’nın iz bırakan olayı, Brezilya’nın Almanya karşısındaki 7-1’lik yenilgisi olmuştu. Devletin, ev sahipliği yapacağı Kupa’nın hazırlıkları için harcadığı 11,5 milyar dolara henüz çalışmalar sırasında isyan eden halk, hezimetle birlikte tam bir hayal kırıklığına uğramıştı. Bu gelişmeler, Ekim seçimlerinde, mevcut Başkan Dilma Rousseff için durumun zorlaşacağı görüşlerini de beraberinde getirmişti.

Malum, Brezilya’da futbol sadece bir spor değil, bir değer haline gelmiş. Haliyle siyasete bile bulaşıyor. Hatta seçim sürecinde Neymar ve Ronaldo’nun, Rousseff’in rakibi Neves’e destek vereceği açıklamalarının da geniş yankı bulduğunu biliyoruz. Öte yandan, Kupa öncesi ve sonrası tepkiler bir yana, Rousseff yönetiminin ülkeyi ekonomik açıdan güçlendiremediği de malum. Kısacası Kupa, bir bakıma isyan için bahane oldu.

ROUSSEFF’LE DÜŞEN TEMPO

Brezilya, hareketli bir ülke… Kupa bitti derken, heyecan, son aylardaki seçim kampanyasıyla devam etti. Ekim başındaki ilk turda oy kaybına rağmen 1. gelen Rousseff ve sürpriz bir teveccühle 2. çıkan Neves, bu süreçte kozlarını paylaştılar. Rousseff’in oy kaybında, büyük ölçüde bahsi geçen tepkiler hâkim. Zira iktidarda olduğu yaklaşık 4 yıllık dönemde Brezilya ekonomisi bazı dinamikler açısından olumsuz bir gidişat sergiledi. Nasıl mı? Bir göz atalım.

Rousseff’in iktidarı devraldığı seçimlerin yapıldığı 2010 sonunda, ekonomi, yılı %7,5 oranında bir büyümeyle kapamıştı. Bu oran, küresel krizde daralan ülke için, hızlı bir toparlanmaydı. Ancak büyümeyle gelen enflasyonist baskıya yönelik sıkı para politikası neticesinde 2011’de %2,7’ye düşen hız, 2012’de ise %1’e indi. 2013 yılında %2,5 gibi pek mütevazı bir seviyede gelen büyüme oranı, 2014’te ise önemli ölçüde zayıfladı. 1. çeyrekte %1,9 oranında büyüyen ekonomi, 2. çeyrekte de %0,9 küçüldü. Ülkenin, 2014 yılını %1 altında bir büyüme ile kapatacağı öngörülüyor.

Söz konusu son daralma, yatırımlardaki çöküşe ve ihracatın hız kestiğine işaret ediyor. Aslında ülkenin 2000’lerdeki yükselişinde ve BRICS’in baş harfini taşımasında, emtia ihracatı ile tüketimindeki performans etkili olmuştu. Bu dönemde hızlanan küresel talep ve artan fiyatlarla ihracat başarısı yakalayan Brezilya, son yıllarda zayıf seyreden global görünüm ve düşen emtia fiyatlarından olumsuz etkileniyor. Bununla birlikte, geçmişin bir diğer lokomotifi olan özel tüketim de, temposunu düşürmüş durumda.

ALTYAPI YOKKEN STADYUM NEYİMİZE?

Bugün ülkenin kalkınma anlamında en büyük ihtiyacının başında ise, yatırımlar geliyor. Özellikle altyapı yatırımlarına duyulan gereksinim, Kupa hazırlıklarındaki gerilimin temelinde yatan faktör. Halk, altyapıya ihtiyaç varken, yeni stadyumlara kaynak aktarılmasına isyan etmişti. Daha da öncesinde, toplu ulaşım fiyatlarının artırılmasına öfkelenen halk, sokaklara dökülmüştü.

Tam da bu noktadan alırsak, enflasyonun da, 2011 yılından bu yana en yüksek seviye olan %6,75’e ulaştığını görüyoruz. Büyümenin var olmadığı bir ortamda %7’ye yaklaşan enflasyon endişe veriyor. Rousseff’in seçildiği dönemde oran henüz %6’ya varmamıştı. Öncesinde ise, bu seviyeler en son 2005 yılında görülmüştü. Ayrıca, Brezilya realinin geldiği harap hali bilmeyen yok.

Bu gri tablonun yanında, ekonominin ilk kadın başkan döneminde yaşadığı en olumlu göstergelerden birinin, işsizlik oranındaki görünüm olduğu söylenebilir. Rousseff, iktidarı

Etiketler: