15 Temmuz 2016 gecesi Boğaziçi Köprüsü

Dört Yılın Ardından

Bu millet on yıllarca sadece ve sadece sandığa giderek taşkınlık yapmadan sabırla uğraşarak devlet-millet bütünleşmesini sağladı. 15 Temmuz'da da sokağa çıkarak bu bütünleşmenin ispatını ortaya koydu. Aynı millet bu toplumdan uzak elitleri de yavaş yavaş dönüştürecektir. İçinden siyasi liderler çıkardığı gibi toplumsal elitler de çıkaracaktır.

15 Temmuz gecesi ülke tarihinde olduğu gibi hepimizin kişisel tecrübesinde de yerini aldı. Hepimiz de o geceye dair tonlarca anı ve şahitlik birikti. Böylesi kritik olaylar bir neslin başına kaç kere gelir bilinmez. Şahsen benim için çok öğretici oldu. Darbecilerin her daim var olabileceğini ancak bu milletin artık bu işlere pabuç bırakmayacağını da gördüm. O geceyi bir darbe teşebbüsü olarak değil milletin kendi iradesine sahip çıkışının bir göstergesi ve dirilişin sembolü olarak hatırlıyorum. Darbecilerin üzerine yıldızlar gibi yağan bu millet hem iradesini hem demokrasiyi hem de devletini korudu. Vatandaşlık bilinci neymiş dünya aleme gösterdi.

Üzerinden dört yıl geçmiş. Yüzyıl geçse de benim gibi hissedenler için hafızalarımızda tazeliğini koruyacak. Önemli olan bu gecenin anlamını gelecek nesillere aktarabilmek. Ancak bu milletin kahramanlığına yeteri kadar yer verildiğini sanmıyorum. Belki değer veriliyor ama bu değerin gösterildiğini maalesef düşünmüyorum. Sadece yılda bir hatırlayıp formalite icabı şehit ve gazilerimize rahmet ve saygılarımızı bildirmenin ötesine geçmek durumundayız. O geceyi yaşamayan nesillerimize o gece nice kahramanın ülkesi için canından ve malından geçtiğini aktarmak zorundayız.

Ama bakıyorum yaptığımız ettiğimiz işlere. Maalesef kalıcı eserlere nadiren rastlıyorum. Henüz çok az sayıda belgesel yapıldı. Halbuki neden dizi halinde kült belgeseller çekilmez? Bildiğim kadarıyla bir filmimiz de yok. Halbuki Ömer Halisdemir’in şehadetini anlatan bir hikâyeden daha iyi film senaryosu mu olur? Amerikalılar en haksız oldukları işgallere dair bile yüzlerce film çekebilirken, biz onlarca hainin arasına şehadeti göze alarak tek tabanca dalan bir yiğidin filmini neden çekemeyiz?

Gerçekten hikâye mi zayıf? Gerçekten popüler değil mi? Gerçekten para kazanmaz mı? Alakası bile yok. Öyle olsa bile değmez mi? Hayır, özel sektör yanaşmıyorsa ilgili devlet kurumları bu işe öncülük edemez mi?

Olur. Hepsi olur. Ama ilgilenmek lazım. Yeter ki birileri dert edinsin.

Çok anladığım bir konu değil ama her vatandaş kadar biliyorum. Ülkemizdeki sinema sektörü maalesef bu konulara sadece ilgisiz değil aynı zamanda yabancı ve muhalif. Edebiyat dünyası da farklı değil. Akademi konusunu hiç açmayalım. 15 Temmuz özel sayısı yapmış bir akademik dergi biliyor musunuz? Ben onu da bilmiyorum.
Yeni adet oldu. Önemli gün ve gecelerde bir iki konuşma, üç beş tweet atıp herkes görevini yerine getiriyor. Sorumluluğu üzerinden atıyor. Bina ışıklandırmakla bitiyor mu bu işler? Bayrak asınca her şey tamam mı?

Bu ülkenin en önemli sorunlarında biri bu. Toplum bütün varlığıyla kendi iradesine sahip çıkacak kadar cesur ve hesapsızken, toplumun elitleri ülkenin gerçekleriyle uyumsuz ve alakasız.

Umudum zamanla dönüşüp değişmesi. Bu millet on yıllarca sadece ve sadece sandığa giderek taşkınlık yapmadan sabırla uğraşarak devlet-millet bütünleşmesini sağladı. 15 Temmuz’da da sokağa çıkarak bu bütünleşmenin ispatını ortaya koydu. Aynı millet bu toplumdan uzak elitleri de yavaş yavaş dönüştürecektir. İçinden siyasi liderler çıkardığı gibi toplumsal elitler de çıkaracaktır.

[Sabah, 16 Temmuz 2020]

Etiketler: