Dış Politikada ‘gaz’ Denklemleri

13 Temmuz 2009'da imzalanan Nabucco Projesi dış politikada boru hattı projelerinin önemli bir yer tutacağının göstergesi oldu. Projenin imzasından günümüze, Türkiye'nin rolü projenin geleceği ile ilgili değişik bağlamlarda tartışılıyor. Son günlerde öne çıkan iddia, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki gaz anlaşmazlığının Nabucco'nun geleceğini tehlikeye attığı yönünde. Azerbaycan doğalgazı Bakü-Tiflis- Erzurum boru hattından Türkiye'ye 2007'de gelmeye başladı. Bakü-Tiflis- Ceyhan için petrol çıkarılırken bu gazın alınması kararı ortaya çıktı. 15 yıllığına imzalanan anlaşma ile Türkiye 6.6 milyar metreküp civarında bir gaz alacak. Bu gaz Azerbaycan'ın Şah Deniz 1 sahasından çıkarılıyor.

13 Temmuz 2009’da imzalanan Nabucco Projesi dış politikada boru hattı projelerinin önemli bir yer tutacağının göstergesi oldu. Projenin imzasından günümüze, Türkiye’nin rolü projenin geleceği ile ilgili değişik bağlamlarda tartışılıyor. Son günlerde öne çıkan iddia, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki gaz anlaşmazlığının Nabucco’nun geleceğini tehlikeye attığı yönünde. Azerbaycan doğalgazı Bakü-Tiflis- Erzurum boru hattından Türkiye’ye 2007’de gelmeye başladı. Bakü-Tiflis- Ceyhan için petrol çıkarılırken bu gazın alınması kararı ortaya çıktı. 15 yıllığına imzalanan anlaşma ile Türkiye 6.6 milyar metreküp civarında bir gaz alacak. Bu gaz Azerbaycan’ın Şah Deniz 1 sahasından çıkarılıyor.

Azerbaycan’ın Nabucco’ya vermesi düşünülen gazı ise, Şah Deniz 2 sahasından 2016’da elde edilecek. Türkiye ve Azerbaycan arasında gaz pazarlığı devam ediyor. Ancak Nabucco ile ilgili durum göründüğünden daha karmaşık. Öncelikle Nabucco bir gaz nakliye şirketi. Hükümetler arası anlaşma, ilgili ülkelerin yetkili mercileri tarafından onaylandıktan sonra, son sözü bizzat şirketin kendisi söyleyecek. Yani Azerbaycan Nabucco’ya gaz vermek isterse Türkiye’ye ihtiyacı yok. Azerbaycan açısından bir diğer önemli durum, Nabucco’nun bir taşıma şirketi olarak gazın satış maliyetini artırması. Azerbaycan için en kârlı opsiyon doğalgazı doğrudan bir hatla Doğu ve Güney Avrupa ülkelerine satmak. Karadeniz üzerinden Romanya’ya sıkıştırılmış doğalgaz satışı düşüncesi büyük oranda Karadeniz taşıma maliyetinin yüksek olması yüzünden hayata geçemedi. Ayrıca Azerbaycan gazının fiyatı henüz oluşmadı ve Azeri yöneticiler Rusya’nın fiyatını dikkate almak zorunda. Büyük resmi görünce sorunun sadece iki ülke arasındaki bir uzlaşmazlığın çok ötesinde olduğu gözleniyor. Türkiye’nin dahil olduğu bir diğer önemli proje, Türkiye-Yunanistan-İtalya doğalgaz boru hattı. İtalya bir anlamda Türkiye’nin doğalgaz projelerinde stratejik ortağı haline geliyor. Diğer dikkate değer proje ise Rusya’nın Güney Akım boru hattı. Bu proje ekonomik olarak çok tutarlı gözükmese bile Rusya tarafından canlı tutuluyor. Rusya’ya çok fazla yükümlülük altına girmeden projeye ortak olma imkânı sağlıyor. Bu siyasi iradenin altında ise büyük oranda Rusya’nın Nabucco projesine duyduğu antipati yatıyor.

Avrasya enerji terminali Bu çerçevede, Türkiye, hem kuzey-güney, hem de doğu-batı yönündeki boru hattı projelerinde yer alarak bir anlamda Avrasya enerji terminali olma idealini gerçekleştirmeye çalışıyor. Enerji kaynaklarına sahip ülkeler ile bu kaynakların en ciddi tüketicileri arasında yer almanın verdiği coğrafi avantaj net bir siyasi kazanca dönüştürülmeye çalışılıyor. İşin içine ayrıca Nabucco’nun imzalanması sürecinde gözlemlediğimiz enerji diplomasisi incelikleri de giriyor. Bu anlamda Dışişleri Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı arasında görülmemiş bir işbirliği ve eşgüdümün sağlandığı gözleniyor. Gaz denklemlerinin en önemli sorunsalı boru hattı projelerine gaz bulmak. Mısır’dan Ürdün ve Suriye’yi geçerek geleceği söylenen gaz, Mısır’daki rezervlerin miktarı göz önüne alındığında şüpheli görünüyor. Hemen yakınımızdaki alternatif ise Irak gazı. Nitekim Irak Başbakanı Maliki, Nabucco için gaz verebileceklerini ifade etti. Irak’ta yeterli rezerv var. Ancak iç tüketim ihtiyacı henüz karşılanmış değil ve anayasa tarafından paylaşımı düzenlenen petrol gelirleri konusunda merkezi yönetimle Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında sorunlar var. Bir diğer alternatif ise Katar gazı. Katar mevcut yatırımını sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) üzerine yapmış ve Hürmüz Boğazı’na bağımlı durumda. Suudi Arabistan’ı geçerek gelecek gaz, Katar için stratejik önem taşıyor. LNG fiyatlarının düşüklüğü, krizden ötürü talep gerilemesi ve Amerika’da kömürden doğalgaz üretme girişimleri yakın zamanda bir LNG fazlasının ortaya çıkmasına yol açabilir. Ancak Suudi yönetiminin gazın geçişine izin vermesi gerekiyor. İhmal edilmemesi gereken önemli bir diğer kaynak ise İran gazı. İran’la ilgili sorun ise, Amerika ambargosu ve ciddi altyapı sorunları. Boru hattı projeleri ve potansiyel gaz kaynakları tartışmasını genişletmek mümkün. Bahsedilen örnekler, Türk dış politikasının uğraşmakta olduğu “gaz” denklemleri ile ilgili fikir veriyor. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin dinamik ve çok boyutlu dış politikasının gündeminde enerji denklemleri yerini artarak alacak. Dış politikanın nispeten bu yeni boyutunda en önemli müttefiki yeni dinamizmi ile göz dolduran Enerji Bakanlığı ve hemen yanında Türk özel sektörü ve ortakları olacak. Türkiye’nin bir enerji terminali olma stratejik hedefi ve ülkenin enerji kaynaklarından yararlanması ise bu ittifakın karmaşık enerji denklemlerini çözmedeki başarıları ile belirlenecek.

Sabah – 17 Şubat 2010

Etiketler: