Diplomat Eskisi

Ülkenin en kritik konumlarında bu kadar çok sayıda ulusal çıkar düşmanı adam olması normal mi? Değil tabii ki. Ama zaten bunu 15 Temmuz gecesi çıplak gözle görmedik mi? Devleti millet kurtarmadı mı?.

EMEKLİ bir diplomat. Tanımam etmem. Türkiye’yi yurtdışında yıllarca temsil etmiş. Türk devleti adına konuşmuş. Bizim ulusal çıkarımızı savunmak için görevlendirilmiş. Sonra bir sebepten görevden uzaklaştırılmış.
Bilmiyorum. Araştırmadım.
Araştırmak da istemedim. Ettiği lafları duydum duyalı başka bir şey düşünmüyorum. Sözüm ona “PYD stratejik bir karar almış ve Afrin’i rejim yerine Türkiye’ye terk etmiş.” Ne demeye çalışıyor şimdi bu adam? Nedir bunun derdi? Niye nefret ediyor bu ülkeden bu milletten? Nasıl oldu da bu hariciyede yıllarca görev aldı? O görevleri esnasında kim bilir neler yaptı? Ne laflar etti?
Daha önemli bir soru. Bu adam türünün tek örneği midir? El-cevap.
Tabii ki değil. Bu devletin en kritik noktalarına sızmış örgütleri bile gördük. Bu örgütler ülkeyi ele geçirmeye kalktı. Piyasada bir sürü NATO’cu, Avrasya’cı, İran’cı, Avrupa’cı, Barzani’ci, Esed’çi ve nihayet PKK’cı yok mu? Kimileri gazete köşelerinde boy boy propaganda yapmıyor mu? Televizyon ekranlarında Esed’i tanıyalım diye yalvarmıyor mu?
Bunların uzantılarının TSK’da hep örgütlendiklerini yıllarca konuşmadık mı? Sadece TSK’da mı? Yargıda? Ve tabii ki diplomaside?
Ben bunları düşünürken bir başkası çıkmış bir kanalda ucuz muhalefet yapıyor. Konuşuyor da konuşuyor.
Özetlerseniz karşınıza kısaca şu çıkar:
“Afrin’de biz kazanmadık. Amerikalılar PYD’yi çekilmeye ikna etti.” Ne demek şimdi bu? Söyleyeyim. “Bu Erdoğan’ın zaferi değil” demek istiyor.
Aklı sıra muhalefet yapıyor. Biz bunca yıldır iyi gelmişiz buralara. Bu ülkenin verilmiş sadakası varmış. Allah’a emanet gitmişiz. Ülkenin en kritik konumlarında bu kadar çok sayıda ulusal çıkar düşmanı adam olması normal mi? Değil tabii ki. Ama zaten bunu 15 Temmuz gecesi çıplak gözle görmedik mi? Devleti millet kurtarmadı mı?
Buna rağmen devlet kurumları ne yapıyor? Büyük çoğunluğu “itibarını muhafaza etme” veya artırma peşinde.
Ufacık bir eleştiri dile getirseniz kurum hassasiyetleri devreye giriyor.
“Aman efendim kurumumuzun itibarını zedelemeyelim.” Olur tamam biz susalım. Ama madem o kadar önemsiyorsunuz, kurumunuza siz sahip çıkın. Temizleyin içerideki zararlı unsurları. Artırın kaliteyi.
Maalesef birçok kurum bu anlamda hala günü kurtarmanın peşinde.
Ama şunu söylemek lazım. Türkiye değişiyor. Dönüşüyor. Yeni bir döneme hazırlanıyor. Charles Tilly’nin dediği gibi “Devletler savaş yapar.
Savaşlar da devletleri kurar.” İçinden geçtiğimiz tarihi günler içinde Türkiye’nin bağımsız bir uluslararası güç halinde doğuşu ihtimalini barındırıyor. İyi yönetilebilirse, bir büyük güç olarak doğabilir. Uluslararası ilişkilerde büyük güç demek kendi kendine yeten aktör demektir.
Türkiye’nin hedefi işte burası. Bu dönüşüm yaşanırken, kurumlar ne kadar dirense de dönüşmek zorundadır.
“Kurum itibarı” gibi beylik laflarla vakit geçireceğinize, bu dönüşüme ayak uydurun ve onu şekillendirin. Aksi halde etkisiz hale gelirsiniz. Devlet kurumlarıyla var olur. Sorun yaşayan tüm kurumlar elden geçmelidir.
Bundan 20 ay önce darbeyle gündeme gelen ve darbe geleneğine sahip bir ordu, 20 ay içerisinde iki kritik operasyon gerçekleştirdi. Son olarak Afrin’de kitap gibi bir operasyon yaptı. Bunlar doğru düzgün bir sivil asker ilişkisi kurmakla mümkün oldu.
İnşallah böyle de devam eder. İçeride algı operasyonu yerine dışarıda askeri operasyon yapabilen bir ordu herkesin göz bebeğidir. Gerisi boş laf.

[Takvim, 21 Mart 2018]

Etiketler: