Darbe Şapkasından Demokrasi Tavşanı Çıkarmak

Türkiye'den Tayland'a, Arjantin'den Şili'ye, Nijerya'dan Pakistan'a hiçbir darbe demokrasi getirmemiştir.

Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin global destekli bir darbeyle alaşağı edilmesinden sonra geçici cumhurbaşkanı ve başbakan belirlenip geçici bir kabine kurulma çalışmaları devam ederken, darbeci muhalefet tarafında askerin de rolünün “geçici” olacağı “beklentisi” var. 

25 Ocak Mısır Devrimi’nden sonra aktivizmin, demokratik taleplerin ve sivil aktörlerin kendine güveninin tavan yaptığı bir ortamda bile asker siyaset üzerindeki etkisini azaltmazken; dünyanın açık çek verdiği bir darbeyi gerçekleştiren ordunun, hele muhalefetin siyasi acizliği ortadayken, siyaset üzerindeki hegemonyasından ödün vereceğini beklemek en basit ifadeyle naifliktir. Demokrasiyi ordudan beklemek ise bundan öte bir şey. 

Kaldı ki Mısır’daki muhalefetinin şu ana kadarki siyasi ahlak performansına baktığımızda bunun bir beklenti değil; bir propaganda malzemesi olduğunu görürüz. Bu sebepten içi boş propagandanın havalarda uçuştuğu şu günlerde bazı noktaları hatırlatmakta fayda var. 

Kesin bilgidir, yayalım lütfen: 
– Türkiye’den Tayland’a, Arjantin’den Şili’ye, Nijerya’dan Pakistan’a hiçbir darbe demokrasi getirmemiştir. 
– Mısır’da ordu otoriterliğin ana kaynağıdır, darbeci muhalefet orduya sırtını dayamış bir yancı-ototiterlik peşindedir. 
– Mısır’da son iki senedir, Hayrat Şatır’ın cumhurbaşkanlığı adaylığının reddinden Meclis’in ve Anayasa Komisyonu’nun feshine ve cumhurbaşkanının yetkilerinin tırpanlanmasına kadar birçok adı konulmayan mini darbe hayata geçirilmiştir. 
– Son iki senedir asker ve güvenlik güçleri, ülkede bir güvenlik boşluğu olduğu fikrini ve orduya duyulan ihtiyacı Mısır halkına kabul ettirmek için birçok saldırıya ve çatışmaya müdahale etmemiştir. 
– Mursi’ye karşı yöneltilen İhvanlaştırma suçlamaları asılsızdır. Parlamento’da %45 oranında temsil edilen ÖAP’nin önemli mevkilerdeki temsili çok aşağılardadır. 27 valilikten Mursi zamanında atanılan 17 valinin sadece 5’i ÖAP’lidir. Başbakan ÖAP’li olmadığı gibi, kabinedeki 37 bakandan sadece 6’sı, 22 kişiden oluşan cumhurbaşkanlığı ekibinin sadece 7’si ÖAP mensubudur. 39 üyeden oluşan Yüksek Basın Konseyi’nin sadece 4 üyesi, 27 üyelik İnsan Hakları Konseyi’nin de sadece 4 üyesi İhvan’ın partisi ÖAP’dendir. 
– Mursi, Hamdin Sabbahi gibi şu an Mursi’yi Mısır’ı İhvanlaştırmakla suçlayan birçok muhalif lidere, kabinede veya cumhurbaşkanlığı ekibinde önemli pozisyonlar teklif etmiştir. 
– Önemli mevkilerde oy oranının çok altında temsili bulunan, asker ve polisin kendi gündemlerini dayattığı ve muhalif çevrelere birçok defalar işbirliği teklifi götüren bir lider otoriter olamaz. 
– Darbeciler ve seçilmiş hükümeti savunanlar arasında ıskalanması zor kalın bir ahlaki çizgi vardır. 
– Türkiye’de Mısır’daki darbeden demokrasi çıkacağını düşünenler “içimizdeki” darbecilerdir, içlerinde Türkiye’de son 10 senedir yarım kalmışlıklarının öfkesi vardır. 
– Ortadoğu’da Türkiye’nin aleyhine gelişen her olaydan sonra “Türkiye modeli çöktü” tiradları atanlar, aslında kendi zihin dünyalarında yarattıkları Türkiye modelinin çöküşünü alkışlayan hüsnü kuruntuculardır. 
– Suudi Arabistan’ın Mısır’a darbeyle girişini kutlayanlar, aynı ülkenin Suriye’deki varlığına lanet yağdırmaktalar. 
– Mısır’ın Türkiye ve Katar’dan maddi yardım almasını dilencilik olarak görenler, Suudi Arabistan ve BAE’den gelen darbe bahşişine alkış tutmaktalar. 
– Suriye’de anti-emperyalist duruş sergilediğini iddia eden Baasçılar, Mısır’da ABD destekli ve Körfez finansörlüğündeki darbeyi alkışlamışlardır. 

[Akşam, 12 Temmuz 2013]

Etiketler: