Danimarka İkidir Kriz Üretiyor

Başbakan’ın Danimarka gezisi bir ironiler merasimine dönüştü. “Medeniyetlerarası İttifak: Türkiye’nin Rolü” konulu diyalog toplantısı “medeniyetlerarası” bir krize yol açtı. Danimarka basınında çıkan İslam aleyhtarı karikatürler yüzünden kırk gündür süren krizle gerilen ilişkileri yumuşatmayı da amaçlayan gezi, daha büyük bir gerginlikle son buldu.Avrupa’nın siyasi ve coğrafi olarak küçük addedilebilecek ülkelerinde bu yıl yaşanan bazı tecrübeler Avrupa Birliği’ne odaklanan Türk kamuoyunu tedirgin ediyor. Hollanda’da Onur Hava Yolları’nın başına gelenler, 3 Ekim’de müzakerelerin başlaması için yapılan son toplantıda Avusturya’nın tutumu, İsviçre milli maçındaki olaylar ve nihayet dün Danimarka’da yaşananlar Türkiye’deki Avrupa karşıtlığını güçlendiriyor. Avrupa’nın yan rollerini oynayan ülkelerdeki bu gelişmelerin verdiği intibaya başroldeki büyük devletlerin de katkısı büyük.

Başbakan’ın Danimarka gezisi bir ironiler merasimine dönüştü. “Medeniyetlerarası İttifak: Türkiye’nin Rolü” konulu diyalog toplantısı “medeniyetlerarası” bir krize yol açtı. Danimarka basınında çıkan İslam aleyhtarı karikatürler yüzünden kırk gündür süren krizle gerilen ilişkileri yumuşatmayı da amaçlayan gezi, daha büyük bir gerginlikle son buldu.Avrupa’nın siyasi ve coğrafi olarak küçük addedilebilecek ülkelerinde bu yıl yaşanan bazı tecrübeler Avrupa Birliği’ne odaklanan Türk kamuoyunu tedirgin ediyor. Hollanda’da Onur Hava Yolları’nın başına gelenler, 3 Ekim’de müzakerelerin başlaması için yapılan son toplantıda Avusturya’nın tutumu, İsviçre milli maçındaki olaylar ve nihayet dün Danimarka’da yaşananlar Türkiye’deki Avrupa karşıtlığını güçlendiriyor. Avrupa’nın yan rollerini oynayan ülkelerdeki bu gelişmelerin verdiği intibaya başroldeki büyük devletlerin de katkısı büyük.

Türkiye’nin, Roj TV’nin PKK ile olan bağlantısı konusunda şüphe ve tereddüdü yok. Bu yayın kuruluşunun seleflerinden Med TV’nin yayın izni “şiddet eylemlerini kışkırttığı için” 1999’da İngiltere’de iptal edilmiş, Medya TV’nin yayını da 2004’te Fransa’da durdurulmuştu. Terör örgütünün yakalanan bir bombacısı, örgüt yöneticilerinden Roj TV aracılığıyla şifreli talimat aldıklarını itiraf etmişti. Danimarka’nın Türkiye’den giden belgelere rağmen teröre destek veren bir ifade özgürlüğünü savunabilmesini anlamak, binlerce vatandaşını teröre şehit vermiş bir halk için imkansızdır. Bundan dolayı Başbakan Erdoğan’ın ortak basın toplantısını terk etmesi Türk kamuoyunda olumlu karşılandı. Nitekim Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt ve medya da bu hareketi doğal ve insani bir tepki olarak değerlendirdi. Gelecekteki ilişkiler açısından Avrupa Türkiye’nin bu doğal refleksini, anlaşılması gereken hassasiyetler zincirinin bir parçası olarak görmelidir.

Danimarka, İslam’a büyük hakareti görmüyor Küçük Avrupa ülkelerinde daha önce de benzer “ifade özgürlüğü” tartışmaları yaşanmıştı. Theo van Gogh, İslam’ın kadını ezdiği iddiası üzerine kurulu filminde dövülmüş bir Müslüman kadının bedenine Kur’an’dan ayetler yazmış, Hollandalı Müslümanların tepkisini çekmiş ve nihayet Amsterdam’da öldürülmüştü. Hollanda, ‘bu film ifade özgürlüğünün ötesinde, evrensel bir dini ve mensubu olan Hollandalıları rencide ediyor’ deseydi ve Hollanda’da “dine hakaret”i yasaklayan 147. maddeyi işletseydi Theo van Gogh yargılanır ve işler bu noktaya ulaşmayabilirdi. Demek ki, Avrupa ülkelerinin artık Müslüman azınlıklarının dinî ve kültürel duyarlılıklarını dikkate alan hukukî düzenlemelere gitmesi ve bunları uygulaması gerekmektedir. Tam da bu azınlık haklarını ilgilendiren ve bugünlerde Avrupa’yı sarsan konularda Türkiye’ye ders verilmek istenmesi “medeniyetlerarası ittifak” inisiyatifini başlatmış bir ülkede hakaret olarak algılanabilir.

Öte yandan, Avrupa’da yaşayan Müslümanların dinlerini ve kültürlerini ilgilendiren konularda yargı yollarını gereğince kullanmamasını da bir özeleştiri olarak zikretmek gerekir. Danimarka’da İslam Peygamberi’ne hakaret eden karikatürler yayınlanmasına karşı verilen siyasi mücadele kadar hukuki mücadele verilse kriz uluslararası bir mahiyet almayabilirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ali Rıza Ergüven’in Hz. Muhammed’e (sas) yönelik hakaretler içeren ‘Yasak Tümceler’ adlı kitabına ceza verilmesini doğru buldu. AİHM, Türkiye’nin kitabın yazarını iki yıl hapse mahkum eden kararını iki ay önce verdiği kararla haklı bulurken, Türk mahkemesinin Ergüven hakkında verdiği kararın, ifade özgürlüğünü koruyan 10. maddenin ihlali olmadığını belirtmişti. Mahkeme, kamu huzurunu ilgilendiren konularda yargı müdahalesinin‚ “demokratik toplumların bir gereği” olduğunu vurgulayan kararında, “Bu kitap, İslam Peygamberi hakkında rahatsız edici ve provokatif düşüncelerin yanı sıra, hakaret amaçlı ifadeler de barındırmaktadır. Türk toplumu, diğer inançlara hoşgörülü yaklaşımlarına ve laiklik prensibine derin bağlılıklarına rağmen, kitabın bazı bölümlerini kendilerine yönelik haksız bir saldırı olarak algılayabilir.” hükmünü vermişti.

Avrupa’da birçok ülkede iftira ve hakaret ‘nefret saçan konuşmalar’, dinci ve ırkçı söylemler, belli gruplara karşı kin duygularını kışkırtan konuşmalar ifade özgürlüğü dışında bırakılmıştır. Alman Anayasası’nın 5. maddesiyle güvence altına alınmış olan ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalardan biri kişisel hakaretler ve nefret söylemleridir (Volksverhetzung). Fransa’da anti-semitik yayın yapan bazı yabancı kanalların ruhsatları iptal edilmiştir; yayın yoluyla Yahudi düşmanlığı yapmak yasaktır. Polonya’da Katoliklerin dinsel duygularına hakaretin cezası hapistir: Temmuz 2003’te bir sanatçı sanat eseri olarak tasarımladığı bir haçın üzerine erkek cinsel organı yerleştirdiği için 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Avrupa’daki Müslümanların, dinlerine hakaret edildiğinde hukuki yolları sonuna kadar kullanma dirayeti göstermeleri gerekmektedir.

İşin sivil toplum boyutu ayrı bir özeleştiri konusudur. Bu tür olaylara Müslüman devletler yerine ilgili ülkelerin Müslüman azınlıklarının ölçülü tepkiler vermesi, açık toplumlarda daha makbul yankılar bulur. Sivil tepki mekanizmalarına ilgili o ülkenin olumlu karşılık vermemesi ise demokrasiyi, çoğulculuğu, sivil girişimciliği savunan bugünkü Avrupa ruhuna ters düşecektir. Medeniyetlerarası diyalog karşılıklı siyasi aksiyonlarla kendisini gösterecek bir iyi niyet ve çaba ister. Yoksa hoşgörü temelli dini retorik düzleminde hapsolur. Danimarka’nın Müslüman tepkileri sağduyuyla karşılayıp bu diyaloğa olan inancını gözden geçirmesi ve Avrupa değerlerine olan bağlılığını hesaba çekmesi gerekiyor.  

Etiketler: