Çanakkale Kurultayını Çabuk Unutmuşsunuz

Türkiye’de belirli çevreler hep “kutuplaşma”, “ötekileştirme” ve “nefret söylemi”nden şikâyet ederler. Bu kişilerin yazıp çizdiklerine ve konuşmalarına kısaca bir göz atsanız, “nefret söylemi” ve “ötekileştirme”nin tabiri caizse “dibini” görürsünüz.

CHP, Çanakkale’de dört gün süren “adalet” başlıklı bir kurultay düzenlemiş, kurultay sonunda da 5 maddelik bir sonuç bildirgesi yayınlanmıştı.
Sonuç bildirgesinin üçüncü maddesinin “yaşamda adalet” başlığının altında, “siyasi iktidarın her geçen gün kutuplaşmayı derinleştirdiği, ötekileştirme ve çatışma üzerinden iktidar üretme siyaseti güttüğü” belirtilerek, “kutuplaşma siyaseti”nin azaltılması için bu konuda CHP, bir “çözüm” teklifi getirmişti.
Bildirge metninde bu konudaki CHP’nin çözüm teklifi şu şekildeydi: Çözüm: Çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyaseti terk edilmeli, ayrılıklar uzlaşma dili ve yöntemleriyle ele alınmalı, huzur siyaseti inşa edilmelidir.”
Meramımı daha da iyi anlatabilmek için başka bir açıya daha sizi yönlendireyim.
CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “siyasette kutuplaşma” şikâyeti ve itirazı ile ilgili internette herhangi bir arama motoruna girin. Ve sadece “Kılıçdaroğlu ve Kutuplaşma” yazın. Karşınıza, “biz bir kutuplaşma siyasetinin doğru olmadığına inanıyoruz”, “siyasi kutuplaşma sona ermeli” ve “Kılıçdaroğlu’ndan tehlikeli kutuplaşma itirazı” gibi epeyce bir başlık görürsünüz.
Şimdi de son bir hafta içerisinde CHP’li Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili “faşist ve diktatör” kelimelerinin geçtiği konuşmalarına bakın.
Bu hakaretlerin “siyasi kutuplaştırmaya” hizmet edip etmeyeceğine siz karar verin.
CHP kutuplaştırmayı daha da derinleştirmek için yeni bir yolu daha denemeye karar vermiş. Söz konusu hakaret cümlelerini kuran kişilerle ilgili yargıya başvurulunca, CHP’nin tüm milletvekillerinden aynı sözlerin tekrar edilmesi istenmiş.
***
Önce şunu belirtelim.
Türkiye’de belirli çevreler hep “kutuplaşma”, “ötekileştirme” ve “nefret söylemi”nden şikâyet ederler. Bu kişilerin yazıp çizdiklerine ve konuşmalarına kısaca bir göz atsanız, “nefret söylemi” ve “ötekileştirme”nin tabiri caizse “dibini” görürsünüz. Özellikle muhafazakâr çevrelere ve AK Parti seçmenine yönelik “nefret söylemi”ni kullanmaktan çekinmezler. Toplumsal kutuplaşmayı körüklemek için her türlü yönteme başvururlar.
Benzer bir içerik kendilerine yönelik olarak dile getirilince de suçlayacakları kesimler hazırdır.
Örneğin bu çevreler Gezi Parkı eylemleri sırasında sosyal medya üzerinden hakareti ve nefret söylemini “orantısız zekâ” olarak pazarlamışlardı. Mevcut iktidarın ve ona oy veren çevrelerin sosyal medyayı bu kadar etkinlikte kullanacak zekâya sahip olmadığını da alaycı bir şekilde söylemişlerdi.
Küçümsedikleri çevreler sonraki dönemde sosyal medya üzerinden onların diliyle kendilerine karşılık verince de bu sefer “sosyal medya trollüğü’nün’ ne kadar kötü bir şey olduğuna hükmetmişlerdi.
***
Tekrar CHP’li siyasetçilerin kutuplaştırıcı söylemlerine gelirsek, CHP’li aktörlere sormak gerekiyor: “Adalet” başlıklı kurultayın sonuç bildirgesinde, çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyaseti terk edilmeli, ayrılıklar uzlaşma dili ve yöntemleriyle ele alınmalı, huzur siyaseti inşa edilmelidir” gibi bir cümleyi niye yazdınız. Yoksa o bildirge sizi bağlamıyor mu?
CHP siyasal kutuplaşmadan şikâyet eder gibi görünüp aslında siyasi kutuplaşmanın artması için bilinçli bir siyaset izliyor. Önümüzdeki günlerde siyaseti kutuplaştırmak için özel bir çaba harcayacağı aşikâr. Çünkü ne Ankara’dan İstanbul’a yürümek, ne de Çanakkale’de kurultay düzenlemek CHP siyaseti açısından bir işe yaradı.
Dolayısıyla da kendi yazdıkları sonuç bildirgesini yine kendilerinin geçersiz saymasının nedeni de bu.
[Türkiye, 2 Kasım 2017]
Etiketler: