İSMAİL ÇAĞLAR: Mevcut parlamenter sistemde hükümet de başbakan da parlamentodan belirleniyor. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor ve meclisten de güvenoyu alıyor. O şekilde ülke yönetilir. Başkanlık sistemindeyse lider meclis içinden çıkmaz. bir tane lider vardır. o da halk tarafından direkt olarak seçilir. seçildikten sonra da ülkeyi yönetecek kabineyi belirler. Yani ülkeyi yönetecek organın nasıl şekilleneceğiyle alakalı bir mesele. şu anda yasama, yürütme ve yargı var. Başkanlık sisteminde yine olacaktır bu ayrım. Başkanlık sisteminin, devlet sistemiyle hiçbir alakası yoktur. nasıl yani? şu anda birçok kişinin aklında "başkanlık sistemi geldiğinde federasyon mu olacak, ülke bölünecek mi?" diye sorular var. Hayır, bu devlet sistemidir ve bu aynen devam edecektir. Başkanlık, yönetimle alakalı bir şey. Biz bu devleti nasıl yöneteceğimizi değiştirmiş olacağız.
SORU: Bu anlattıklarınız arasında bir öcü göremedim ben. Ancak muhalefet partileri, başkanlık sistemine çok sert şekilde karşı çıkıyor. Hatta ana muhalefet lideri "başkanlık sistemi bu ülkeye kansız bir şekilde gelmez" iddiasında bulundu. Muhalefet başkanlık sistemini neden istemiyor?
İSMAİL ÇAĞLAR: Bir şeyi daha iyi yaptırmak üzerine değil de bir şeye tümden karşı çıkmak üzerine bir muhalefet. Örneğin sizin de söylediğiniz Kılıçdaroğlu örneğinde, böyle bir başkanlık kan dökülmeden gelmez dedi yani yaptırmamak üzerine bir muhalefet. Oysa ki normal bir muhalefet olsa "başkanlık sistemi geliyor ancak şu şekilde olsa daha iyi olur" veya "başkanlık sistemi geliyor ancak Türkiye'ye parlamenter sistem daha uygundur" diye muhalefet yapılmalıydı. Çünkü muhalefet bir şeyi yaptırmamak değildir daha iyi yaptırmaktır. Türkiye'deki muhalif çizgiye baktığımızda iktidar olamadıklarını görüyoruz. Mesela CHP ülkede serbest seçimler yapıldığından beri iktidara gelemiyor. Başkanlık sistemi koalisyonları ortadan kaldırdığı için CHP'nin iktidara gelmesini imkânsız hale getiriyor. Hatırlayın 7 Haziran seçimlerinden sonra CHP koalisyonla iktidar hayali kurdu. Ancak başkanlık, seçmenden en az yüzde 50 oy almayı gerektiriyor. Bu muhalefet için çok uzak olduğu için de başkanlığa karşı çıkıyor olabilirler.
SORU: Başkanlık sistemini en ısrarlı şekilde vurgulayan kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan... Hatta bazıları onu, başkanlık sistemini kendisi için istemekle suçluyor. Erdoğan başkanlık sistemini neden bu kadar savunuyor?
İSMAİL ÇAĞLAR: Erdoğan ülke yönetiminin birçok kademesinde yer almış bir isim. Ve her kademesinde farklı sorunların nasıl yaşandığını gördü. Mesela kendi başbakanlığında, Cumhurbaşkanı Sezer ile yaşadığı sorunlar ve devletin başındaki çift başlılık ortada. Uzun süre üst düzey bürokratlar, Meclis'in aldığı kararlar, atanan valiler, Merkez Bankası'nın başkanı sürekli veto ediliyordu. Erdoğan devletin zirvesindeki bir kaosun nasıl sonuçlandığını çok iyi görüyor ve kaos olmaması için ülkede başkanlık sistemini savunuyor. Kendi tecrübelerinden de harekete geçerek... Ayrıca Erdoğan şunu da düşünebilir: Ben bu kadar halk desteğine sahipken böyle zorluklarla karşılaşmışsam benden daha az halk desteğine sahip bir lider ne tür büyük zorluklarla karşılaşır... Bu sorunları yaşamamak için başkanlık sistemine geçmek lazım. Zaten başkanlık da Erdoğan'ın güçlü liderliğini artık kişisellikten kurumsallığa taşıyacak.
SORU: Türkiye başkanlık sistemine geçerse bu sistemi ilk uygulayan ülke olmayacak şüphesiz. Dünyada başkanlık sistemini uygulayan ve başarısını başkanlık sistemine borçlu olan ülkeler var mı?
İSMAİL ÇAĞLAR: Hikâyenin yarısında kötü örnek olarak verilen Güney Amerika ülkelerinin hikâyenin diğer yarısında büyük başarı gösterdiğini görüyoruz. İlk örnek bu. Ayrıca başkanlık sisteminin alametifarikası olarak görülebilecek olan ABD var. Dünyanın süper gücü çok keskin bir başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Diğer tüm ülkelerden farklı olarak, ayrıca gayet başarılı olarak. ABD başkanlık sistemiyle hem kendisini hem de dünyanın birçok noktasını yönetiyor. Fransa Avrupa'nın en merkeziyetçi, federatif olmayan, merkezi kuralların çok baskın olduğu bir ülkedir ve yarı başkanlık sistemiyle yönetilmektedir. Yetkiler yerelde değildir. Türkiye için özellikle örnektir çünkü idari ve hukuki yapımızda Fransa'dan çok şey almıştır Türkiye.
SORU: Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık 95 yıllık tarihide başkanlık sistemiyle yönetilmedi. Peki, "Türkiye başkanlık sistemiyle yönetilseydi tarihimizde şu krizler olmazdı" diye gösterebileceğiz olaylar var mı?
İSMAİL ÇAĞLAR: Çok uzağa gitmeyin mesela geçtiğimiz günlerde AK Parti'de yaşanan genel başkan değişikliği. Bu başbakan ve cumhurbaşkanının siyasi öncelikler konusunda ayrım yaşaması dolayısıyla yaşandı. Eğer başkanlık sistemiyle yönetilseydik bu durumu yaşamayacaktık. Yine hemen yakın tarihten ayrıca 7 Haziran ve 1 Kasım tarihleri arasında yaşadıklarımız... 7 Haziran'da seçim yaptık AK Parti yüzde 39, CHP yüzde 25 ve MHP yüzde 15. Ancak hiçbir şekilde hükümet kuramadık. Eğer başkanlık olsaydı, seçime git ama hükümet kurama ve yine seçime git diye bir döngü de yaşamayacaktık. Türkiye'nin tarihindeki en büyük siyasi, sosyal ve mali kriz. 2001 yılında Cumhurbaşkanı Sezer'in Başbakan Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatması... Peşinden ülkenin girdiği büyük kriz. Sosyal patlamanın eşiğine gelen bir ülke, kurulamayan hükümetler ve biten bir ekonomi. Türkiye adeta cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasındaki kavga ve çift başlılık tarihidir... O yüzden Türkiye'ye acilen bir başkanlık sistemi gereklidir.
[A Haber, 16 Mayıs 2016]